çatışma stratejisi | " /> çatışma stratejisi | "/>

En Sıcak Konular

Baykal'ın çatışma stratejisi

19 Ocak 2010 16:11 tsi
Baykal'ın çatışma stratejisi CHP lideri Deniz Baykal bugünkü Meclis Grup toplantısında karamsar bir tablo çizdi, “Türkiye önünü göremiyor” dedi. İktidar partisinin diğer kurumlarla çatıştığını ısrarla vurgulayan, “ordu hedefte” diyen Baykal yargıya "kendinizi

Türkiye son yedi yılını istatistiksel olarak büyümeyle, artan ihracat ve ithalatıyla, kayda değer bölgesel nüfuzunu genişletmeyle geçirdi. Komşularla sorunlar ortadan kalktı, Rusya’yla ticaret 40 milyar dolara dayandı, içeride önemli atılımlar yapıldı. Ancak yedi yılın özeti bundan ibaret değil. Son yedi yılda kurumlar arası çekişme, iktidarın hareket alanını kısıtlama, psikolojik operasyon, darbe hazırlıkları ve girişimleri de tarihe damgasını vuran gelişmelerdendi. Ergenekon operasyonu, bugün tekrar hatırlanan Hrant Dink cinayeti, Danıştay’a baskın, Ergenekon operasyonu, Cumhuriyet mitingleri... Yani ülke bir yandan ileriye doğru atılım yaparken bir yandan da içeride tarihi bir mücadele yaşandı, yaşannıyor. Hasan Cemal bu mücadeleyi “demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi” olarak niteliyor.

İNİŞLİ ÇIKIŞLI İLİŞKİ

Türkiye’de yaşanan bbu gelişmelerde önemli bir ayrıntı var. O da asker-siyaset ilişkileri... En son 27 Nisan muhtırasıyla karşı karşıya gelen ordu ile seçilmiş siyasetçiler arasındaki ilişkiler bugüne kadar inişli çıkışlı bir süreç izledi. Muhtıranın ertesi haftasında Dolmabahçe’de dönemin Genelkurmay Başkanı büyükanıt ile Başbakan Erdoğan bir araya gelmiş ve bir “anlaşma”ya varıldığı ileri sürülmüştü. O günden bu yana özellikle Ergenekon bağlamında asker ile sivil irade karşı karşıya gelme tehlikesi yaşadı, ancak hem Başbakan Erdoğan, hem Cumhurbaşkanı Gül hem de Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un devlet adamlığı nedeniyle bu karşılaşmalar sonuçları büyümeden atlatıldı.

UYUM FOTOĞRAFI GENELKURMAY’DAN

Bunun son örneği Genelkurmay’ın kozmik odasındaki aramada yaşandı. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı iddiasının ardından Seferberlik tetkik Kurulu’nda hakimlerin arama yapma isteğine Genelkurmay olumlu yaklaşarak önemli bir tartışmanın önüne geçti. Hemen ardından Erdoğan ve Başbuğ bir araya gelerek baş başa uzun görüşmeler yaptı. Daha sonra TSK ile ilgili basında çıkan haberleri eleştirerek kuruma sahip çıkan Erdoğan, Başbuğ ile son haftalık görüşmesini yapmak için Genelkurmay’a gitti ve “kurumlar arası uyum” mesajı verildi. Erdoğan bu mesajı yalnız başına vermedi... Başbuğ ve Erdoğan’ın birlikte verdikleri “uyum pozu” fotoğrafı, Genelkurmay tarafından basına dağıtıldı.

ÇATIŞMA ZAAF YARATIR

O günden bu yana silahlı kuvvetler ile sivil iradenin Türkiye’nin kritik konularında birlikte hareket ettikleri ve çatışmadıkları tesçillenmiş oldu. İktidarda kim olursa olsun, Genelkurmay başkanı kim olursa olsun bu fotoğraf Türkiye için oldukça anlamlıydı. Çünkü kurumların çatıştığı bir Türkiye, güçlü değil zayıf bir Türkiye’dir. Ve bu zaafiyet diğer devletlerin kullanımına açıktır. Kritik bir anda Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyen her ülke bu zaafı kullanır. Bu o ülkelerin kötü olmasından kaynaklanmaz, uluslararası ilişkilerin realist dünyasında zaafın farkına varanlar, bu fırsatı kaçırmamak için stratejik hesap yapar. Örneğin İsrail... Türkiye’nin Ortadoğu’da elini zayıflatması Tel Aviv’i rahatsız ederken, İsrail basınından “asker ile Erdoğan arasında sorun var” analizleri sızıyor. Yani İsrail Türkiye’nin zaaflarıyla oynama planları yapıyor. Diğer bir örnek Reşadiye saldırısı... O saldırıyı kim gerçekleştirdi henüz net değil, ancak Türkiye’ye zarar vermek, onu cezalandırmak isteyen bir ülke kalkıp demokratik açılımı baltalayacak, ülkeyi zayıflatacak bir saldırıyı pazarayabiliyor.

Bu yüzden “kurumlar arası uyum” bir ulusal güvenlik meselesidir. Ve üzerinde hassasiyetle durulması gerekir. Eğer kurumlar arasında bir uyumsuzluk varsa bu zaaf belirtisidir. Kurdun önüne kuzu atmak, iltihaplanmış yaranı düşmanına açmak gibi birşeydir. Tecrübeli devletler ve ülkesini sevenler söz konusu kurumlar arası uyum ve devetin istikrarı olursa, bırakın olmayan bir çatışmayı “ilan” etmeyi, böyle bir çatışma varsa bile yokmuş gibi davranılar.

KURUMLAR ÇATIŞIYOR MU?

Ancak son günlerde Türkiye’nin “güç imajı” iç siyasi çekişmelere kurban ediliyor. Türkiye’de “sivil vesayet” tartışmaları başlarken, CHP lideri Deniz Baykal tartışmayı farklı bir platforma taşıyarak “Türkiye’de kurumlar arası çatışma olduğu” tezini işliyor, bununla kalmayarak Türkiye’nin sivil anayasa arayışlarını ve bu arayışlar çerçevesinde çıkarılması düşünülen referandum yasasını “siyaseti yargıya hakim kılma arayışı” olarak sunuyor. Baykal grup toplantısında Başbuğ-Erdoğan görüşmesine ve uzlaşmasına atıf yaparak “Bu kavga bitti diye düşünmeyin” diye uyarıyor, “Anayasa değişikliği kurumlarla savaşın, kurumları etkisiz kılma hedefine yönelik mücadelenin en son aracıdır” yorumu yapıyor. Ve şunları söylüyor: Anayasa değşikliğiyle amaca ulaşılmaya çalışılıyor. Bu siyaseti yargıya hakim kılma arayışıdır.

BAYKAL O KARARDAN PİŞMAN

Baykal böylece bir taşla iki kuş vuruyor: Hem Türkiye’nin gökyüzünde dağılmaya başlayan karabulutları geri çağırarak “devette kriz var” imajı yaratmaya çalışıyor, hem de yargıya “kendinizi savunun” mesajı gönderiyor. “Devlette kriz var” imajı, siyasi istikrarsızlığı muştuladığı için “erken seçim” tartışmalarını körükleyecek bir psikolojik adım gibi duruyor. Radikal’den Murat Yetkin, Vatan’dan Bilal Çetin gibi kalemlerin alttan alta ve hatta açıkça kurguladığı ve destek attığı erken seçim tartışmalarını Baykal  başlatmıştı. Baykal’ın amacı demokratik açılımla yıpranan iktidar partisini toparlanmaya fırsat bulamadan köşeye sıkıştırma arayışıydı. “Devlette kriz var”, “tek parti diktası”, “erken seçim” tartışmaları bu stratejinin ürünüydü. Bu arada Baykal’ın yargıya gönderdiği “kendinizi savunun” şeklindeki mesaj da oldukça anlamlı. Şu anda Ankara’da AK parti’ye yeni bir kapatma davası açılacağı şeklinde yorumlar yapılıyor. Bu çerçeveden bakıldığında Baykal’ın yargıya “kendinizi koruyun” mesajı nasıl okunmalı? Anlaşılan 2002 yılında Erdoğan’ın milletvekili olmasını sağlayan Baykal bu kararından pişman olmuşa benziyor. Erdoğan’ın siyasi hayatını bitirme operasyonunda topu yargıya atarak “harekete geçin” mesajı veriyor.

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 1,261 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,692 µs