Rusya meydan okuyor
0 0 0000 00:00 tsi
Avrupa Birliği ile Rusya arasında enerji güvenliğini geliştirmeye dönük diyalog çeşitli platformlarda, toplantılarda devam ediyor. Bu toplantılara son örnek geçen hafta Rusyanın Karadeniz kıyısındaki sayfiye şehri Soçide yapılan son AB-Rusya zirvesiydi.
Zirve Rus lider Putin ile ABnin en yüksek temsilcileri arasında yapıldı; ama bu zirveden de her iki tarafı tatmin eden herhangi bir somut sonuç da çıkmadı doğrusu.
Zirvede AB, Rusyadan yeni enerji güvenliği garantileri ve Rus doğalgaz hatlarının AB şirketlerine açılmasını isterken Rusya da ABnin Rus şirketlerinin AB ülkelerinde özellikle doğalgaz dağıtım şebekelerinde pay sahibi olmalarını engelleyen hususların kaldırılmalarını talep etti; ama sonuçta bu konularda diyaloğun devam etmesi yönündeki temennilerin ötesine geçilemezken zirveden Rusyanın kendi tavırı konusunda kararlılığını koruduğu, hatta üste çıkmayı başardığı anlaşıldı. Nitekim, Rusya bu kararlılığını daha zirve başlamadan oldukça önemli bir şahsın ağızdan dile getirdi de. Bu şahıs, Putinin üst düzey danışmanlarından İgor Şuvalov. Nezavisimaya gazetesine verdiği son derece önemli demeçte Şuvalov, Rus liderliğinin AB ile enerji ilişkisini nasıl gördüğünü, nasıl değerlendirdiğini çok açık ve net mesajlarla dile getirmekten kaçınmadı. Bunların özü şöyle: AB ülkelerinin bugün için Rus gazının yerine koyabilecekleri herhangi bir alternatif kaynak bulunmuyor. Gerçekte, 2030 itibarıyla ABnin doğalgaz ithalatının yüzde 60tan fazlasının Rus kaynaklı olacağı tahmin ediliyor. Rusya, ABye uzun vade esaslarına göre petrol ve doğalgaz sağlamaya hazırdır; ama enerji ilişkilerinde liderlik rolünü oynamayı da ister. Bu arada Rus enerji şirketleri yurtdışındaki iş ilişkilerini geliştirmeye de devam edeceklerdir. Şirketlerimiz bundan sonra AB istese de istemese de genişleyecek ve yayılacaklardır.
Putinin AB liderlerine açıkça söylemekten kaçındığı; ama danışmanının ağzından gayet net bir şekilde verdiği son enerji diyaloğu mesajları işte böyle. Bu mesajların altında da şüphesiz Rusyanın AB enerji durumunu iyi değerlendirmesi, bu konuda ABnin Rusya karşısında bugün zayıf ve rest çekemeyecek durumda olduğunu, kendisine olan enerji bağımlılığını çok iyi bilmesi yatıyor ve Rus liderliği de bu durumdan kendi lehine azami çıkarı sağlamaya çalışıyor.
Gerçekten de AB bugün özellikle doğalgaz bakımından Rusyaya olağanüstü ölçüde bağımlı durumda bulunuyor. Üstelik bu bağımlılığın ileride daha da artacağı bugünden aşağı yukarı belli; zira AB kısa ve orta vadede devreye sokabilecek alternatif kaynaklara sahip değil.
Bu konuyu biraz açarsak ilk elde ABnin Rus doğalgazını ikame edecek kendi öz kaynaklarına sahip olmadığını kolaylıkla görürüz. Bu bağlamda mesela Kuzey Denizi doğalgazının artık tükenmekte olduğunu, ABye yakın Libya ve Cezayir gibi ek dış doğalgaz kaynaklarının da ABnin ihtiyacını karşılayacak durumda olmadıklarını söyleyebiliriz. Zaten Libya doğalgaz bakımından önemli bir ülke de değil; Cezayir ise doğalgaz kaynaklarının geliştirilmesinde Rusya ile son aylarda yeni bağlantılar yapıyor. Cezayir ve çıkarsa Libya doğalgazı zaten ABye ancak LNG denilen sıvılaştırılmış halde özel tankerlerle gelebilir; başka şekilde gelemezler; çünkü bu ülkelerle AB arasında herhangi bir denizaltı boru hattı yok; ayrıca karar alınsa bile bu hatların yapılması yıllar sürer.
Diğer yandan, ABye Cezayir gibi ülkelerden gelen LNGyle ilgili önemli problemler de var. Bir kere birlik ülkelerinin çoğu LNGyi işleyecek, boru hatlarına yeniden verecek istasyonlara sahip değiller. Sahip olanların kapasitesi de 76 milyar metreküp civarında. Oysa, ABnin toplam doğalgaz talebi 540 milyar metreküp.
LNGye geçmeye ek olarak ABnin bir de nükleer enerji alternatifi var; ama bu da hem siyasi ve hem de ekonomik bakımdan kısa ve orta vadede başvurulabilecek bir alternatif kaynak değil.
Kısaca söyleyelim, AB Rus doğalgazına daha uzun süre bağımlı kalacak ve Rusya da bunu iyi bildiği için meydan okumaya devam ediyor.
Bu haber 274 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle