En Sıcak Konular

Genel yayın yönetmeni nasıl olunur?

2 Ocak 2010 11:26 tsi
Genel yayın yönetmeni nasıl olunur? Hasan Cemal'den ilginç bir hikaye...

Genel yayın yönetmeni adaylarından biriyim. Gazeteye gelir gelmez, beni hemen Yönetim Kurulu odasına aldılar.
Kocaman, havası ağır ama etkileyici bir salon...
Duvarlarda insana biraz basan yağlıboya tablolar...
Büyük bir maun masa, upuzun, dikdörtgen...
Bir tarafına 12 direktör oturmuş...
Bir tarafında ise yalnız ben, kendi başıma, sandalyeye adeta büzüşmüş oturuyorum.
Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür, direktörler, gazetenin sahibi olan ailenin birkaç üyesi...
Ciddi yüz ifadeleriyle beni süzüyorlar.
Direktörlerden ilk soru:
“Genel yayın yönetmeni olarak ne kadar bağımsız olacaksınız?”
Şöyle yanıtlıyorum:
“Tamamen bağımsız bir genel yayın yönetmeni olacağım. Bağımsızlığımdan emin olmadığım sürece, bu görevi kabul edemem.”
Direktörlerden ikinci soru:
“Gazetenin sahibi olan grubun ticari çıkarları konusundaki tutumunuz ne olacak?”
Şu yanıtı veriyorum:
“Genel yayın yönetmeni olarak, başka grupların ticari çıkarlarına ilişkin tutumum ne olacaksa, bizim grubun ticari çıkarlarına yönelik tavrım da aynı olacak.”
Üçüncü soru:
“Söz konusu haber, bizim grubun ticari çıkarlarına aykırı da olsa, genel yayın yönetmeni olarak tutumunuz değişmeyecek mi?”
Şöyle yanıtlıyorum:
“Eğer söz konusu olan gerçekten haberse, onu gazetemde basarım.”
Soru cevap faslı burada bitiyor.
Beni dışarı çıkarıyorlar.
Yönetim Kurulu odasının kapısı arkamdan kapanıyor.
Direktörler bir saatlik bir toplantının sonunda, özgürlüklere sahip çıkacağıma ve haberleri siyasal amaçlarla eğip bükmeyeceğime kanaat getirdikten sonra benim adım üstünde anlaşıyorlar.
Ben de Genel Yayın Yönetmeni oluyorum.
Bu bir rüya mı?
Hayal mi?
Ne rüya ne hayal.
Eski deyişle, aynıyla vaki!
1960’lı yılların ikinci yarısında İngiltere’de yaşandı.
Gazeteci Herald Evans yeni çıkan anılarında anlatıyor, The Sunday Times gazetesinde genel yayın yönetmenliği koltuğuna nasıl oturduğunu...(*)
Peki, ben nasıl Genel Yayın Yönetmeni olmuştum?
1981 yılı başıydı.
Yaşım 36.
İki yıldır Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisi olarak çalışıyordum.
Bir gün telefon geldi. Nadir Nadi, Cumhuriyet’in sahibi ve başyazarı, beni İstanbul’a çağırıyordu.
Kalbim güm güm atmaya başladı.
Rahmetli Oktay Kurtböke gazeteden ayrılmış, genel yayın yönetmenliği koltuğu boşalmıştı.
İstanbul’a geldim, Cağaloğlu’ndaki meşhur konağa girdim ve Nadir Bey’in karşısındaki yeşil deri koltuğa heyecanla oturdum.
Soru:
“Hasan Cemal, genel yayın müdürüm olur musun?”
Yanıt:
“Onur duyarım.”
Ben böyle Genel Yayın Yönetmeni oldum.
Ya siz?..
—————————————
* Harold Evans, My Paper Chase, A True Stories of Vanished Times, Little, Brown and Company, New York, Kasım 2009, sayfa 320-322.

Hasan Cemal / Milliyet



Bu haber 856 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,766 µs