Erdoğan'ın en zor yılı

2 Ocak 2010 11:21 tsi
Bu tahmin tutar mı: "2010 yazında Kandil’i boşaltmak, sonbaharında seçime gitmek... "

2010 Türkiye için zor bir yıl olacak. Yedi yılını dolduran iktidar da 2010 ile en zor yılına giriyor. Bunun birkaç sebebi var.
-  Türkiye yönetilmesi zor bir toplumdur, uzlaşma kültürü zayıf, çatışma kültürü maalesef güçlüdür. İktisaden beklentilerimiz yüksek fakat imkânlarımız sınırlıdır. Bütün bu sebeplerle iktidarların ikinci dönemleri daima zor geçer. Bizim demokrasimiz ikinci dönemi sakin geçen bir iktidar görmemiştir.
-  Buna ilaveten, 2010 yılında hükümetin önünde kritik sorunlar var. Küresel ekonomik krizin etkileri, işsizlik, ‘Kürt açılımı’nın yarattığı gerginlik... Çözümler ise uzun vadeli, hem iktidar ve muhalefet ilişkilerindeki yüksek tansiyon da çözümleri zorlaştırıyor.
-  Türkiye 2010 yılının sonbaharında veya 2011 yılının ilkbaharında seçimlere gidecek. Seçimlerin yaklaşmış olması da parti kavgalarını körüklüyor. Ve Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkıp çıkmayacağı çok büyük ölçüde bu seçimlerin sonuçlarına bağlı...

Gönülsüz oylar?
ANAR, iktidarın da güvendiği saygın bir araştırma kurumudur. Başkanı İbrahim Uslu’nun gözlemleri şöyle:
- Ak Parti’den kolayca kopabilecek yüzde 20’lik oy bloku vardı, bu koptu... Ak Parti’ye verilmiş oyların yüzde 80’i ise hâlâ sadık. Sadık oyların bir kısmı, muhalefeti daha ‘umutsuz’ gördüğü için Ak Parti’ye giden oylardır.
Gerçekten bugün iktidara oynayabilen bir muhalefet partisi gözükmüyor. Bu kısım oyların muhalefetin bu pırıltısızlığı yüzünden gönülsüz bir şekilde Ak Parti’ye gittiği de belli...
Uslu’nun gözlemleri siyaset biliminin bir genel kuralını daha doğruluyor; iktidar partilerine destek sürse bile ikinci dönemlerinde heyecan azalır.
Demirel’in 1969’dan sonraki, Özal’ın 1987’den sonraki ikinci dönemlerini hatırlayın: Sokak hareketleri, işçi gösterileri, yönetme zorluğunun artışı...
Gerilimi tırmandırmak bütün partilerin ‘inanmışlar’ını motive eder, ‘kavga’nın bir heyecanı vardır! Ama bu, seçmen kitlesinde istikrar ve huzur isteyen kesimleri ürkütür.
Bu zor dönemde Erdoğan’ın dostları ona daha ‘barışık’ stratejiler tavsiye etmelidir. Çünkü hem ülkenin ‘yönetilebilirliği’ için, hem huzur isteyen seçmen için bu önemlidir.
‘İnanmışlar’ ise zaten inandıkları partilerin demirbaşlarıdır.

Stratejik faktör
Muhalefetin temel stratejisi, belli ki ‘ülke bölünüyor’ teması olacak. Ya iktidarınki?.. İktidar çevrelerinden iyi haber alan İbrahim Uslu’nun ‘tahmin’i gerçekçidir:

- 2010 yazında Kandil’i boşaltmak, sonbaharında seçime gitmek... Kandil’i boşaltıp terörü bitirmeye olağanüstü derecede önem veriyorlar.

Apo’nun yakalanması Ecevit’in oylarını 8 puan fırlatmamış mıydı?

Suriye’yle, Irak’la, Kuzey Irak’la, ABD ile ilişkilerdeki en önemli konu, hiç şüpheniz olmasın Kandil’in boşaltılması... Kürt açılımı da bunun için...

Siyasette kime yararsa yarasın, Türkiye için de çok hayırlı olur terörün bitmesi...
Bu sağlanamaz da seçimlere “Ülke bölünüyor, kurumlar çatışıyor, iyi yönetilmiyoruz, ekonomi düzelmiyor” gibi endişelerin hâkim olduğu bir ortamda gidilirse, Ak Parti yine birinci gözüküyor, birinci olur ama ciddi oy kaybeder.

O durumda Çankaya konusu da ülkenin nasıl yönetileceği de iyice belirsizleşir!
2010 Türkiye için çok önemli, iktidar bakımındansa siyasi hayat memat yılı...

Taha Akyol / Milliyet

Bu haber 1,066 defa okundu.