En Sıcak Konular

'Açılımdan dönüş çok pahalıya mal olur'

2 Ocak 2010 09:40 tsi
'Açılımdan dönüş çok pahalıya mal olur' ABD'li profesör hükümeti neden uyardı?

Ezgi Başaran / Hürriyet

Siyaset bilimi profesörü Henri Barkey, Washington’ın en eski dış politika think tank’i Carneige Endowment’ın Türkiye uzmanı. Yıllardır Kürt sorunuyla ilgili makale ve kitaplar yazıyor. Ama bizler için onu başka bir merak ve prestij odağı haline getiren son yazdığı rapor. AKP hükümetinin Kürt açılımından söz etmeye başladığı ama içeriğini tam anlatamadığı günlerde ortaya çıkan raporun aslında Açılım’ın temelini oluşturduğu söyleniyor. Gerçekten de sorunun çözümüne dair Barkey’in raporda sıraladığı adımlar hükümetin attığı adımlarla birerbir örtüşüyordu. O yüzden Barkey bu konu üstüne düşünen, gazetelere yazan, tartışma programlarına katılan aydın ve siyasetçiler tarafından referans gösteriliyor. Onunla ABD’nin bu konuya dahlinden, DTP’nin kapatılmasıyla ilgili yapılan “Bu Kürt hareketinin 28 Şubat’ı olacak” analojisine kadar son durumu konuştuk.

“KÜRT açılımı bir Amerikan planı mı?” söylemine son kez ve tamamen bir açıklık getirelim mi?
* Söylüyorum: Kürt açılımı katiyetle Amerikan planı değil! Bunu söyleyenler kendi ülkelerini tanımıyor. Koskoca Türkiye, 72 milyonluk halkıyla, güçlü ekonomisi ve yüzyılların tarihi ve kültürel birikimiyle başka bir ülkenin oyuncağı mı olacak bundan sonra? Böyle söyleyenler ne yapıyor biliyor musun? Türkiye’ye muazzam bir iftira ve hakarette bulunuyorlar. Koskoca Türkiye’yi muz cumhuriyetine çeviriyorlar. Hem lütfen söyleyin; bu bir Amerikan planı olsaydı, yıllarca önce empoze edilmez miydi? Kürt meselesi Cumhuriyet’in başından beri Türkiye’yi içeriden kemiren bir problem. Unutmayın, 27 Mayıs darbesinden sonra Ecevit’in arşivlerinde bulunan raporlardan biliyoruz ki askerler büyük bir Kürt nüfusunu Güneydoğu’dan batıya zorla sürmeyi planlamışlardı. Niye? O zamanlar bir PKK problemi var mıydı?

Öcalan’ın yakalanmasını Ankara değerlendiremedi

İşin ABD’yle ilgili kısmına dönersek...
* Dönelim tabii. ABD, Kürt sorununun Türkiye’deki istikrarsızlığın en önemli sebebi olduğunu anladı. Dolayısıyla, bu sorunun, hele 1991’den sonra Kuzey Irak’ta Kürt oluşumunun gerçekleşmesiyle de daha fazla çözülmesinden yana oldu. ABD’nin Öcalan’ın yakalanmasındaki rolünü de bu açıdan değerlendirmek lazım.

Nasıl?
* ABD’nin o zamanki temennisi, Öcalan’ın yakalanmasıyla Türkiye’nin bu konuda yeni adımlar atmasıydı. Fakat maalesef, o günkü hükümetler ağızlarına düşen armutu yalnız yemesini bildiler, bu konuda hiçbir adım atmadılar. Belki de o zamanki Ecevit hükümetinden bir şey beklemek olanaksızdı.

Türkiye’nin yeni politikası ABD için hoş bir sürpriz

Niçin böyle söylüyorsunuz? O vakit ortağı MHP olduğu için mi?
* Bırakın MHP ortağını, Ecevit’in kendisi Kürtlere karşı faşizan bir yaklaşım içindeydi. Ecevit hiçbir zaman Türkiye’de bir Kürt problemi olduğunu kabullenmedi. Bilakis bunun bir feodal oluşumun sonucu olduğunu iddia ederdi. Hatta Kuzey Irak’ta bir Kürt oluşumuna şiddetle karşı çıkmıştı.

ABD’nin “Türkiye Kürt sorununu halletsin, Kuzey Irak’ın selametini ona emanet edeyim” diye bir fikri var mı?
* Bölgeyi Türkiye’ye emanet etmek gibi bir husus yok. Bugünkü Amerikan hükümeti şu anda Bush’un yarattığı kaostan sıyrılmayı istiyor. Hedef bu. Burada tabii ki Irak’ın federe yapısı çok önemli ABD için. Ve federe yapısı kurumsallaşmayan bir Irak, ileride iç savaşların eşiğinde demektir. Dolayısıyla Türkiye’nin yeni Irak ve Kuzey Irak politikasi Amerika’da çok hoş bir sürpriz olarak karşılandı. Zira bu değişime kadar Washington Ankara’yı bu konuda bir problem olarak görüyordu. Zaten teskereden sonra çok büyük sıkıntılar yaşandı iki ülke arasında, biliyorsunuz. Bu yeni politikayla ilişkilerde 180 derecelik bir dönüş oldu. Bu noktada krediyi sadece AKP’ye değil Dışişleri bürokrasisinde çalışan birkaç diplomata da vermek gerek.

Ankara-Erbil gerginliğinde ABD’nin işi çok zor olurdu

Açılım politikası ABD’nin Irak’tan çekilmesini hızlandırır mı?
* Büyük yardımı dokunuyor diyebiliriz. Eğer Ankara-Erbil hattı eskisi kadar yüksek tansiyonlu olsaydı, yani her an ikisi arasındaki ihtilafın sıcak çatışmalara gitme potansiyeli olsaydı, ABD’nin işi çok zor olurdu. Kuzey Irak’ta asker bırakmak düşüncesiyle karşı karşıya gelecekti. Çünkü o zaman Kuzey Irak’taki Kürtlere ne gibi bir güvence verilecekti? Onların Bağdat hükümetine hiç güveni olmadığının altını çizmek lazım.

Bu kısmını anlamadım. Ne demek Kuzey Irak’taki Kürtlere güvence vermek?
* Bakın, Iraklı Kürtler 1950’lerin sonundan beri kimliklerini kabullendirmek için Bağdat’la savaşıyorlar. Hem Saddam hem de ondan önceki rejimler baskı ve katliam politikaları güttüler Kürtlere karşı. 1991 Kuveyt Savaşı’ndan beri ise bir nevi özerklik kazandılar ve geri vermek istemiyorlar. Şunu da söyleyeyim Arap dünyasının federe demokratik bir geçmişi yok, Irak’taki Sünnilere sorarsanız hala bu durumu kabullenemediklerini görürsünüz.

Hükümetle birebir görüşmedim

SİZİN Kürt sorunuyla ilgili hazırladığınız raporun, önerilerinizin AKP tarafından fazlasıyla dikkate alındığını söyleyebilir miyiz?
* Her akademisyen fikirlerinin herkes tarafından ciddiye alındığını ümit eder, hatta hayal eder. Doğrusu orada böyle bir etkinliğim olduğunu tahmin etmiyorddum. Senelerdir yazıp çiziyorum. Eğer bunların biraz yardımı olmuşsa çok memnun olurum. Ama çok açık söyleyeyim, yazarken hiç böyle bir beklentim yoktu.

Peki size birebir fikir danışıldı mı, Türkiye hükümetiyle bu konu nedeniyle vis-a-vis görüşme yaptınız mı?
* Hayır.

Adımlar hayati önemde

Sizce Obama hükümeti Kürt açılımıyla ilgili bütün adımları bizim buradan sandığımız kadar yakından izliyor mu?
* Umarım izliyordur. Bütün adımların hayati önemi var çünkü. Tabii ki yakından ilgileniyor ama “sandığımız kadar” dediğiniz zaman onun nasıl bir ölçek olduğunu tahmin etmek zor. Herkes kendi meselelerinin ABD Başkanı için en en önemli konu olduğunu zanneder. Tabii yok böyle bir şey. Dünyaya bir bakın: Bir tarafta İran, öte yanda Afganistan, Pakistan, iktisadi kriz... Üstüne üstlük ABD’nin kendi iç problemleri de var.

O fotoğraf hayal kırılklığı

PKK’nın sivil-şehir yapılanması olan KCK’yı çökertmek için düzenlenen operasyonda tutuklanan kişilerin elleri kelepçeli vaziyette tek sıraya dizilmesi tepki çekti. Sizce hükümet bu açılım sürecinde tutarlı bir strateji izliyor mu? Yoksa sakarlıklar mı yapıyor?
* Sözünü ettiğiniz o fotoğraf bir çok insanı hayalkırıklığına uğrattı. Üstelik tutuklanan kişilerin bir kısmı BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) üyesi. Eğer hükümet o partiye nefes aldırmazsa açılımın geleceği tehlikeye girer. Bu tür açılımlarda iki adım ileri bir adım, hatta iki adım geri normaldir. Zira bu bir toplumsal değişim sürecinin başlangıcı. Kolay değil! Önemli olan iki adımdan fazla geri adım atılmaması.

Yalpalamaların sebebi AKP içindeki bölünme ve acımasız muhalefet

Yalpalamaların ana nedenleri ne sizce?
* AKP’nin içinde bu açılımdan huzursuz olanlar, bölünmeler var elbette. AKP de oy tabanını düşünüyor ve bazen aynı ağızdan iki değişik söylem çıkabiliyor. Bir yandan demokrasi deniyor, öte yandan gerek Cemil Çiçek gerek başkaları DTP’ye yükleniyor. Bunlar olağan da, ölçüsü kaçmamalı. Çünkü bu konjonktürde söylemin çok önemi var. Yalpalamanın diğer sebepleri de malum: Muhalefetin acımasız saldırıları, bunun çok zor bir süreç olması ve tabii acemilik.

Dönüş pahalıya patlar

Açılım’da bu noktadan sonra geri dönüş olmaz diyor, umutlu konuşuyorsunuz. Peki sizce DTP’nin kapatılması, KCK operasyonları plandaki hangi adımları geciktirir?
* Umutluyum çünkü şunu biliyorum: Açılımdan dönüş çok pahalıya mal olur. Halkın bir kesimi çok umutlandı; çocukların savaşa gitmeyeceklerine, dağdan en sonunda ineceklerine... Türkiye 1993’te eline geçen şansı kaybetti, bu sefer olmamalı. Ayrıca AKP için de bu noktadan U dönüşü yapması büyük hezimet olur. Seçimlerde ağır fatura öder. Hükümet bu kez Genelkurmay Başkanı’nın desteğini de almışken dönmemeli.

DTP kapatıldı diye Kürt hareketi PKK’dan kopmaz

DTP’nin kapatılması “Kürtlerin 28 Şubatı” analojisini isabetli buluyor musunuz? Bu kapatmadan Kürt hareketi daha güçlü, PKK’yla ipleri kopararak çıkar mı?
* Eğer DTP, Kürt hareketinin PKK’dan ayrılması için kapatıldıysa büyük bir stratejik hata.

Bu sözünüzle Anayasa Mahkemesi’nin kararının siyasi olduğunu doğrudan kabul etmiş oluyorsunuz...
* Mahkeme politik bir karar almışsa da bunu DTP’yi PKK’dan uzaklaştırmak için yapmadı, onu söyleyeyim. Şimdiye kadar nasıl birçok partiyi Kürtçülük yapıyor diye kapattıysa DTP’yi de o yüzden kapattı. Mahkeme DTP dosyasını iki senedir elinde tutuyordu ve aniden işleme koydu. İki sene içinde mesela Leyla Zana’nın parti üyesi olmadığını araştıramadı mı? İki sene boyunca çobanlık yapan bir DTP üyesinin DTP ileri geleni olmadığını araştıramadı mı? Bir DTP’li belediye başkanı Başbakan’a Kürtçe mektup yazdı diye parti kapatmak gülünç değil mi? Mahmut Alınak o mektubu İngilizce yazsaydı bu da parti kapatmak için bir gerekçe sayılacak mıydı?

PKK ayrı tutulmalı

Ve bu kapatma Kürt hareketinin PKK’dan kopmasına sebep olmaz diyorsunuz?
* Çünkü parti kapatmaları, darbeler, darbecikler hiçbir zaman toplum mühendislerinin istedikleri sonuçları doğurmamıştır. Tam tersi hatta. 28 Şubat AKP’yi doğurdu ve evet DTP’nin kapatılması Kürt hareketini güçlendirecek. Ama PKK’nin etkisiden sıyrılabileceğini zannetmiyorum.

Niye?
* Kürt hareketi gibi milliyetçi ve hatta ulusal olarak tanımlayabileceğimiz hareketler hükümetlerin onlara karşı aldığı önlemlerden güç kazanır. Burada önemli olan PKK’ya karşı alınan önlemle Kürt hareketine karşı alınan önlemin karıştırılması. Kürt hareketini PKK’nın uzantısı olarak görürsen o hareketi zaten PKK’nın kucağına itersin.

Kısa... Kısa...

PROF. Henri Barkey’in söyleşimizde dikkat çektiği diğer noktalar da şöyle:

* (Mahmur’un boşaltılma planı konusunda) Zamanlaması şu açıdan önemli, PKK’nın dağdan inmesi için gerek-şart bir adım. Ne kadar önce yapılırsa o kadar çabuk öbür konulara geçilebilir.

* 1993’te olduğu gibi savaştan rant kazanan, hayatını dağda geçirmiş PKK elemanlarının varlığını kabul etmek lazım. Onların bu açılımı sabote etmek istemeleri doğal.

* Öcalan’ın buradaki rolü muallakta. En çok istediği şey hükümetin onu muhatap alması. İleride belki salıverilir diye ümit ediyordur.
DTP’siz açılım olmaz

* Hükümet çok ciddi bir hata yaptı, o da DTP’yi en baştan devreye sokmamasıydı. Bunu DTP’siz götürebileceğini zanneti.

* AKP bölge milletvekillerinin daha dik durup açılım yardım etmeleri de gerekiyor. Bu Kürt problemi olduğu kadar Türkiye’nin problemi, Türk problemi.

* İstanbul’da doğdum. Liseyi Robert Kolej’de bitirdim. Uzun süre ilgi alanım Latin Amerika’ydı ama 12 Eylül darbesi aradaki benzerlikleri çağrıştırdı. Ve Türkiye üzerine yoğunlaştım. İktisadi açıdan büyük değişimler, siyasi bilinç değişimleri bu ülkeyi akademisyenler için çok ama çok ilginç kılıyor. Hangi ülkede bu kadar karma karışık bir politik düzen var ki?”



Bu haber 1,045 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,331 µs