En Sıcak Konular

Yakın tarihe şaşı bakmak

0 0 0000 00:00 tsi


Yatarız kalkarız, aynı şeyleri tartışıp dururuz.. Bir arpa boyu yol alamayız.. Kavgaseveriz biz.. Bilim milim tanımayız..

Gerçek uymuyorsa, uydururuz olur biter.. Bu ülkeye komünizm lazımsa, onu da biz getiririz..

Yakın tarih, özellikle Milli Mücadele netameli bir tartışma konusu..

Ezber bozarsanız 'karşı-devrim' saflarına itilmeniz, bir çırpıda 'hain' ilan edilmeniz kolay..

Tarihe bile parti tutar gibi bakıyoruz..

Ya gerçekler?.. Kimin umurundaki..

CHP'lilerin iddialarına göre, lisede okutulan “Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” kitabında Vahdettin ve II. Abdülhamit hakkında övücü ibareler varmış..

Önceki kitaplarda yokmuş..

“Devrimler tarihi unutturuluyor, devrimler karartılıyor, Atatürkçülük unutturuluyor” diyorlar.

Abdulhamit için 'Kızıl Sultan', Vahdettin için 'hainlerin haini' desek ne iyi olurdu..

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na, Şeyh Sait İsyanı'na, İzmir Suikasti'ne, Serbest Fırka'ya bakışımızı, bu takım tutuşumuz tayin ediyor.. 'Gerçek'le, 'gerçek olmayan' karışıyor biribirine.. Sonra, ayıkla pirincin taşını..

Oysa, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuranlar, Milli Mücadele'nin kurmaylarıydı.. Hepsi ateş çemberinden geçmişti.

CHP'den istifa eden Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Eğilmez, Refet Bele kurmuştu partiyi. Şeyh Sait İsyanı'nın ardından, İstiklal Mahkemesi'nce kapatıldı.


* * *
Kemalistlere göre TCF, 'Gerici', 'Karşı-devrimci' bir parti.. TCF'nin kuruluşuna götüren sürecin, Rauf Orbay-İsmet Paşa kavgasıyla başladığı konuşulur.. Kısmen doğrudur da...

Bunları geçelim, ne olmuş ona bakalım..

İzmir Suikasti Davası'nda on yıl hapse mahkum edilen, Rauf Orbay, ünlü Hamidiye Kahramanı yıllarca sürgünde yaşadı..

Atatürk'ün yakın arkadaşı İbrahim Süreyya Yiğit'in anlattığına göre, sürgünde Cumhuriyet'i savunmuş , uğradığı haksızlığı diline dolamamış..

İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olduktan sonra küskünlerle barışma yoluna gitti.. Orbay yurt dışından çağırıldı.. Orbay, mahkumiyet kararının tashihini şart koştu.. Bu isteği, Başbakan Refik Saydam yerine getirmiş. Böylece Orbay, Kastamonu'dan Meclis'e girdi.. Artık CHP'liydi.. Sonra da İkinci Dünya Savaşı yıllarında, kritik bir göreve, Londra Büyükelçiliği'ne atandı..

Orbay daha önce de Türkiye'ye gelmiş, Atatürk'le görüşmesi “Birileri”nce engellenince geri dönmüş. O 'Birileri' aradan çekilmediği için, tabiî barışmak da mümkün olmamış..


* * *
Eski küskünlerden Kazım Karabekir Paşa ve birkaç arkadaşı da CHP'den Meclis'e girdi.. Karabekir Paşa, Meclis Başkanı bile oldu. CHP'nin Üçüncü Adamı'ydı artık. İsmet Paşa'dan sonra Cumhurbaşkanı olacağı bile konuşuluyordu..

İsmet Paşa yıllar sonra, İstiklal Mahkemesi'nin TCF'nin tutuculuğu konusunu abarttığını söyleyecekti.. Bu kadar değildi.. Metin Heper'in 'İsmet İnönü' kitabında aktardığına göre, İsmet Paşa şunları söylüyordu:

"TCF'nin programında bulunan 'milli ve dini geleneklere sadakat' sözü, büyük reformlar ve inkılaplar yoluna girmiş olan Atatürk idaresi ve CHP iktidarına karşı muhafazakar cereyanı temsil eden masum bir iddia olarak görülebilirdi. Kaldı ki TCF bu muhafazakar cereyanı temsil ettiğini hiçbir zaman söylememiştir. (..) Kaydedilmeye layıktır ki TCF'nin başında bulunanlardan büyük kısmı, mazileri ve zihniyetleri itibariyle ileri fikirli ve ıslahatçı insanlardı. Bu insanlar parti sahneden çekildikten sonra da temiz ve vatanperver duygularla her sahada memlekete hizmet etmekte devam etmişlerdir.”

Atatürk de yabancı bir gazeteciye, TCF ve CHF programları arasında ciddi fark olmadığını belirtiyor, kişisel nedenlere dikkat çekiyordu.

Bunları da boşverelim, ama soralım.

Tek parti döneminin polis raporlarına, savcılık iddianamelerine, kişisel savunmalara dayanarak, doğru bir tarih inşa edebilir miyiz?

Çocuklarımıza böyle bir tarih okutabilir miyiz? Okutmalı mıyız? 80 yıl sonra yani…

(Devam edeceğiz)

Helal olsun CHP'ye!..

CHP'lilerin siyaset yapma tarzı, polemik ve çatışma üzerine kurulu.. Her mevzudan polemik çıkarmak denildiğinde, aklıma CHP geliyor. Verilen izlenim bu. Deniz Baykal'a yöneltilen en önemli eleştiri de bu, kavgacı üslup.. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol , Terörle Mücadele Koordinatörü (E) Org. Edip Başer 'in "1 Mart tezkeresinin geçmemesi hataydı" sözlerine "Eğer 1 Mart tezkeresi geçseydi, İskenderun'dan Trabzon'a uzanacak çizginin doğusuna acaba Sayın Edip Başer geçebilecek miydi, kuşkuluyum” diyerek cevap verip inciler saçmış.. Anadol yetinmemiş, hassas ve partiler üstü kritik bir görev yüklenmiş bulunan Edip Başer için, “Eğer siyasete meraklıysa, yaklaşan seçimlerde kendisi gibi düşünen Başbakan'ın partisinden adaylık girişiminde bulunsun" demiş.. İş mi şimdi bu, eleştiri mi? CHP'liler bunu hep yapıyor.. Belki, bu kavgacı üslubun oy getireceğini düşünüyorlar.. Böyle bir siyaset anlayışının Türkiye'ye nelere mal olduğu unutulmuş değil. Çok şükür değil.


28 Şubat'ı ne yapalım?

28 Şubat'ın üzerinden on yıl geçti.. Eski hesaplar, eski defterler, eski fişlemeler yeniden ortaya dökülüyor.. 28 Şubat sürecinin ünlü aktörlerini kim hatırlıyor? Bir ara siyasete girme, iktidara gelme hesapları yaparlarken, şimdi kendi yalnızlıklarında yaşıyorlar.. Türkiye ilginç bir tuzaktan geçti, milyar dolarlar el değiştirdi.. İrtica iddialarının neredeyse büyük kısmının dayanaksız olduğu, sürecin en etkili aktörleri tarafından itiraf ediliyor artık.. Bir kısmı, “Ah, görmemişiz.. Biz irticayla savaşırken birileri parsayı toplamış” dememişler miydi? Artık saflığı bırakmanın zamanı gelmedi mi? 28 Şubat'ın üzerindeki sis perdesi aralandıkça, insan “Ülkemiz buna layık mıydı? Bu asılsız, temelsiz korkuların, kavgaların mağduru mu olacağız hep. Üzeri örtülü rant savaşlarının parçası mı olacağız” demekten kendini alamıyor.. Yine de ileriye bakmalıyız, umuda.. Çünkü arkaya baktıkça, midemiz bulanıyor.


yenişafak



Bu haber 169 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,828 µs