En Sıcak Konular

ABD ve askerî darbe

0 0 0000 00:00 tsi


Hangi devlet için söz konusu olursa olsun dış politikanın en temel ilkesi şudur: Dostluklar geçici, çıkarlar kalıcıdır. İç politikamızda üzerinde sıkça mürekkep tüketilen "ABD ne diyor, kimi destekliyor?" sorusunun cevabını bu evrensel prensipte aramak gerekir.

ABD, dünya üzerindeki hakimiyetine meşruiyet arayan bir süper güç. Son zamanlarda "Irak konusunda hata yaptık" diye özeleştiriler sıralayan, Blair'i de refakatinde aynı itiraflara zorlayan Bush, kendi şahsında ABD'nin imajını düzeltmeye çalışıyor. Çünkü biliyor ki, rızaya dayanmayan bir güç asla sürekli olamaz. Meşruiyet arayışındaki bir güç, dostlarını seçerken de aynı meşruiyeti arar. ABD, Türkiye'de bir kurumu veya partiyi değil, aradığı bu meşruiyet içindeki çıkarlarını destekliyor. Meşruiyet ise halkın rızasına dayanan demokratik yönetimden ibaret.

Zaman'da Türk-Amerikan ilişkilerini değerlendiren (24.5.2006) sabık ABD Büyükelçisi Abramowitz, altını çizerek ABD için "demokratik bir Türkiye'nin hayatî öneme sahip" olduğunu söylüyor. Üstelik, ABD'ye gidip AKP hükümetini şikayet eden ve altlarındaki halının çekilmesini ima eden "laik Türkler"i de teşhir ediyor. "Demokratik, halkın oylarıyla seçilmiş, dinsel yönü olan, ABD'ye dost bir hükümet, aynı zamanda İslâm dünyasında demokrasinin geliştirilmesi gibi daha geniş küresel çabalarında ABD için çok daha hayatî önemi haizdir." diye ekliyor.

ABD'de Türkiye konusunda haliyle sözü dinlenen Abramowitz'in, Türk kamuoyuna verdiği bu mesajların akabinde New York Times, geçtiğimiz gün başyazısını aynı mesajları çoğaltmaya ayırdı. Yazıda "Washington'ın, askerî müdahalelere sıfır tolerans mesajını iletmek üzere, Türk generalleri ile bağlarını kullanması" isteniyor. Vurgu demokrasinin sürdürülmesine yapılıyor: "Reform süreci sırasında Erdoğan, Türkiye'nin kutuplaştırıcı sorunlarının çözümlenmesinin en iyi yolunun daha çok demokrasi olduğunu vurgulamıştı. Haklıydı ve şimdi bu görüşünü güçlü bir biçimde teyit etmesinin zamanı. Washington da askerî müdahalelere sıfır tolerans mesajını iletmek üzere Türk generalleri ile uzun süreden beri var olan bağlarını kullanarak Türk demokrasisini teşvik etmeye yardımcı olabilir." Yazının son bölümünde ise, "Türkiye; İran, Irak ve Suriye ile komşu, İsrail'in müttefiki, NATO üyesi ve AB adayıdır. Dünya, onun daha az demokratik hale gelmesini göze alamaz." uyarısı yapılıyor. Danıştay saldırısı sonunda artan gerginliği yatıştırmak ve demokrasi dışı müdahalelere sed çekmek için kaleme alınan yazı, Amerikan politikası için temsil edici bir nitelik taşıyor. ABD, geçmişten farklı olarak tercihini demokrasiden yana koyuyor; çünkü ABD küresel ölçekte liberal-demokratik ideolojiye yaslanarak hegemonyasını sürdürmeye çalışıyor.

"Türkiye'de bir darbe olur mu?" sorusuna, "ABD ne der?" sorusuna bağlı, şartlı cevaplar verenler için yukarıda aktardığımız mesajlar tayin edici nitelik taşıyor. Soğuk Savaş yıllarında ABD, demokrasinin ABD düşmanlığı ve Sovyet taraftarlığı geliştirdiği korkusu ile üçüncü dünya ülkelerinde demokrasi dışı müdahalelere göz yummuş, yer yer dikta yönetimlerine destek bile vermişti. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yaşanan kaos dönemi sonunda, demokrasi savunusu yayılınca ve liberal-demokratik ideoloji yüceltilince, diktatörlükler gözden düştü. "Irak'ın demokratikleştirilmesi ve özgürleştirilmesi" sloganı, aynı zamanda ABD'nin yürüttüğü kamu diplomasisinin sınırlarını da tayin ediyor. Malûm, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi, İslâm ülkelerinde bir orta sınıf oluşturmak ve demokrasiyi yerleştirmek tezi üzerine inşa edildi. Bugün için ABD'nin dikta yönetimlerine destek vermesi, bu yönetimler altında baskıya ve haksızlığa maruz kalan kitleleri terörün insan kaynağı haline getirmek anlamına geliyor. Öbür taraftan Türkiye, ABD'nin inandırıcılığının canlı bir delili olarak, demokrasisini yaşatmak zorunda. ABD'nin çıkarlarına uyan, tehdit algılamalarına dayalı çözümlerine katkı sağlayan demokratik bir Türkiye tablosu.

ABD, AK Parti hükümetini zaman zaman (Hamas ziyareti gibi) kendi çıkarlarına uygun davranmaya zorlamak için, muhalif mesajlar veriyor. "Amerika ne der?" sorusuna kafayı takanlar, bu tavırlardan, hükümet arkasındaki Amerikan desteğinin çekildiği yorumunu çıkartıyorlar. Ama gerçekte, ABD politikasının temel istikametinin demokrasi içindeki alternatifleri desteklemek olduğu anlaşılıyor.

Sözün özü, demokrasiye dışarıdan müdahale zeminini yoklayanlar için ABD desteği veya onayı pek mümkün görünmüyor. Bunun anlamı şu: Dikta yönetimine özenenlerin ödeyeceği ve millete ödettirecekleri potansiyel fatura giderek büyüyor. Türkiye, uluslararası konjonktürde demokrasiye mecbur hatta mahkûm görünüyor.

Bu haber 193 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,044 µs