En Sıcak Konular

Mescid-i Aksa hakkında bilmedikleriniz…

0 0 0000 00:00 tsi
Mescid-i Aksa hakkında bilmedikleriniz… İsrail Başbakanı Olmert, Türkiye’nin, Mescidi Aksa çevresindeki inşaat çalışmalarını incelemesi için bir teknik heyet göndermesini kabul etti. Aynı anda da internetten “inşaat canlı yayın”ı başlattı. İşte dünyanın manevi kalplerinden bir

Mescidi Aksa, Kubbetu's-Sahra ve bunlara bağlı binaların bulunduğu alan Haremi Şerif olarak adlandırılır. Haremi Şerif yaklaşık 141 dönümlük bir alanı kapsamaktadır.

13 Eylül 1993 Oslo İlkeler Anlaşması'nın imzalanmasından on gün sonra yani 23 Eylül 1993'te İsrail Yüksek Mahkemesi "Haremi Şerif" alanının İsrail topraklarından bir parça olduğuna ve Süleyman Heykeli Bekçileri Cemiyeti'nin vesayeti altında bulunduğuna dair bir karar çıkardı.

Mahkeme kararında ayrıca Mescidi Aksa'nın üzerinde bulunduğu tepenin Yahudi halkı açısından daha kutsal ve daha önemli olduğu, Yahudilerin burayı üç bin yıldan beridir kutsal saydıkları ve bu kutsallığın sonsuza kadar da süreceği; Müslümanlar açısından ise buranın sadece 1300 yıldan beridir kutsal sayıldığı ileri sürülüyordu.

Kararda bunun yanı sıra Müslümanların Mescidi Aksa'yı, Mekke ve Medine'den sonra üçüncü sırada kutsal saydıkları dolayısıyla Müslümanların bu yerle ilgili takdislerinin yahudilerin takdislerinden daha zayıf olduğu iddiasına yer veriliyordu. Bilindiği üzere bu şekilde birtakım mantık oyunlarına ve yanıltmalara başvurarak üste çıkmaya çalışmak siyonistlerin genel karakteridir. Oysa yahudilerin iddiaları dini değerler açısından da tarihi gerçekler açısından da tutarsızdır.

Yüce Allah, Enbiya suresinin 69-71. ayetlerinde de şöyle buyurmaktadır:

"Biz de dedik ki: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol." Ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz asıl kendilerini hüsrana uğrattık. Onu da Lut'u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık."


Burada "içinde alemler için bereketler verdiğimiz yer" denirken kastedilen beldenin de Filistin olduğu tefsir kitaplarında dile getirilmektedir. Zaten tarih kaynaklarından öğrenildiğine göre Hz. İbrahim (a.s.) ateşten kurtarıldıktan sonra Filistin topraklarına hicret etmiş ve bir süre bugün el-Halil diye bilinen beldede ikamet etmiştir. Yine tarih kaynaklarından öğrendiğimize göre Hz. İbrahim (a.s.) ile Hz. Lut (a.s.)'un birlikte yaşadıkları belde el-Halil ve civarıdır.

A'raf suresinin 137. ayetinde de şöyle buyurulmaktadır:

"Sonra da zayıf düşürülen topluluğu (mustazafları) bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece Rabbinin İsrail oğullarına olan güzel sözü sabretmelerine karşılık tam yerine geldi. Firavun ile toplumunun yapmakta olduklarını ve yükselttiklerini de yıktık."

Bu ayette de "bereketlendirdiğimiz yer" denirken kastedilen belde Filistin diyarıdır. Çünkü İsrailoğulları Mısır'da zulüm gördükten sonra, bu topraklara göç etmiş ve orada belli bir süre hakimiyet kurmuşlardır.

O beldenin mübarek kılındığına yani bereketlendirildiğine işaret eden, bunların dışında da birçok ayeti kerime bulunmaktadır. O beldenin kalbi ise Kudüs'tür.

Bilindiği üzere Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesi ve harem mescidlerin üçüncüsüdür. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de Mescidi Aksa'dan adıyla söz etmekte ve bu mescidin etrafının mübarek kılındığını bildirmektedir.

Son zamanlarda özellikle bazı İlahiyat fakültelerinde birtakım kişilerin bu ayette sözü edilen Mescidi Aksa'nın Kudüs'teki Mescidi Aksa olmadığını iddia ettiklerini, bu iddialarını da isra ve mirac olayının gerçekleştiği tarihte Kudüs'te bugünkü gibi bir mescidin bulunmadığı yönündeki bilgilere dayandırdıklarını duyuyoruz.

Bu kişilerin hiçbir ilmi dayanağı olmayan bu iddiayla, siyonist işgalcileri rahatlatmak mı yoksa Türkiye'deki mevcut yönetimin resmi dış politikasına malzeme çıkarmak mı istediklerini tam bilemiyoruz Ancak biz Kudüs'e yönelik ciddi tehditlerin arttığı ve işgalci siyonistlerin bu mukaddes beldeye yönelik yahudileştirme faaliyetlerinin yoğunlaştığı bu dönemde bu tür tutarsız iddiaların ortaya atılmasını iyiye yoramıyoruz. Kudüs'ün İslami kimliğini savunmanın mukaddes bir görev olduğuna inanarak bu iddiaya özlü bir şekilde cevap vermekte yarar görüyoruz.

Bilindiği üzere Mescidi Aksa aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm'da ayrı bir öneme sahiptir. Buhari ve Müslim'in rivayet ettiklerine göre el-Bera ibnu Azib (r.a.) şöyle söylemiştir: "Resulullah (a.s.) Beyti Makdis (Mescidi Aksa) tarafına on altı ya da on yedi ay namaz kıldı. Resulullah (a.s.) Ka'be tarafına namaz kılmayı arzuluyordu. Yüce Allah da şu ayeti kerimeyi indirdi: "Yüzünü göğe doğru çevirip durmanı görüyoruz. Seni hoşnut kalacağın kıbleye doğru yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve her nerede olursanız olun yüzünüzü onun tarafına çevirin." (Bakara, 2/144) Bunu te'yid eden daha birçok hadisi şerif rivayet edilmiştir.

Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) Burada dikkat edilirse Mescidi Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" şeklinde söz edilmektedir. Mescidi Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır.

MESCİDİ AKSA'YI YAKMAYA KALKTILAR...

Mescidi Aksa'nın 1969 yangınında yakılan minberi. Siyonistler Mescidi Aksa'nın yerinde Siyon Mabedi olduğu iddialarından yola çıkarak Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırabilmek için yıllardan beri çalışmaktadırlar. Siyonistlerin Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırma girişimleri 1967 Haziran'ında Doğu Kudüs'ü işgal etmelerinden kısa bir süre sonra başladı. 21 Ağustos 1969'da Denis Ruhan adlı fanatik bir yahudi Mescidi Aksa'yı yakma girişiminde bulundu.

vahdet.com.tr



Bu haber 362 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,091 µs