En Sıcak Konular

O resepsiyonda ne konuşuldu?

0 0 0000 00:00 tsi
O resepsiyonda ne konuşuldu? Zaman gazetesinin Genelkurmay’ın akreditasyon yasağına takılan kurumların arasında olduğu biliniyor. Ancak Washington’da Büyükanıt onuruna elçilik tarafından düzenlenen resepsiyona gazete yetkilisi de katıldı. Büyükanıt ile aralarında nasıl bi

Zaman'dan Ali H. Aslan'ın yazısı:

Vatandaş Ali, Büyükanıt Paşa resepsiyonunda 

Washington'da ince ince buzlu yağmur yağıyor. Yollar karlı ve kaygan. Üstüne üstlük vakit akşam. Ama federal hükümeti öğleden sonra tatile çıkma mecburiyetinde bırakan afet gibi hava, 'çılgın Türkler'i Washington büyükelçiliğinin yolunu tutmaktan men edemiyor. 
 
Çünkü Büyükelçi Nabi Şensoy, Türkiye'den gelen değerli bir konuğun, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın şerefine Kançılarya'da resepsiyon veriyor...

Gazetecilerin kulağına 'aman bu resepsiyona gelin, paşa konuşma yapacak' diye önceden fısıldanmış. Elçilik çalışanları, Türk-Amerikan toplumunun önde gelenleri de orada. Paşa, sivil kıyafetleriyle salona inen merdivenlerde belirir belirmez, alkışlar yükseliyor. Hemen kalabalığa giren Büyükanıt Paşa, misafirlerle tokalaşıyor, sohbet ediyor.

Kısa bir süre sonra Büyükelçi Şensoy, merdivenin başında salona tepeden bakan bir mevkiye konulan kürsünün arkasına geçerek "hoş geldiniz" konuşması yapıyor. Ve Paşayı, takdim ediyor. Büyükanıt, yer yer yükselen 'varol paşam' tezahüratlarıyla kürsüye çıkıyor. Büyük oranda irticalen bir konuşma yapıyor. Salonda heyecan yüksek. Paşa'ya tezahürat yapan, konuşmasını yüksek sesli yorumlarıyla kesen ateşli misafirler var.

Büyükanıt'ın konuşması yaklaşık 25 dakika sürüyor. Bir nevi hitabet ve nasihat üslubunda. Yumuşak tonlu; fakat kendine güvenli, kararlı bir tarzı var. Konuşmasını bitirdikten sonra salonda tanışmalara, el sıkışmalara, ayaküstü sohbetlere devam ediyor. Bazı gazeteciler adeta 'iliştirilmiş' gibi Paşa'nın etrafını sarmış ağzından her çıkanı yakalamaya çalışıyor.

Paşa sohbet halkalarında çok sıcak, mütevazı ve espritüel. Herkesle hemen kaynaşıyor. Bir yerde New York'ta Türklüğünü kaybetmemiş kimselerle tanıştığını anlatıyor. Başka bir yerde, uçakta fanatik futbol taraftarı bir hostesle sohbetini aktarıyor. Bu arada fırsat buldukça bir-iki nefes sigara da tüttürmeye çalışıyor. Neredeyse bütün kapalı alanlarda sigara içmenin yasak olduğu Washington'da büyükelçilik binası sigara içenler için güvenli bir kaçamak yeri...

Müsait bir anında ben de Paşa'nın yanına gidip kendimi takdim ediyor, "hoş geldiniz" diyorum. Zaman'da çalıştığımı öğrenince, babacan bir üslupla karşılıyor ve küçük bir sitemde bulunuyor. Ama eleştirinin demokrasinin bir parçası olduğunu, üzülmediğini de vurguluyor. Saygıyla dinliyorum. Gönlümü almak istercesine birkaç kez dönüp yanlış anlamamamı rica ediyor. Ben de "estağfurullah" diyorum. Hatalarımız olduğunda her zaman eleştirilerini almaktan şeref duyacağımızı kaydediyorum. Ordumuza ve komutanlarımıza saygımızın sonsuz olduğunu ifade ediyorum.

Aslında o gece resepsiyona katılmış olmamız da devlet büyüklerimize bu saygı ve sevgimizin bir tezahürü. Normalde Zaman Gazetesi Genelkurmay Başkanlığı'nın akredite basın kurumları listesinde olmadığı için askerî etkinliklere alınmıyor. Ama ev sahibi Büyükelçi Nabi Şensoy olduğu için, ben davet edildim. Yalnız büyükelçilik yetkilileri, gazeteci değil, vatandaş sıfatıyla resepsiyona gelmemi rica ettiler. Eminim ki birçok askerî ve sivil yetkilimizin de yüreğini sızlatan, Türk misafirperverliğiyle, milli önderimiz Atatürk'ün çağdaş uygarlık düzeyi hedefiyle örtüşmeyen bu tür incitici uygulamaları 'demokratik, laik, sosyal hukuk devleti' olan Türkiye'ye yakıştıramıyor olsam da, hem büyükelçimize hem de Paşa'mıza şahsi saygım gereği 'vatandaş Ali' olarak davete icabeti tercih ettim. Çünkü bütün karşılıklı yanlış anlamaların diyalogla bir gün çözüleceğine, devletimizle milletimizin tüm unsurlarının er ya da geç tam manasıyla bütünleşeceğine inancım tamdır. Söz verdiğim gibi, resepsiyonda gazetecilik faaliyeti yapmadım. Haber yazmadım. Gözlemlerimi 'vatandaş Ali' sıfatıyla yazıyorum...

Şimdi resepsiyon salonuna tekrar dönelim. Yaşar Paşa 1 saati aşkın süre kaldığı resepsiyonu gece saat 10 gibi terk ediyor. Çünkü ertesi sabah 8'de resmî temasları başlayacak. Bu sıcakkanlı, karizmatik komutanımızı yakından görme ve tanışma imkanı bulduğuma seviniyorum. Ve gecenin bir ortasında kendimi yeniden Washington'ı kaygan ve buzlu yollarında buluyorum... 



Bu haber 218 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,922 µs