En Sıcak Konular

Çelik çitlerin ardındaki paranoyak komşuluk!

0 0 0000 00:00 tsi
Çelik çitlerin ardındaki paranoyak komşuluk! Güvenlikli kapıları olan sitelerde oturmayı isteyenlerden misiniz? ABD ve Çin’in başı çektiği bu furyada, biliyorsunuz, bizim müteahhitlerimiz de çok ‘acar’ davranıyor. İşte modern batının çelik çitlerin ardına kilitlediği komşuluk ilişk

İngiltere'de, 100 binden fazla kişi kapalı kapılar ardındaki ev veya sitelerde yaşıyor. Bu binalar özellikle Londra ve güneydoğuda yoğunlaşıyor, ama hızla bütün ülkeye de yayılıyor. Çoğu son beş yıl içinde yapılmış. Böyle kapılı bir sitenin önündeki billboard'da iyi bir adrese sahip olmak için tek şansınızın bu olduğu yazıyor ve buradaki toplam 33 evden yalnızca biri kalmış.

Bu İngiltere'de görece yeni bir durum. Hele ABD'nin bundan beş yıl önce bile bu tür binalarda yaşayan 8 milyon vatandaşı olduğu düşünülürse... Bugün 50 milyon kişi böyle kapı girişli evlerde ikamet ediyor. Birleşik Devletlerin bazı bölgelerinde bunların oranı yüzde 90'ı buluyor. Dünyada da durum farklı değil. Mantar gibi çoğalıyorlar ve şimdi İngiltere'yi sardılar: kapılı, elektronik giriş sistemli, CCTV'li ve genellikle özel güvenlik görevlileri ile yeni özel alanlı siteler.
"İçlerinden bazıları gerçekten yaşamak için harika yerler," diyor mülkiyet avukatı Sarah Blandy. Blandy, bu yeni fenomen üzerine yazdıkları bir ilk büyük rapor nedeniyle Glasgow ve Sheffield Hallam Üniversiteleri'nden gelen dört akademisyenle aynı grupta çalışıyor. Oxford'da bu kapılardan birinden içeri girmiş ve gördüklerini şöyle aktarıyor: "Geniş bir alana yayılmış evleri, yaya yolları ile sessiz sakin bir yer, çocuklar sokaklarda oynuyor ve insanlar kapı önünde sohbet ediyorlar. Fakat bazıları içe dönük , soğuk mekanlar- Victoryen sığınaklardan, hastanelerden ya da atölyelerinden bozulmuş gibi. Onlardan birinde otursam hapishanede yaşıyormuş gibi gelirdi."

Kapalı kapılar üç gruba ayrılıyor.Birincisi örneğin iki yatak odalı apartmanlar ve çatı katlarından oluşan 700 lüks daireli, etrafı duvarla çevrilmiş, her saat güvenlik kontrolü altında ve düzinelerce infra-red  gözetim kamerası eşliğinde bir yaşam.
Akademisyenlerin  “leisure communities” (dinlence toplumları) dedikleri ise ikinci tür. Örneğin toplam 180 müstakil ev ve daireden oluşan, eğlence-dinlence merkezlerine veya bir havuza (kimisi golf kurslarına, marinaya, spa ve saunaya ve özel bir restorana) yakın yerlerde kurulan yerleşimler.

Üçüncü tür ise, “prestij toplulukları” olarak adlandırılan, kapanan kapıların kalabalıkları dışarıda bıraktığı mekanlar. Zaten reklamlarında da ne kadar “exclusive” oldukları özellikle vurgulanıyor. Kapıları buradaki evlerin değerini yüzde 26 artırıyor.

Güven, güven, güven

“English village” gibi kimi yerler de bu üç özelliğin hepsini barındırıyor: Köy yeşili, ördekli göl, bir pub ve mağaza ve hepsi de duvarların arkasında, 24 saat sürekli güvenlik hizmetiyle korunuyor” şeklinde tanıtılıyor bu evler. Çoğu kişinin ilk ve en çok önemsediği konu güvenlik. Yapılan bir araştırma kapılı sitelerde oturanların yüzde 72’si bunu bu evleri tercih etme nedenleri olarak gösteriyorlar. Yüzde 38 yatırım amaçlı, yüzde 21 çocukların güvenliğini gözeterek, yüzde 17  sessiz ve sakin bir yer olduğu için, yüzde 6 ise “bizim gibi insanlar” oturuyor diyerek bu evleri  seçmişler.

Yine aynı araştırmaya göre 18-25 yaş arasında bu tür kapılı siteleri beğenme oranı yüzde 65, altmışlarını sürenler içinse bu oran yüzde 44’e düşüyor. Ancak gençler de bunu istemelerinin nedeni olarak, evi yeniden satmak istediklerinde bu kapıların evin değerini yüksek tutacak oluşunu gösteriyorlar. Böylece bu dairenin nereden başladığı bulanıklaşıyor: Güvenlik talep eden alıcılardan mı, yoksa bunu pazarlama yöntemlerinde öne çıkaran satıcılardan mı?
Site sakinlerinden isimlerinin yazılmasını istemeyen bir çift, 30 yıl önce yerleştikleri köyde kuyumcular ikişer kez soyulduktan sonra bu sitelerden birine üç yıl önce taşınmışlar: “Kapılar bizim için önemli bir tercih nedeniydi,” diyorlar. Bir başka kadın da ilk başta bunu hiç önemsemediğini, sadece evleri beğendiği için burayı seçtiğini, ama yıllar geçtikçe (10 yıl) bir kadın olarak kendini güvende hissetmekten hoşnut olduğunu söylüyor.

Ev yaşamı ve anti-sosyal davranış üzerinde çalışan siyaset bilimci John Flint, “Hepimiz bu fikre ilkesel olarak karşıydık,” diyor. Üstelik pek çok yandaş buluyor. Yerel planlamacılar da bu fikre sıcak bakmıyor, yirmi yetkili yeni kapılı site başvurularına izin vermemiş. Çevre hizmetleri departmanı da şikayetçi; çöp toplama ve yeniden kazanımın her saat değişmesi gereken kapı kartları, şifreler ve anahtarlar yüzünden aksadığını belirtiyorlar. Polis de güvenlik şifrelerini kontrol odasından alana dek müdahale zamanını uzayacağından endişe ediyor.
Bu arada sözkonusu araştırmaların yapılışında da çeşitli zorluklar yaşanmış. Öncelikle akademisyenler bazı yerlerde (örneğin Surrey’deki bir sitede) araştırma için binalara giriş izni bile alamamışlar. Ropörtajları telefonla yapmışlar. Hatta bazı site sakinleri, kapıdaki güvenlik görevlisine burada oturduklarını araştırmacılara açıklamamasını tembihlemişler. 

Elbette, vardığı sonuçlar olumsuz… Kapalı kapılar ardına sığınma, korku üzerine inşa edilmiş  bir sosyal ekolojiden türedi. Toplumsal iletişimi ve tutarlılığı engelledi. Ve kamusal alanın özelleştirilmesini temsil etti. Kapılar toplumsal bağların kopuşunun metaforuydu, ulusun siyasi haritası bölünüyordu. Bu yüzden ODMP 2004’te şöyle bir yazılı tavsiyede bulunuyordu: “… normal olarak yeni yerleşimlerin toplumun geniş bir kesimiyle bütünleşebilmesi daha çok tercih sebebidir… yerleşimlerin kapı-duvar olması en son düşünülmelidir.”

Buyrun, sağdan yakın!

Sonra tartışmanın yönü değişti. Ortanın sağından akademisyenler müdahale ettiler. Westminster Üniversitesi’nden Bill Smith-Bowers ve Tony Manzi, “Kapılar iyidir,” sonucuna vardılar. Bundan önceki on yıllar boyu orta sınıflar şehir dışındaki yerleşim birimlerine kayıyorlardı, şimdiyse siteler sayesinde bireyler şehir içine dönmeye daha yatkın hale geliyorlar. Bu sözkonusu bölgedeki emlak fiyatlarını, bu da yerel belediyenin vergilerini artırıyor, yeni işler yaratıyor, yerel dükkanlardan alışverişi teşvik ediyor ve orta sınıf aktivistlere belediye ve polis karşısında hizmetlerini geliştirmeleri yönünde lobi yapma gücü sağlıyor. Bir başka iyi yanı da, mahallenin gençleri için yetişkin rol modelleri sunuyor ki, daha önceleri işsizlik ve suçla çevriliydiler.

“Getirilen eleştirilerin çoğu 1940 ve 50’lerde varoşlaşmaya karşı yapılan eleştirilerin devamıydı,” diyor Bill Smith-Bowers. “Fakat sitelere karşı yapılan eleştiriler gerçekle çelişiyor. Parçalanma, bölünmeyi artırmadığı gibi, tam tersini yapıyor.” Buradaki fark, bu sitelerin orta sınıfın önde gelen üyelerinin değil de, bu inşaat projelerini yapanların önayak olduğu bir durum.
Bu konudaki ideolojik tartışma işte böyle özetlenebilir. Kapılı sitelerde suç oranlarının düştüğü bir vakıa, ancak kimileri bunun suçun bir yerden başka bir yere kayması olduğunu iddia ediyor. Ayrıca bazı siteler yerel mağaza ve dükkanlarına para bırakıp güçlü topluluk bağları sergilerken, kimileri hiçbir bakımdan böyle görünmüyor.

Manchester’da Regent Park adında bir site var. Bundan 20 yıl önce adı Ordsall idi ve şehrin en kötü evleri bunlardı. 1983’te üçte ikisi boştu ve sonunda bir müteahhit 200 daireyi birden satın alıp burayı çitli duvarlı, CCTV’li, gündüz bir hizmetlinin, gece de güvenlik görevlilerinin bulunduğu bir yere dönüştürmüş. Bir süpermarket, bir otel, restoranlar ve hatta bir casinonun bulunduğu bölgede, iki odalı evler 140 bin sterline satılıyor.

Aynı sürecin yaşandığı Cardiff’te üniversitede Şehir Planlama bölümü profesörlerinden Chris Webster; “Orta sınıf kapılı sitelerin gelişiyle, altyapının, hizmet ve tesislerin –mağazaların ve okulların- çok geliştiğinin sayısız kanıtı var,” diyor.”Bunu söylemek kolay değil ama Çin’in güneyine gittiğinizde herkesin böyle evlerde oturuyor ve oradan çok olumlu bir bakışla dönüyorsunuz.”

Cehennem başkalarıdır

Bu sitelerde oturmak için uyulması gereken kurallar inanılmaz, ama yine de varlıklı insanları buralarda oturmaktan alıkoymuyor. Buralarda hayvan beslemek, van, karavan kullanmak yasak, çocukların oyuncakları gece dışarıda bırakılamaz, istedikleri her yerde oynayamazlar, sizinkinden başka bir yere park edemezsiniz. Evler üç yılda bir boyanmalı, pencereleri dört haftada bir içerden ve dışardan temizlenmeli, evin dış kapısı belli bir renkte olmalı vs.
Bütün bunlara zevkle uyan insanların çoğu ısrarla şunu diyor: “Güvenli bir yer istedik.”

“Park yeri sorunu yaşamayalım dedik.”

45 yaşında bir kadın da bu sitelerden birini terk ediyor. “Böyle yerlerde rahat edebilmek için komşularınızla ilişkileriniz çok önemli,” diyor. “Belki de ben huysuz ve yaşlı biri oldum, kimbilir?”

Derleme: Yeşim Harcanoğlu



Bu haber 340 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,408 µs