En Sıcak Konular

Milliyet'in 'taktığı' vahiy programı!

0 0 0000 00:00 tsi


Milliyet gazetesinin dünkü bir haberinin özeti şu: Bakırköy Milli Eğitim Şube Müdürü Yaşar Değirmenci, Hilal TV'de “vahiy”i anlatıyormuş..

Manşet de şu: “Eğitimciden 'vahiy' programı”..

Gazete “vahiy” sözcüğünün ne olduğunu bilemediği için bir “vah” çekmediği kalmış!

Öyle ya; bir eğitimci nasıl olur da “vahiy” der ve nasıl olur da “vahiy”i anlatan biri, Milli Eğitim Bakanlığı'nda görev yapar..

Gerçi gazetenin yazı işleri yöneticileri, vahiy sözcüğünün “lafz”ını biliyor ama anlaşılan o ki “ruh”unu bilmiyor.

Kaldı ki, haberin içinde geçen “şişane” kelimesini bile yanlış yazan biri, elbette vahiy sözcüğünün vahim bir sözcük olduğunu zannedecektir.

Örneğin Yaşar Değirmenci programda şöyle demiş: “Bazı türbanlı kızlar altı kaval üstü şişane gibi..”

Haberi yazanlar “şişane” sözcüğünü bile yanlış yazmışlar..

Oysa sözcüğün doğru yazılışı şişhane değil, “şeşhane”dir.. (Bu deyim, kaval düz bir boru iken, şeşhane altıgen şeklinde bir boru olduğundan bunun bir uyumsuz ikili olduğunu dillendirmek için kullanılan bir deyim.. Farsça'da “altı” anlamına gelen “şeş”i, “dubeş attım şeş geldi” diyen tavlacılar iyi bilir!)

Evet, konuya dönersek..

Bu haber niçin yayımlandı, amaç neydi?

Amaç, vahyi anlatan birinin devlet memuru olmasını eleştirmek mi?

Yoksa vahiy kelimesinin “korkutucu” olduğunu seslendirmek mi? Yahut her ikisi birden mi?

Değirmenci, devlet memuru olduğu için “vahiy”i anlatamayacak mı?

Kalça hatlarını gösteren kot pantolon giyen türbanlı bir kızın uyumsuz giyimini eleştirerek “Altı kaval üstü şeşhane” diyen Yaşar Değirmenci'nin bu sözünün uygunsuz olan tarafı nedir?

Kaldı ki Değirmenci, bir “uygunsuzluk”tan bahsetmiyor, “uyumsuzluk”tan bahsediyor..

Yani bir laik ülkede elbette bir eğitimci kalkıp “Başı açık olanlar uygunsuz kişilerdir..” diyemez..

Bir terslik de şu: Milliyet gazetesi bu “uyumsuz”luğa gönderme yapan Değirmenci'yi eleştirirken kendi sayfalarında tam bir “uyumsuzluk” örneği göstermiş.

Örneğin; bu haberin alt başlığında “Altı kaval üstü şeşhene” diyen eğitimci eleştiriliyor.

Gazetenin bir diğer sayfasında, Değirmenci'nin aynı söylemiyle paralel başlık atarak bir başka habere yer veriyor.

Diğer haberin özeti şu: Başörtülü modacı Rabia Yalçın, New York'ta bir defile düzenleyerek kendi tasarımlarını tanıtmış.

Bu tasarıma baktığımızda, defileye katılan modelin üstünde frapan bir giysiyle karşılaşıyoruz.

Gazete bu habere, “Türbanlı modacıdan cesur giysi” başlığını atmış.

Ve bu tasarım ile tasarımı hazırlayan modacının türbanına atıfta bulunarak herhalde “Altı kaval üstü şeşhane” anlamına gelsin diye başlığın sonuna “ünlem” işareti koymuş!

Demek ki Milliyet gazetesinin editoryal kadrosu ünlemin ne anlama geldiğini biliyor..

Madem biliyor, o halde birinci sayfada Milliyet ibaresinin yanındaki “Basında Güven” şeklindeki logonun sonuna da mutlaka ünlem konulmalıdır!

(Biliyorsunuz birkaç yıl öncesine kadar Milliyet'in logosu “Halk Gazetesi” idi.. Bu değişimi gerçekleştiren Aydın Doğan herhalde şöyle düşündü: “Hürriyet, 'Devlet Gazetesi' olmasına rağmen madem ki Hürriyet'te bu logo yer almıyor, Milliyet'te de 'Halk Gazetesi' logosu kaldırılmalıdır!.)

Evet, bu yazının konusu elbette “vahiy” değil, kılık kıyafet “mevzuu” ise hiç değil..

Nedense bazı gazeteler “din” denilince, okuldaki bir eğitimcinin koltuğuna, öğrencilerinin toplu iğne koyarken zıplamasında olduğu gibi “otomatikman” zıplamakta pek mahir..

Bir eğitimci “vahiy”e inanıyorsa, (kaldı ki buna inanmama özgürlüğü de vardır ve laikliğin gerekliliği de zaten bunun içindir..) o eğitimcinin devlet memuru olmasının garip olan tarafı nedir?

Şimdi daha iyi anlıyorum: “Ben topraktan bir canım” diyen Orhan Gencebay demek ki Darwin ile “ters düştüğü” için “laik devlet kanalı” olan TRT'ye yıllarca çıkamadı(!)


yenişafak



Bu haber 217 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,688 µs