inmelerini istemiyor muyduk!' | " /> inmelerini istemiyor muyduk!' | "/>

En Sıcak Konular

'Dağdan inmelerini istemiyor muyduk!'

25 Ekim 2009 19:29 tsi
'Dağdan inmelerini istemiyor muyduk!' 'Bazen bir sembol, bir görüntü, hatta yüzdeki bir ifade, koskoca bir süreci, tarihi önemdeki bir adımı ikinci plana itebiliyor. Türkiye, Kürt meselesinde tartışmasız tarihi bir kavşaktan geçiyor; sembollere odaklanıp bu süreci değersizleştirmeyelim.' Mu

Mustafa Karaalioğlu/Star

Dağdan inmelerini istemiyor muyduk!  

Bazen bir sembol, bir görüntü, hatta yüzdeki bir ifade, koskoca bir süreci, tarihi önemdeki bir adımı ikinci plana itebiliyor. Türkiye, Kürt meselesinde tartışmasız tarihi bir kavşaktan geçiyor; sembollere odaklanıp bu süreci değersizleştirmeyelim.

DTP’lilerin karşılama törenleri abartılı ve sinir bozucuydu, doğru. Sloganlar, pankartlar ve zafer işaretleri açılım sürecini destekleyenleri bile rahatsız etti, bu da doğru. Bunun bir benzerini Leyla Zana ve arkadaşlarının cezaevinden çıktığı zaman da görmüştük. O zaman da tatsız gösteriler yaşanmıştı. 

Yanlış yaptılar. Muhtemelen, dağdan inişle Türkiye’ye varış yolunda o 8 kişiye akıl verenler arasında durumun ciddiyetini anlamayanlar veya bunu bir şova dönüştürüp kendince mutlu olmayı düşününler de vardı. Aksini düşünenler olduğu gibi...

Ancak, unutmayalım ki DTP sonuçta, demokrasi geleneğimiz içinde çok yeni, çok tecrübesiz ve yüksek düzeyli faaliyetlerde ise teamül sahibi olmayan bir partidir. Yıllardır bakı ve kapatma tehditleri altında; dışlanarak, hatta arkalarındaki halk desteği yok sayılarak siyaset yapıyor bu insanlar...

Kürt siyasetinin toplumla ilişkilerde, merkezi siyasette elle tutulur, gözle görülür bir tecrübesi henüz oluşmadı. Adına “barış” dedikleri bir süreci bile ellerine yüzlerine bulaştırmaları hiç de şaşılacak bir şey değildir.

Bırakın DTP’yi, CHP ve MHP gibi çok köklü, yıllanmış partilerin bile “milli” meselelerde ortalığı nasıl velveleye verdikleri, toplumu “vatan haini-vatanperver” ekseninde bölebildiklerini biliyoruz. Eskiye gitmeye gerek yok. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, Ergenekon davası, Kıbrıs sorunu, Ermenistan’la ilişkiler ve nihayet Kürt açılımındaki tavırları ortada...

Kim, sözde merkez olan muhalefetin sorumlu ve yatıştırıcı bir siyaset izlediğini söyleyebilir ki...

Kaldı ki, kriz yönetmek kolay değildir, iktidarlar bile zaman zaman zor durumda kalırlar.

Bütün partilerin ve bütün siyaset geleneklerinin en tecrübesizi olan DTP öncülüğündeki Kürt siyaseti Habur kapısında çuvalladı ama bu siyasette gördüğümüz ilk çuvallama değil...

Ama o karşılama bir ders ve tecrübeyse; o hata da bir daha işlenmemeli.

İşlenmemeli ki, Türkiye’nin sadece Cumhuriyet tarihi açısından değil, kökleri çok daha derinlerde olan bir meselede yakaladığı bulunmaz fırsat zarar görmesin.

Bununla birlikte, görüntüler canımızı sıksa da, şımarık hareketler sinir bozsa da unutmayalım ki temel meselemiz PKK’yı dağdan indirmek ve bir daha o dağa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çıkmamasını sağlamaktır.

Kimse kimseden daha vatansever olduğunu iddia etmesin. Eğer, birbirimize duymaktan hoşlanacağımız laflar etmek istiyorsak tamam, Türk ordusu bu savaşı sonsuza kadar kaybetmez. Ama bunun hangi Türk’e hangi Kürt’e faydası var?

Şimdi bir fırsat, bir imkan yakalandı... Silah sıkılmasına gerek kalmadan dağdan iniyorlar. Daha da ineceklerini söylüyorlar. Bırakalım insinler. Bu sürece karşı olanlar, çatışmalar sürsün Türk ve Kürt gençleri ölmeye devam mı etsin istiyorlar?

Kim isteyebilir; bıraksın istemeyi kim düşünebilir bunu. Üstelik, kaybedilmiş 40 bine yakın hayatın acı hatıraları hala yürekleri kanatırken.

Birbirimize tafra da yapmayalım. Bugün değil, dün değil, yıllardır Türkiye devletinin politikası dağdaki PKK’lıya çağrı yaparak şehre inmesi için mesajlar göndermekti. Asker, bir yandan silah sıktığı PKK’lılara yüzbinlerce broşür dağıtıp, binlerce mesaj gönderip dağdan inip sıradan insanların arasına karışmalarını tavsiye etti. Ve sınırlı da olsa sonuç da aldı.

Ayrıca, gelenler ilk kez de serbest bırakılmıyor. İşte Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları var. Bugüne kadar, örgütten ayrılıp güvenlik güçlerine teslim olan tam 668 kişi yargılanmadan, ceza almadan serbest bırakıldı. Aramızda yaşıyorlar, kıyamet de kopmuyor. Bizler gözlerimizi Habur’a dikmişken bile geçen hafta 10 PKK’lı gelip teslim oldu, 9’u da hemen serbest bırakıldı.

Keşke hepsi birden gelse de bu mesele kökten bitse.

Bence İçişleri Bakanı bütün süreci çok güzel özetledi: “Bugüne kadar savaşın hesabını sormayanlar barışın hesabını soruyorlar!”



Bu haber 490 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,509 µs