En Sıcak Konular

Tüp bebekte nesep ihlali

0 0 0000 00:00 tsi
Tüp bebekte nesep ihlali Acaba İslam dini yardımcı üreme teknikleri ve yakın gelecekte sonuçlanabilecek konuya dair muhtemel gelişmeler hakkında ne diyor? Sperm ve yumurta transferi evlatlık mantığıyla değerlendirilebilir mi? Türkiye Diyanet İşleri Bakanlığı Din İşleri Yüksek Kur

Bazı hekimlerin İran’da serbest dedikleri olayın aslı ne? Bütün bu soruları Türkiye Diyanet İşleri Bakanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem’e yönelttik. Prof. Dr. Yeprem, tıp etiği ve din arasındaki ilişkileri yakinen araştıran bir ilahiyatçı.
— İran’da sperm ve yumurta transferinin serbest olduğu söylenerek Türkiye tutucu davranmakla suçlanıyor. Olayın aslı nedir acaba?

İran’daki uygulamayı açıklayabilmek için dinimizin bu konuya nasıl baktığını ortaya koymalıyız. Biliyorsunuz tıpa ve diğer alanlarda yeni çıkan meselelerde İslam dininin görüşünü ortaya koyabilmek için ya Kur’an-ı Kerim’in açık naslarına ya da onun açıklaması mahiyetindeki sünnete müracaat edilir. Ama gerçek Kur’an’ın gerekse sünnetin ifadelerindeki örnekler daha ziyade o dönemin örnekleriyle sınırlıdır. Değişen zaman içinde birebir örnek, hatta kıyas-ı fuhaka dediğimiz kıyaslama yoluyla ‘’ illet’i bulup, benzer olayda aynı illet varsa hükmü nakletmek şeklindeki bir içtihat da mümkün olmaz.

_ Neden?

Çünkü örneği yoktur. O zaman yapılacak şey, İslam’ın temel prensiplerine irca etmek. Bu noktalarda İslam dininin 5 temel prensibi var: ‘’ Dini muhafaza, nefsi muhafaza ve aklı muhafaza. ‘’ Bu temel prensiplere irca etmek suretiyle özellikle tıp alanında ortaya çıkan yeni meselelere cevap aranır. İslam’ın nefsi ve nesli muhafaza temel prensibinde bir takım zaruri unsurlar var. Onlardan biri de nesep ve neslin devamı.

_ Neslin devamı neye bağlıdır?

Neslin devamı aile birliğine bağlı. Hem nesebin hem de neslin sağlıklı olarak devam edebilmesi aile çekirdeğine bağlı. Çocuksa, çocuk sahibi olmak ailenin gayesidir. Bu da İslam dininin nesli muhafaza prensibine irca edilir. Eğer çocuk sahibi olamayan eşlerin durumu hastalık kabul ediliyorsa ki Dünya Sağlık Teşkilatı sağlığı ‘’ insanın bedenen, ruhen ve sosyal bir varlık olarak tam iyilik halidir’’ Çocuk sahibi olmak, neslin devamı için önemli bir unsur olduğuna göre, olamamak bir hastalık. O zaman İslam dini nefsi muhafaza kaidesine göre de hastalığın tedavi edilmesini emreder. Eğer tıp dünyası çocuk sahibi olamamayı bir hastalık kabul ediyor ve bunun da tıbbi imkânlarla karşılanmasını mümkün görüyorsa İslam dini olarak bu imkanı kullanmak gereği ortaya çıkıyor. İslam’ın temel prensiplerinden birine uygun olan diğeriyle çatışıyorsa müşterek noktaları bulmak söz konusu. Fert olarak canın muhafazası, nefsin muhafazası, hastalığın tedavisi sağlanırken, diğer yandan neslin muhafazası prensibi de ihmal edilmemeli.

ÇİFTİN KENDİ HÜCRELERİYKE TÜP BEBK CAİZ

_ Yardımcı üreme tekniklerini İslam dini açısından Din İşleri Yüksek Kurulu nasıl değerlendiriyor?

Din İşleri Yüksek Kurulu konuyu bütün detaylarıyla inceledi, alternatif üreme tekniklerinin İslam dininin temel prensiplerinin çizdiği sınırlar içinde kullanılmasının meşru ve caiz olduğu sonucuna vardı. Bu sınırlar şunlar: Tüp bebek metodunda kullanılan malzemenin; bunlar yumurtadır, spermdir, daha ileri teknolojide (klonlamada) herhangi bir hücredir. Bebek imal etmek için kullanılan materyallerin evlilik birliği içinde nikâh altındaki çiftlerden temin edilmesi vazgeçilmez bir prensip olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulamalarda evlilik birliği gereksiz kılacak bir yaklaşımın İslam’ın temel prensipleriyle bağdaşmayacağı muhakkak.

_ Biraz açar mısınız?

Mesela evlilik birliği yokken sperm teminiyle çocuk sahibi olmak. Tıp bunu mümkün görüyor ve uyguluyor da. Ama İslam dini izin vermiyor. Çünkü bu, evliliği gereksiz kılan bir uygulamadır ve nesli muhafaza prensibine de aykırıdır. Diyoruz ki, kadın eş, yumurta sahibi olarak, yumurtanın döllendikten sonra yetişmesini sağlayacak rahim sahibi olarak zaruri bir varlıktır. Erkek eş de spermin temin edilmesi veya spermi olmuyorsa ileri teknolojide klonlamada (ilerde olabilecek, zaten insan klonlamak şu anda bütün dünyada yasaktır. Çalışmalar devam ediyor, yarın bunun riskleri ortadan kaldırılırsa, erkek eşten de bir şekilde sperm temin edilmesi mümkün değilse, onun hücresiyle klonlamanın caiz olduğu sonucuna vardık.) hücre temin edilecek varlıktır. Bu yaklaşımda evvela aile sağlığı ve saadeti için bu yöntemlerin kullanılmasına tıp uzmanları gerek duyacaklar. Tabii önce ailenin kendisi ihtiyaç hissedecek buna. Çocuk sahibi olmak istiyoruz. Toplumumuzda öyle çevreler var ki, çocuk sahibi olmayı toplumun devamı için bir mecburiyet kabul ediyorlar.

_ Bir parantez açalım. Çift normal şartlarda çocuk sahibi olamıyor. Yardımcı üreme tekniklerine ihtiyaç söz konusu. İslam, mutlaka dene diye zorluyor mu?

Zorlamıyor tabii ki. Ama isterse, bu caiz değildir, d,yemiyoruz. Çünkü neslin devamı İslam’ın prensibi. ‘’Bu takdir-i ilahidir, kadere baş eğeceğiz’’ denmesi gerekmiyor. Doktorlar buna tıbbi çare diyorlarsa bu çareyi kullanma durumundayız. Yani bazı çevreler ‘’ Allah’ın iradesine mi karşı geliyorsun?’’ diyor. Bu da Allah’ın iradesi. O bakımdan bu noktada geniş davranıyoruz.

YUMURTA VE SPERM TRANSFERİ DİNEN YASAK

_ Genişlik nereye kadar? Yardımcı üremedeki bütün tekniklere cevaz var mı?

Kısırlığın sebebi kimde olursa olsun, nesep kavramının devamı için hem anne hem de baba tarafından genetik yapı da düzgün devam etmelidir. Annenin özellikleri rahmindeki kendi yumurtasında devam ediyor. Eskiden nesebin baba tarafından devam ettirildiği sanılıyordu. Hâlbuki bugünkü biyolojik bilgilerimize göre en azından eşit devam ettiriliyor. En yeni bilgileri devreye sokarsak annenin daha hâkim unsur olduğunu görüyoruz. 23 kromozom anneden, 23 kromozom babadan birleşiyor ama kromozom altı bir gen grubunun sadece anne yumurtasında bulunduğu tespit edildi. Bundan dolayı annenin yumurtalıklarında bir arıza varsa bir başka kadının yumurtalığından kök hücre ile kadının tedavi edilmesine cevaz vermiyoruz. Çünkü yumurtalığından kök hücre alınan kadının yumurtalıklarına intikal edecektir. Bir başka kadından alınan yumurtanın anne adayına nakledilmesine de cevaz vermiyoruz.

_ Yumurtaya cevaz vermiyorsunuz; ama kök hücre biraz farklı değil mi?

Az önce hızlı olarak iki şey söyledim. Birincisi, yumurta nakline cevaz vermiyoruz. İkincisi ise başkasının yumurtalığından alınan kök hücre ile rahmin tedavisine de cevaz vermiyoruz. O bile riskli. Bugün tıp anne rahminde gelişmekte olan ceninin gen alışverişine devam ettiğini gösteriyor. Hatta sütle beslenme sırasında bazı genetik özelliklerin süt yoluyla geçtiğini gösteriyor.

_ Baba açısından durum nedir peki?

Babanın testisleri arızalıysa buradan özel cerrahi metotla sperm avına giriyorlar. Ondan da netice alınmadığında, sağlam birinin testislerinden alınan kök hücre ile tedaviye de, aynen anne yumurtasındaki gibi genetik yapıda değişiklik meydana geldiği için izin vermek mümkün olmuyor. Tüp bebek yönteminde embriyonun, zigot oluştuktan sonra 58 gün içinde anne rahmine nakledilmesi gerekiyor. Ama zigotun üçüncü gününden sonra hücrelerin aldığı multipotent denen şekil her organa dönüşebilen yapıyı arz ediyor. Oradaki kök hücreleri alıp kullanma konusunda ciddi problemler var.

_ Nedir bunlar?

Biz insan varlığını zigottan başlatıyoruz. Zigot, yumurta ile spermin ilk döllendiği anda aldığı isim. Normal tüp bebekte laboratuar ortamında oluyor. İnsan orada başladığı için o ilk dört beş günlük safha da insanın gelişme safhalarıdır, canlı varlıktır, insandır; onun telef edilmesi insan öldürmeye eşdeğerdir. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü budur. Annenin yumurtlayan tavuk haline getirilmesi de doğru değil.

_ Kök hücre konusunu açtığınız için sormalıyım. Anne rahmine bırakılmayan ve dondurulmayan fazla embriyoların kök hücre çalışmalarında kullanılmasına nasıl bakıyorsunuz?

Prensip olarak, kullanılacak kadar embriyo oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı anne karnına en fazla üç embriyo yerleştirilmesine izin veriyor artık. Önceki sınır 7 idi. Beşiz, altız oluyor; hemen hepsi de ölüyordu. Uygun embriyo seçebilmek için 15–20 embriyo üretiliyor. İçinden üç tanesini seçiyorlar. Seçim sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar var. Mesela, cinsiyet seçimine izin vermiyoruz. Embriyoların kız mı erkek mi olduğu hemen görülebiliyor. ‘’ kız çocuk istiyorum, erkekleri dışarıda bırakalım, rahime sadece üç kız embriyosu koyalım denemez. Ya da tersi. Genetik tanı işleminde embriyoya zarar verecek işleme de izin vermiyoruz. Hedef tek embriyo yada yeterince embriyo için teknik gelişmeleri takviye etmek, çalışmaları hızlandırmak olmakla birlikte bugünkü teknolojide arta kalan embriyoları ya itlaf etmek ya da kök hücre çalışmalarında kullanmak gibi iki alternatifle karşı karşıyayız. Burada hiçbir işe yaramadan itlaf etmek yerine arta kalan embriyoların kök hücre çalışmalarında ve tedavilerinde kullanılabileceği sonucuna vardık. Bu iki şerden ehven olanı seçme.

KADIN YUMURTASI TÜCCARLARI VAR

_ Bir kadının rahminin tedavisi için arta kalan embriyodan kök hücrenin kullanılmasına izin var mı şu anda?

Var; çünkü o kök hücreler embriyonik, bütün vücut hücrelerine dönüşme özelliği taşıyor.

_ Siz embriyodan değil de kadının rahminden alınan kök hücrenin başka kadının rahminin tedavisinde kullanılmasına izin vermiyorsunuz ablaşılan.

30–35 tane kök hücre var bir embriyonun içinde. Bunları birinin karaciğerini tedavi etmek için kullanabilirsiniz. Kalbini ya da herhangi başka bir organını da. Laboratuar ortamında embriyo üretimine getirilen sınırlama etik olarak ortaya çıkacak büyük bir belayı önlemeye imkân veriyor. Arta kalanın kök hücre çalışmalarında kullanılmasına izin verildiği için Türkiye’de olduğunu zannetmiyorum. Diğer ülkelerden haberler geliyor. Hormonal tedaviye tabi tutulan genç bayanlardan 50–60 yumurta elde edip 1 milyar gibi para veriliyormuş. Sonra da bu yumurtalar yüksek fiyatlara satılıyormuş.

_ Hangi ülkeler bunlar?

Doğu ülkelerinden bahsediliyor; Kore’den, Malezya’dan… Nikah birliği altında ihtiyaçla sınırlı olarak alternatif üreme tekniklerini kısıtlamamalardan serbest bıraktığınız takdirde kadınları embriyo fabrikası haline de getirebilirsiniz. Son derece gayri ahlaki ve suç teşkil eden uygulamalar başlamış diyorlar. Tabii biz olaya dinimizin bakış açısıyla baktığımızdan İslam dininin sınırları içinde imkan görmüyoruz.

_ İnsanlar ‘’ amcanın sperminin ya da teyzenin yumurtasının kullanılması’’ hususunda ‘’ bu da evlatlık gibi bir şey ‘’ düşüncesine itilmek isteniyor…

Bu düşünce evlatlıkla ilgili İslam dininin hükümlerini bilmemekten kaynaklanıyor. Evlat edilineli, edinenin çocuğu haline getirmiyor İslam. Hatta Kur’an ‘da onların bizzat anne ve babalarının adıyla çağırılmaları isteniyor. Batı hukukunda olduğu gibi evlatlık aldığında nesep itibariyle size bağlı olmuyor. Sizin öz çocuğunuz olmuyor. Annesi babası bellidir. Hâlbuki taşıyıcı annelikte genetik yapı birbirine karışıyor. Hiç benzer tarafı yok. İslam dininde nesep bellidir. Nesep nakledilmiyor. Sadece dünya hukukunda birtakım değişiklikler var. Biyolojik anne ve baba gibi kavramlar da ortaya çıkıyor.

_ Taşıyıcı annelikten önce teyzesinin yumurtası ya da amcasının spermiyle çocuk sahibi olunmasını izah eder misiniz?

Burada birçok problem çıkar ortaya. Akrabalık kavramı ortadan kalkar. Annesinin yumurtasıyla çocuk doğuran biri hem kardeşini doğurmuş olur hem de kendi çocuğunu.

_ Zina manasına da geliyor mu bu?

O manaya gelmiyor. Başka kavramlar bunlar.

_ Sonuç itibariyle veled-i zina olmuyor mu?

Hayır, çünkü veled-i zina fiilinden elde edilendir. Burada zina fiili yok. Yok, ama zina fiiliyle meydana gelen çocuktan daha büyük problemler ortaya çıkarıyor bu. Çünkü zina yoluyla elde edilen çocuğun annesi babası bellidir. Bunda dedesi babası olabilir, teyzesi annesi, hatta kendi kardeşini, dedesinin çocuğunu doğurabilir bir kişi. Teknik olarak adı zina değil ama İslam’ın nesli muhafaza prensibine külliyen aykırı.

_ Taşıyıcı annelik için cevaz var mı?

Kesinlikle hayır.

_ Taşıyıcı annelikteki manzur nedir peki? Kişi sadece rahminde başkasının embriyosunu taşıyor..

Embriyoyu taşıyor; ama rahminde gen alışverişi var. Baskınlık her ne kadar yumurtanın sahibinde gibi görünse de karışma var. Sütkardeşliğinde de öyle. Bilim tespit etmiş durumda. Sütle dahi bir miktar genetik transfer var.

_ Şimdi İran’a gelebiliriz hocam…

Genel prensipler İran için de geçerlidir. İran da Müslüman bir ülke. Biliyorsunuz Şii dünyada, Sünni dünyanın kabul etmediği bir mut’a nikâhı kavramı var. Her ne kadar harplerde Hz. Peygamber buna izin vermişse de, Sünni âlimler meşru bir nikâh türü olarak görmüyorlar. Muvakkat evlilik yani. Bir saatliğine, bir günlüğüne, iki günlüğüne falan. Ücretini de ödemek suretiyle, Şia’nın mut’a nikâhına cevaz veren görüşü bu konuyu kolaylaştırıyor. Yoksa hiçbir İslam ülkesi nikâh altında olmadan çocuk oluşumuna izin veremez.

_ Bu nikâh türü İran’da çok yaygın mı?

Humeyni zamanında Saddam ile 8 yıl harp ettiler. Erkek nüfusunun iki katına çıktı kadın nüfusu. Hatta üç katına çıktı. Toplum olarak ikinci üçüncü eşi alma mecburiyeti koydular. Genç kadınlar dul kaldı. Eşi harpte öldü. Yoksa fuhuş patlayacaktı toplumda. Normal karşılamıyorum şahsen. Mut’a nikâhı sperm alma olayında da kullanılıyor. Batı ülkelerinde sağdan soldan sperm alıyorlar ya, İran’da sperm alacakları adamla nikâhlanıyorlar, nikâhlı eşine vermiş oluyor spermi. Belirli bir para veriyorlar, nikâhlanıp sperm alıyorlar. Yumurta vermeyi de organ nakli gibi kabul etmişler İran’da. Suudiler ise yumurta vermeyi nikâh birliği altında caiz görüyorlar. Kişinin eşlerinden biri diğerine yumurta verebiliyor yani.

_ Klonlamada dişinin hücresindeki çekirdek çıkarılıp, başka bir hücrenin çekirdeğiyle çıkarılıp, başka bir hücrenin çekirdeğiyle döllenme olayı söz konusu. Hz. İsa’nın yaratılışı böyle bir şeye işaret ediyor olabilir mi? İleride kadın erkeğe ihtiyaç duymadan çocuk doğurabilir mi?

Kadının erkeğe ihtiyaç duymadan çocuk sahibi olmasının bizim inancımıza göre örneği bu olabilir. Tek bildiğimiz Hz. İsa’nın herkesin bildiği bir babasının olmaması. Ama bu olay bir mucizedir. Bağlı bulunduğumuz kelam ekolünde bunun mahiyetinin kurcalanması gerekmez. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. Allah böyle söylüyor. Nasıl olduğunun mekanizmasını keşfettiğimizde zaten o mucize olmuyor. O olayın nasıl olduğunu bulduğumuz zaman bilgi oluyor, mucize vasfı kalkıyor.

_ Bazı mucizeler, hedeflerin işaretlenmesi anlamına gelmez mi? Miraç’a yükselmek belki ışınlanma hedefinin işaretidir.

Miraç olayını da bilmiyoruz. Bilgi değer olarak Kuran’da yok. Kesin bilgimiz yok. Zannı bilgimiz var. Hz. Ayşe, yatağı soğumamıştı diyor. Gayb ile bilgi katiyen bağdaşmaz. Bilginin bittiği yerde gayb başlar. Çünkü bugünkü bilgilerimizi, Kuran’da bilmediğimiz şeyleri yorumlamakta kullanırsak risk burada bakın. Yarın bugünkü bilgimizin değişmesi halinde tarihte yapılmış hatalara devam etmiş oluruz. Bugün rahimdeki bırakın bilmemeyi, kız ya da erkek sipariş edilmeye başlandı. Gametler ya x, ya da y işaretlidir. Y işaretli gamet döllendiyse xy oğlan oluyor. X işaretli gamet döllendiyse xx kız oluyor.

Aksiyon



Bu haber 269 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,432 µs