En Sıcak Konular

Milliyetçiliğe secde edildiğinde…

0 0 0000 00:00 tsi
Milliyetçiliğe secde edildiğinde… Irk, din, köken gibi ayrımların yalnız Allah katında değil, dünyada da pek geçerli bir parametre olmadığına varırız bir kez daha. Kalbin sırrı herkese kendi işittiği lisanda ulaşsa da, hakikat adına kimse mutlak hüküm veremez. Leyla İpekçi’nin yazıs

Mümin kalp ve bir kimlik olarak milliyetçilik

Nuh’un (as) oğullarından biri babasına iman etmemişti. Babası kendine inananları gemiye bindirirken o ayrılarak bir kenara çekilmişti. Nuh ise oğlunun da gemiye gelmesi için dua edecek ama bu duası kabul olunmayacaktı.

Ayetin bize bu oğul için bildirdiği ise müthiş açılımlar getiriyor aile ve kan anlayışımıza (11:46): “Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir.”

Aynı kandan bile olsanız evladınız, ana babanız ‘uyumsuz’ çıkabilir. Demek ki ‘aile’ olmak için tek kriter kan bağı değildir. Kur’an’ın ifadesine göre -Peygamberimizin (sas) sünnetinde de karşılaştığımız gibi- idrak etmemiz gereken şudur: Birbirine kan bağıyla bağlı aile mensupları her zaman ‘aile’den olmayabileceği gibi, başka soydan, başka kavimden gelenlerle de pekâlâ ‘aile’ olabiliriz.

Böylelikle ırk, din, köken gibi ayrımların yalnız Allah katında değil, dünyada da pek geçerli bir parametre olmadığına varırız bir kez daha. Kalbin sırrı herkese kendi işittiği lisanda ulaşsa da, hakikat adına kimse mutlak hüküm veremez.

Hepimiz ‘aile’den miyiz?

Milliyetçilik ülkeyi sevmek için gerekli bir tanımlama olabilir. Ama bir kimlik olarak yüceltilip putlaştırıldığında, ona secde edilmeye başlandığında “Allah’ın ve Resulü’nün önüne geçmemekle, geçirmemekle yükümlü” (49:1) müminin kalbinde gizli ya da açık şirk oluşturabiliyor.

Başka her tür insani niteliği yok sayan, kan bağını kutsayan, ırkı putlaştıran, milliyeti ‘mit’leştirdikçe geri kalan herkesi düşman ilan eden bir Türklük anlayışını benimseyenler ‘Allah’tan başka ilah’ tanımadıklarını nasıl huşu içinde söyleyebiliyorlar?

Sadece slogan atarak Türk olanlar, kendileri gibi düşünmeyen herkesi ‘aile dışında’ bırakmakla aslında Nuh’a vahyedilen aile kavramına da ihanet ediyorlar. Türklüğü kan bağına indirgemekle kalmıyor, bir tehdit ve tahrik unsuru olarak kullanıyorlar. İşte tam da bu yüzden onlar için tehdit oluşturuyor zaten “Hepimiz Ermeniyiz” sloganı.

Bu slogan yüzünden Ermenileşmekten korkuyorlar. “Hepimiz Türküz” diye bağırdıklarında hemen Türk oldukları için, sanıyorlar ki, “Hepimiz Ermeniyiz” diye bağıranlar da hemencecik Ermeni olacaklardır.

Ülken için yararlı bir faaliyette bulundun mu, kimliğini hangi özellikleriyle ifade edebiliyorsun, yurttaşlık bilincini nasıl geliştirdin, komşunun hakkını gözetmekteki basiretin nedir? Bunlar kriter olamıyor Türklük için. İstersen katil ol, istersen yalancı, hırsız, üçkağıtçı ol, Türklüğüne bir halel gelmiyor!

Bu ülkede PKK yüzünden ölen şehitlerin sayısı artmasın diye barışı savunanlar veya faili meçhul kalacak cinayetler olmasın diye şeffaflık isteyenler ve hatta işkencede, gözaltında şaibeli bir biçimde ölenlerin sayısı artmasın diye çırpınanlar kimler? Ya da intihara yönlendirilen töre cinayetleri işlenmesin diye ortak bir direniş dili geliştirmeye çalışanlar kimler? Tek sloganla Türk olanlar mı? Yoksa ‘aile’nin başka üyeleri mi?

Mazlumun yanında olduğunu, ona yapılan kötülüğün herkese yapıldığını haykırmak için, “Hepimiz Yahudiyiz” dedi insanlık nazizme karşı. “Hepimiz Filistinliyiz” dedi yerine göre. Kürşat Bumin’in hatırlattığı gibi; kimi zaman da bizzat Almanlar “Hepimiz Türküz” dedi. Almanya’da Türk göçmenleri yakan dazlaklara karşı.

Irk, kan, köken gibi zihnimizi bölen tanımlamaların ötesinde üretilen ortak bir insanlık diliydi bu. Kalbin diliydi. “Bir kişiyi haksız yere öldürenin tüm insanlığı öldürdüğü”nün söylendiği ayeti hatırlayın. Ermeni olduğu için öldürülen Hrant’la birlikte aslında hepimizin öldüğünü söyledik. Böylelikle kalplerimizden bağlandık birbirimize. Ve yeniden ‘aile’ olduk.

Irak’ta, Lübnan’da kışkırtılmaya çalışılan mezhepler savaşı veya Türkiye’de kaşınmakta olan etnik kimlikler çatışması bir kez daha Osmanlı’yı parçalayan milliyetçilik akımları gibi siyasi bir temaya oturtuluyor giderek. Aynı tuzaklara sonsuza dek düşmeye devam mı edeceğiz? Müslüman, laik, Türk, Kürt, Alevi, Ermeni… Her seferinde bir başka kimliğimiz hassaslaştığı sürece daha kaç kez düşürecekler bizi birbirimize?

Mazlumun ırkı, kökeni yoktur

Bazılarına göre, Türklerin uluslararası arenada elini zayıflatıyormuş “Hepimiz Ermeniyiz” sloganı. Diyorum ki: Biz Irak’taki savaşa karşı çıktığımızda Saddam yanlısı olmakla suçlanacağımızı biliyorduk. Ama vicdani duruş sergilemek bu işgale karşı tek silahımızdı. Siyasi tuzaklara aldırmadık. İsrail’in Lübnan’ı yerle bir ettiği günlerde Lübnan sınırına gidip saldırıyı protesto ettiğimizde ise Suriye yanlısı ilan edildik. Yine aldırmadık. Bizi bölmeye çalışan emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmeyelim derken nasıl vazgeçebiliriz haksız bir biçimde canına kıyılan Hrant’a karşı sorumluluğumuzdan.

Yine bu sloganın Ermenilerin taleplerini cesaretlendirdiğini söylüyorlar. Bir kez daha siyasi bir manevra uğruna vicdanın üzerini örtmek değil midir bu? Zulmedene karşı çıkarken nasıl kanına ve ırkına göre zalimi ayırmamışsak, mazlumu da ırkına, kanına göre ayıramayız.

İşte tam da bu yüzden “hepimiz Ermeni” olduk Hrant’ın katledilişi karşısında. Ve bu duruş, Ogün Samast’la özdeşleşip “Hepimiz katiliz” dercesine beyaz bere takan ve Türklük naraları atan ‘milliyetçi’lere nazaran bizi daha çok ‘aileden Türk’ kılmıştır kuşkusuz.

Leyla İpekçi - Zaman Pazar



Bu haber 366 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,819 µs