En Sıcak Konular

Bu manşeti not edin: Elveda Köşk!

0 0 0000 00:00 tsi
Bu manşeti not edin: Elveda Köşk! Türkiye’nin bir düğmeye basılmışcasına yaşadığı kaos, karşılıklı hamlelerle içinden çıkılmaz bir muammaya döndü. Herkes ‘ne oluyor’ diye sorarken, oyuncular mektuplarını salimen ulaştırıyor. Mesajlar açık.. Bir tanesi şu; Başbakan Köşk&#

Bu kaos ne zaman, nasıl başladı diye sorulsa, kronolojik sıralamanın ilk ayağı “MİT açıklaması” sayılabilir. Ancak 2007 yılının hem iç hem de dış gelişmeler yüzünden oldukça sancılı geçeceği çok önceden söylendiğinden, bu tarihin ve devamındaki olayların sıralamasının bir önemi yok. Yılbaşı milat sayabilir!

Dış olaylar ve ekonomi başat “iç politika” etkileyicileri olmakla beraber, Başbakan Erdoğan’ın Köşk’e çıkma ihtimalinin iç dinamik pistonlarının hızını artırdığı bir gerçek.
Hırant Dink cinayeti “yıkıcı etkisi” yüzünden bir kırılma noktası olarak daha önemli görünebilir. Ancak Başbakan’ın bu olaydan sonra, “Şemdinli olayı tam olarak açığa çıkarılmadığı için oluyor…” açıklaması bir adres işaret ediyor, Dink cinayetinin Başbakan ve AKP tarafından nasıl “derin” okunduğunu gösteriyor.

Esasen Başbakan Erdoğan, kurmaları ve AKP, tüm bu kaosu Cumhurbaşkanlığı yarışı ve genel seçimlerle bağlantılı olarak değerlendiriyor. Birçok açıklama ve gelişmenin ardında bu bakış var.

Tayyip Erdoğan’ın Nisan ayına kadar Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili konuşma yasağı şimdiye kadar iki kez bozulmuş bulunuyor. Biri Bülent Arınç eliyle diğeri de Abdüllatif Şener tarafından. Aslında bu iki isim de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması durumunda Başbakan, Başbakan olması durumunda Cumhurbaşkanı adayı konumundaydılar.

Şener AKP tabanındaki “örgütsel” gücü, Arınç ise yine AKP seçmeni nezninde ve parti içinde güçlü adaylar olmakla birlikte Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı için her zaman arzulu olduğu biliniyor. Ancak şaşırtıcı biçimde politik arzularına gem vurdular, “Genel Başkan ne derse o olur” Konumuna geçtiler. 

Dahiliye kaosu…

Önce söylenmesi gereken, Türkiye’de şu anda tam bir politik karmaşa yaşandığı. Dink cinayetinin safahatı dramatik bir çizgi izliyor ve bu sert çizginin nerede duracağı tam bir muamma.. Samast ilk yakalandığında emniyet müdürleri “işte bu kadar arkası yok” diyor, ikinci halka ortaya çıkıyor, üçüncü halka ortaya çıkıyor, dördüncünün kokusu çıkıyor, cinayetle ilgili 17 kez ihbarda bulunulduğu belirleniyor, emniyet müdürleri valiler görevden alınıyor, içişleri bakanı ve emniyet istihbarat daire başkanının koltukları sallanıyor, Trabzon’la birlikte İstanbul’a da müfettiş yağıyor, emniyet müdürü Cerrah’ın koltuğu da sallanmaya başlıyor. Garip bir resim ortalarda dolaşıyor.. Dink cinayetini tuttuğunuz yer elde kalıyor.

Hemen ardından hatta beraberce Maliye skandalı patlıyor. Türkiye’nin “A”  kadrosunun tüm özel finans listeleri binlerce kopya halinde elden ele dolaşıyor. “En gizli bilgilerinize ulaşma gücüne sahibiz” mesajı bir tarafa, “mahrim” sayılabilecek bu bilgileri tüm Türkiye görebilir mektubu yazılıyor. Maliye Bakanı’nda olmayan şifrenin binlerce kişinin elinde oyuncak olduğu anlaşılıyor. Üç-beş izinsiz giriş gibi görünen gizli belgelere binlerce kez ulaşıldığı anlaşılıyor. Öykünün bir ucu Emin Çölaşan’a bir ucu Kırmızı Çizgi’ye gidiyor! Nasılı çözülemiyor ama mesaj anlaşılıyor!

Dış taraftan Kıbrıs geriliyor, önce minik bir geçit yüzünden ardından petrol sahaları yüzünden ortalık karışıyor, Orgeneral Başbuğ kulak çekiyor, Irak sınırında sınır ötesi taşımacalık meselesi iyice garip bir hal alıyor. Gazeteler ilgi gösterse de-dün iyibilgi’nin ortaya çıkardığı gibi-gerisinde önemli bir nokta bulunmadığı anlaşılıyor. Gündemi değiştirme operasyonu olabileceğine ilişkin şüphe uyanıyor. Ama PKK sorunu, Ralston-Başer görüşmeleri, ABD’nin İran’a yönelik tutumu tüm Ortadoğu ile birlikte Türkiye’yi de geriyor.

Kim kime ateş ediyor?..

Tüm bu gelişmeler Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerle irtibatlı olacağı okuması aradan sıyrılıyor ama herbiri kendi içinde ayrı yorumlara imkan veriyor. Örneğin, derin devletin başlattığı bir kaos fikri, hükümetin şiddetle üzerine gitmesi üzerine rotasını, örneğin Mehmet Ağar ve DYP çevirmiş gibi görünüyor.

Bunun üzerine medyada hergün birbirinden kopuk kamyonla bilgi çoğu güncellenmemiş ve doğrulanmamış biçimde akın akın halka sürülüyor. İşte iki örnek, EMASYA haberi hala tartışılıyor. Açıkça yalanlanan bir haber Hürriyet tarafından ortaya atılmamıy gibi görmezden geliniyor. Bu kartın kime açıldığı net biçimde söylenmiyor. Keza, yabancı yatırımcıların bankalardan sonra liste liste aracı kurumları da ele geçirmeye başladığı haberi kıyıya köşeye sıkıştırılıyor.

Bu haber açık biçimde, seçimler nedeniyle hükümeti sıkıştırma gayreti olarak da yorumlanabiliyor tersine, yine seçimler ve Cumhurbaşkanlığı yüzünden medyanın desteğini isteyen hükümetin medyayı sıkıştırma operasyonuna gösterilen bir ikaz olarak da okunabiliyor. “1.Ordu” Emasya’yı yalanlıyor, hemen ertesi gün haberi veren gazete dün o manşeti kendisi atmamış gibi bu yalanlamayı hiç görmüyor, ama ordudaki bir yolsuzluğu ilk sayfasına taşıyor. Peki ne alakası var?

Artık baskın seçim olabilir…

Zaten kaos bu demek. Alakası başka türlü kuruluyor. Alakasız bir haber daha TÜSİAD’ın başına ilk kez bir kadın geçiyor! Üstelik tüm patronların onayıyla. İtaraz olmadan. Koç ve Sabancı bilikte el kaldırıyor. Fotoğraf manşetlerden giriliyor. 15 Nisan’da dünyanın en sert Yahudi organizasyonu İstanbul’da toplanıyor! Tarihe dikkat gerekiyor. Çok daha detaylandırılabilecek bu olaylar zincirinden çıkan bir mesaj var.. Bu mesajın muhatabı direkt olarak Başbakan Erdoğan.. “Yerinden kımıldama” deniyor ama kibarca.

Şimdi birçok kurum, kişi ve medya organı, AKP ve Erdoğan’ın iktidarda başarılı olduğu, Başbakanlığı bırakıp gitmesinin zararlı olacağı, ekonominin gidişatı içinde Erdoğan’ın Başbakanlıkta kalması gerektiğini söylüyorlar. Yani Başbakan’a “U dönüşü” için gurur kırmayan bir zemin hazırlanıyor.

Ama anlaşılıyor ki, Recep Tayyip Erdoğan da artık kararını vermiş görünüyor. Biraz empati yapabilen herkesin sezebileceği gibi Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olma hayali artık suya düşmüş bulunuyor. Hatta Kızılcahamam’da yapılan toplantıda bu kararını açıklayacağı spekülasyonu bile yapılıyor. Sonra verilmiş söz yüzünden ve sırrın korunamayacağı gerekçesi ile vazgeçiliyor. AKP tabanı “kalacağını” duymak istiyor ama olmuyor.

Bugün için artık rahatlık söylenebilir ki, Başbakan Erdoğan Köşk’e çıkmayacak.. Artık kartların bir daha karılması gerekiyor. O kartlar açıldığında iki soru elde kalacak.. Bir, baskın seçim ne zaman? İki, Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasına göre pozisyon almaya başlayan AKP’lilerin hayalleri AKP’ye nasıl dönecek? İyibilgi onları da yazacak.

iyibilgi.com



Bu haber 442 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,420 µs