Derin oyun: Üst düzey kaos nasıl yaratılır?

0 0 0000 00:00 tsi
Çocuk pornosu, kapkaç, okul şiddeti, gibi olaylarla hırpalanan halktan sonra, “kaos”la yüzleşme sırası devletin en tepesine geldi. Verilmek istenilen mesaj şu: “Ne kadar üst düzey olursanız olun, sizin için de kaotik bir dosyamız her zam

İstisnasız tüm kesimlerin “şimdi” ve üzerinde firesiz mutabık kaldıkları bir konu varsa Türkiye’de, şu olmalı; “2007 yılının başında bu ülkede ve bu ülkeyi ilgilendiren dış konularda yaşanan hiçbir olay biribiyle bağlantısız değildir”.

Bu yüzden, devletin A protokolü ve bazı gazetecilerin “özel finans hayatı”nın vergi daireleri üzerinden didiklenmesi konusu da “özerk” değil. Yani bu skandalın, Hırant Dink cinayeti, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonrasındaki genel seçimler, AB, Ermeni meselesi, Kuzey Irak ve Kerkük meselesi ile ilgisi bulunuyor.

Hatta Türkiye’de son zamanlarda yaşanan enerji ekonomisi, iş dünyası ve medya kavgalarının da.. Aslında kalem kalem yazılıp, alt alta dizildiğinde “bilinir” gözükse de, hepsinin cem edilip çözümlenmesi mümkün değil.

Esasen tüm başlıklar özgün birer kaos ve tamamı bir araya geldiğinde ortaya çıkan evren de kaotik bir evren. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu duruma son ve sert bir katkı sayılabilecek, “elek vergi daireleri” de iç kaosu iyi karmaşıklaştıracak son damla.. Ama sonuncusu değil.

Aniden netleşen skandal...

Öyküyle parallellik anımsatan ilk olay Emin Çölaşan’ın şu sıralar sürekli yazılarına taşıdığı “2006 Haziran” vakasına dayanıyor. O günlerde bir dergi, Çölaşan ve ailesinin mal varlığı ile ilgili bir haber yayınlıyor. Çölaşan olayı duyuruyor ve iddia edilen rakamların gerçek olmadığıyla birlikte, bu belgelerin nasıl elde edildiğine, bunların son derece ciddi bir suç oluşturduğuna ilişkin sert işaret fişekleri ortaya atıyor.

Ancak-resmi makamlardan kimse bunlarla ilgilenmiyor ve olay mahkemeye intikal ediyor. Mahkeme safahatı hala sürüyor. Kişiye ait özel hesapların araştırılması ve yayınlanması ile ilgili bu olay, unutulup gidiyor. Ya da anlaşıldığı kadar uyutuluyor.

Daha birinci ay!

2007 yılının “tatsız ve çok önemli” olduğuna ilişkin tevatürün gerçek olduğu daha ilk ayının ortalarında belli olmaya başladı. Art arda gelişen özel olaylar ve hep devam edenlerle birlikte Maliye Bakanlığı’nda yaşanan vergi sorgulama skandalı son ve sert düşen bir damla daha oldu.

Özetle devletin en üst düzey kişilikleri, bazı gazeteciler ve işadamları, yetkisizce ve kanun dışı olarak “Vergi Dairesi Otomasyon Sistemi-VEDOP” üzerinden “mal varlığı ve vergi sorgulaması”ndan geçirilmişti. Bu işlem şaşırtıcı biçimde, onlarca kez ve değişik yerlerden yapılmıştı.

Öyle ki, gazeteciler, işadamları ama özellikle liderler, hele Başbakan ve Deniz Baykal didik edilmişti. Sorgulanmamış bir tek bilgileri kalmamış, yurt dışı yasağı sorgulamalarından kredi kartı işlemlerine, gayrimenkul işlemlerinden naylon fatura kullanıp kullanmadıklarına kadar tüm bilgileri tiftik gibi atılmıştı.

Haber ve skandal tamam!
 
Tabii bu arada eksiksiz bir skandalın kahramanları olması gerektiğinden, “Gizli Parmak Operasyonu”nun kilit isimleri de üzerinde durulması gereken şeyler söylediler! Örneğin, görevden uzaklaştırılan Başmüfettiş Hamza Kaçar, “AKP döneminde terörü finanse eden isimlerin yeraldığı bazı listeler gizlendi. El kadı soruşturması sadece Cüneyd Zapsu yönüyle yansıtıldı. Oysa başka kişilere ulaştım ama soruşturmam engellendi. Bunun bedeli ödetiliyor. O isimlerle ilgili veri tabanında sorgulamam var. Soruşturmam için gerekliydi” diyor.

Tersine soruşturmayı yürüten Maliye Teftiş Kurulu Başkanvekili Vemal Boyalı ise, “O soruşturma 2004 yılında tamamlandı. Sorgulama yapmasını gerektiren neden ve görev yok” diyor. Tabii bu açıklamalar işin en basit yönleri.

Derinsider!..

Bu skandal ve takip eden gelişmeler daha çok su kaldıracak ve konuşulacak. Ancak çok muhtemelen, “neden şimdi” ve “ne amaçlanıyor” sorusu sorulmayacak. Bu soruların net yanıtlanması zor olsa da önemli.. Çünkü muhtemel yanıt “psikolojik ve politik kaos yaratmak” olacağından, “önlemlerin de” buna göre düşünülmesi gerekiyor.

Bu “moral operasyonun” ilk işaretini iyibilgi üzerinden ve Hırant Dink cinayeti vesilesiyle veren Prof. Hasan Köni, son gelişmelerin analizini biraz da şaka yollu yapıyor; “Önce morelimizi çökerttiler şimdi cebimizi çökertiyorlar! Şakası bir yana dünyada olduğu gibi Türkiye’de de mahrem konulardan biri kişilerin finans durumudur. Bu bilgilerin sorgulanıyor olması aslında çok önemli değil. “Herkes sizi biliyor” mesajı veriliyor. Çünkü bakın bu bilgiler ele geçirilmiş dense tamam, hukuki yoldan izlenir biter. Yüzlerce kişinin elinde bu bilgiler. Herkes biliyor. Dedikoduluktan çıkmış. Birisi size anlatsa, nereden biliyorsun deseniz, al işte belgesi diyecek. Kredi kartları da bu özelin ta kendisidir.”

Maliye Bakanlığı’dan yetkililer ise işin biraz daha teknik kısmına odaklanıyorlar.. Ama aslında söyledikleri “politik okumayı” teyit ediyor. Onlara göre sistemin güvenliğinde bir sorun yok! Türkiye’nin herhangi bir yerindeki mükellefin vergi işlemlerinin, taşınmazlarının-eğer başka şehirdeyse, Ankara veya İstanbul-o şehirden buralara girilerek araştırılmasında gariplik yok.

Hatta bu önerme o kadar sağlam ki, “yetkililer”, “odadaki bilgisayarlardan hangisinin kullanıldığını bile görebiliyoruz” diyorlar. VEDOP’un inşasına emek verenlerden eski Gelirler Genel Müdürü Nevzat Saygılıoğlu da benzer bir noktadan hareket ediyor; “Tabii Türkiye’nin her noktasından bu işlemler yapılmalı. Bu kurulurken bürokrasinin azaltılması, sürat ve güvenlik de düşünüldü. Sorunlu olan o bilgisayarların başında oturanlar. Herkese giriş yetkisi verirseniz…”

AKP Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’de hemen aynı konumda.. Canikli’nin özelliği eskiden başmüfettişlik yapması. Yani sistemi iyi biliyor. Bunun için şaşkınlığı daha fazla…  "Benzer bir olay hatırlamıyorum. Yani en azından benim çalıştığım dönemde ve şimdiye kadar. Genel işleyiş de yani teknik yapıda bir sorun olduğunu sanmıyorum. Ama anlaşılıyor ki  yetkisizlere de bu bilgilere ulaşma, erişme yetkisi verilmiş.”

İktidar partisi içinde bir çok milletvekili bu olayı genel siyasi tablo içinde basit bir eylem olarak görmüyor. Ancak çoğunun aklını karıştıran nokta şu.. Bu skandaldan bir “kümülatif” toplam çıkarılacaksa, kimin hedef alındığını kestirememeleri.

İyibilgi’nin “Türkiye’ye bir mesajdır belki” bakışını ise genellikle, “seçime giden Türkiye gibi ülkelerde bunlara alışıldı. Öyle okunabilir. Sıkıntılı bir dönemden geçileceğini zaten söylüyorduk. Bu olayların net ve tek bir mesajdan öte, seçime giden ülkede menfaat odaklarının sandıktan önce ne toplayabiliriz çabası denebilir. Herkes bir koldan çektiğinden kaos gibi duruyor” yanıtını veriyorlar.

O kadar basit değil…   

“Bu olayların açıklaması o kadar basit değil” diyen “üst düzeye yakın” AKP’liler de bulunuyor. Genel Merkez’de de görevli AKP’li bir milletvekiline göre, iktidarın buradan bir şey çakırması lazım… “Ben ne çıkadım onu söyleyeyim.. Buradan genel başkanımıza bir mesaj çıkar. Tüm bu kalın konsantreden çıkan şudur; kredi kartları, mal varlıkları, telefon dinlemeleri ve bunların bizzat devlet belgeleri ve işlevleri üzerinden yapılması-tam da bu zamanlamayla-‘mahrime öyle değil böyle girilir’ mesajıdır.”

iyibilgi.com

Bu haber 897 defa okundu.