En Sıcak Konular

Gülümseyin: Güvenlik kameralarının yükselişi!

0 0 0000 00:00 tsi
Gülümseyin: Güvenlik kameralarının yükselişi! Büyük birader ısınıyor… Hırant Dink cinayeyetiyle birlikte “gözde” ekipman durumuna dönüşen güvenlik kameraları, MOBESE yüzünden tartışılan “insan hakları" meselesini de öteledi. Şimdi trend şu.. Ne kadar kamera o kadar güvenlik.

“Mobil elektronik sistem entegrasyonu” açılımlı Mobese disiplin toplumu yaratma amacıyla kurgulanmış fakat suçları önleme maksadındaymış gibi gösterilen bir sistem. Ya da biri bizi gözetliyor TV programı formatındaki yaşam biçiminin sokaktaki insana da dayatılması. Bu projenin en can alıcı noktası ise öngördüğü “bölge görüntüleme sistemi”. Bu sistem halkın yoğun olarak bulunduğu ve geçiş güzergahı olarak bilinen yerlere konulan kameralar ile, bu kameralardan alınan görüntülerin merkeze sürekli olarak aktarılıp kaydedilmesinden oluşuyor. Sokaklarda bundan böyle rahat rahat yürümeden önce etrafınıza daha dikkatli bakın.Her yaptığımız hareket kaydediliyor artık. İstanbul’da 570 noktaya kameralar yerleştirildi.
Evinizden çıktıktan sonra, yolda giderken, belki de bi duvar üzerinde otururken... Ne yaparsanız yapın, yukarıda bulunan kameralar 360º lik görüş açıları ile sürekli kaydediyorlar.

Dink cinayeti meşrulaştırma bahanesi oldu

Hırant Dink cinayeti failinin bir bankanın güvenlik kamerası ile tespit edilmesi, emniyet birimlerinin İstanbul’da yaygınlaştırmaya çalıştığı mobese sistemini meşru kılmaya yetti de arttı bile. Cinayetin hemen ardından faili açıklamak için kameralar karşısına geçen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, konuşmasına gözetleme sistemini överek ve yeni kameralar alınacağını belirterek başladı. Açıklamalara göre, bir yıl içerisinde 4000 kamera yerleştirilmiş olacak.Öte yandan  gelen bilgilere göre özel şirketlerin güvenlik kamerası satışları da cinayetin ertesinde yüzde 40 arttı.

Röntgenciler devri

Kapkaç, çocuk pornosu gibi yaratılan kaoslarla önce güvensizleştirilip paranoya sınırına gelmemiz sağlanırken, öte yandan da bize ilaç olarak sunulan bu kameralar suçları engelleyecek mi? Suçluları bulmak kolaylaşacak olabilir fakat suç anında bir faydası olmayacağı kesin. Toplumdaki suç oranını suçların ekonomik, siyasal, toplumsal sorunlarının göz ardı etmeden bu gibi yöntemlerle önlemek imkânsız. 80.000 kameranın sokakları taradığı Londra’da, terör suçluları kameraların varlığına rağmen bulunamadı. Biz gözetlendiğimizle kalacağız. Toplumsal olarak kendimizi “suçlu” gibi hissedeceğiz. Şehrin özgürlüğü yitecek. Kişisel haklarımıza zarar verildiğini söyleyerek tepki verdiğimizde "Kişisel gizliliğe önem veriyorsan insan içine çıkma evde otur” ya da “Kanuna karşı gelmediysen polisten neden korkasın” gibi cümleler de bizi bekleyenler arasında.

Güvenlik kamerası sizi saniye saniye görüntüledi

Kısa süre önce yaşanan Gamze Özçelik tecavüz görüntülerinin Ali Kırca’nın seks görüntülerinin gizli kameralarla kaydedilip, insanlara sunulması gibi felaketleri yaşamış bir toplum olarak röntgen toplumunun getirebileceği felaketleri tahmin etmemiz hiç de zor değil. Zaten  Youtube gibi görüntülerin denetimsiz yayınlandığı platformların popülerleşmesi, cep telefonların dahi kameralı hale gelmesi ile rahatsızlığımız  oldukça artmış durumda. Magazin programlarının ünlülerin görüntülerinden “öne çıkarmak istediğiniz kısmı dayatıp” masum görüntüleri bile nasıl skandal olarak pazarladıklarına da oldukça aşinayız. Hata da yapabiliriz. Yolun ortasında hastalanıp kusabiliriz de. Düşüp bacağımızı da kırabiliriz. Fakat güvenlik kameralarının bu görüntüleri çekip yayınlaması ya da bu görüntülerin, haber bültenlerinde ya da sakarlıklarla insanları güldürmeye çalışan uyduruk TV programlarında görüntülenmesi ya da görüntülenme riski taşımasının bizi ne kadar yıpratacağını hiç düşündünüz mü?

İngilizlerin özgürlüğünü 3 milyon kamera yok etti

Dünyadaki gözetleme kameralarının yaklaşık onda biri İngiltere’de buluyor. Tam 3 milyon kameranın bulunduğu İngiltere’de  Ülke'de üç milyon kameranın gözü sokakta, trende, otobüste, stadyumda 24 saat boyunca insanları dikizliyor. Yetkililere göre İngiltere’de güvenlik kameraları"nın sayısı 4 yıl sonra 25 milyona yükselecek. Bu da iki kişiye bir kamera düşeceği anlamına geliyor. Ülkedeki beş bin radarın ise 10 yıl içinde 20 bin rakamına ulaşması bekleniyor. ütün bunlar, İngilizlere, yazar George Orwell'ın 40'larda yazdığı "1984" adlı romanda anlattığı devlet gözetleme cihazı "Big Brother"ı çağrıştırıyor.

Elektronik kartlar ve casus elbiseler

Gözetleme Kamerası Oyuncuları’nın verdiği bilgiye göre Londra'da otobüs ve metroda halen kullanılmakta olan abonman kartlarının yerini 2004 sonuna kadar Oyster Card denen elektronik kartlar alacak. Bunların üzerindeki elektronik yonga, yaklaşık 3 milyon Londralının yerinin belirlenmesine olanak verecek. Hava kirliliğiyle mücadele de İngiliz otomobil sürücülerinin uyduyla izlenmesini mümkün kılacak. İktidar partisine yakın bir araştırma grubunca hazırlanan projeye göre, araçlara elektronik yonga takılacak ve trafiğin yoğun olduğu saatlerde araba kullananlar yüksek vergi ödemek zorunda kalacaklar. Bu casusluk yöntemiyle mücadele bayrağını yükselten Liberty Kurumu yetkilileri ise bazı büyük mağazaların da sattıkları bazı ürünlere, örneğin giysilere, telsiz sinyali yayacak kum tanesi büyüklüğünde elektronik yonga takmayı tasarladığını belirtiyorlar. Mağazacılar, bunu raflardaki malların sayısını bilmek için tasarladıklarını söyleseler de, yonga sayesinde müşterilerin, malı satın alıp mağazadan çıktıktan sonra da izlenebileceğine işaret ediyorlar.

İngiltere’nin büyük biraderi Amerika

NTV’de yayınlanan bir habere göre ise  Amerika “büyük birader” olmaya çok hevesli. Pentagon terörle mücadele kapsamında ABD’de yaşayan herkesi gözlem altında tutmak için yeni bir proje başlattı.Azınlık Raporu filmindeki bilim kurgu sahneler belki de sanıldığı kadar hayal ürünü değil.Minority Report (Azınlık Raporu) adlı filmde Tom Cruise, suç gerçekleşmeden ciddi bir suç işlemeyi düşünen kişileri tespit eden teknolojiye sahip bir polis ekibini yönetiyordu. Oldukça hayali gözükse de bu tip senaryolar sandığımızdan daha yakın olabilir.BBC web sitesinde yayınlanan bir haberde ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Washington’daki karargahında kurulan bir ekibin Amerika’da yaşayan herkesin hayatı hakkında mümkün olduğunca çok bilgiyi toplayarak bir araya getirmek için çalışmalara başladığı duyuruldu.Toplanan belgeler arasında doktor kayıtlarından banka hesabı bilgilerine, e - posta mesajlarından seyahat biletlerine, telefon konuşmalarından dergi aboneliklerine kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.Savunma Bakanlığı Müsteşarı Pete Aldrige’a göre bütün bunların gerekçesi terörist saldırılarda bulunmayı planlayanların yakalanmasını sağlamak: Aldrige “Herşeyin temelinde, bu araştırma projesi, belli işlemlerin ve olayların kullanımıyla teröristlerin harekete geçmelerinden önce keşfedilip müdahale edilmesinin mümkün olup olmadığına karar vermeyi hedefliyor.” diyor.

Bir bombalama daha olur, ABD’liler bayılır

Projenin destekçileri arasında yer alan ve kendilerini Total Information Awarness (Toplam Bilgi Bilinci) olarak adlandıran bir grup durumun George Orwell’in 1984 romanını hatırlattığını kabul ediyorlar.Pentagon’un planlarının gönülsüz destekçilerinden eski savunma bakanlığı danışmanlarından Frank Gaffney, kamuoyu desteğinin sağlanması için bir terörist saldırı daha yaşanmasının yeterli olacağı görüşünde. “Bu noktada kişilerin mahremiyet haklarının çiğnenmemesi için itirazlar ortadan kalkmakla kalmayacak, güvenliğin sağlanması korkusuyla bu hakların çiğnenmesi için bir talep de oluşacak” diyen Gaffney ekliyor: “Eğer teröre savaş açılmış olmasaydı, biz de bunların yapılmasını istemezdik.”

İkna olmayanlar da var

Ancak herkesin ikna olmuş olduğunu söylemek mümkün değil, özellikle de Pentagon’daki takımın başında bulunan şahsiyetin geçmişi göz önüne alındığında. Toplam Bilgi Bilinci projesi fikri Amiral John Poidexter’in ürünü. Eski ABD başkanlarından Reagan’ın danışmanı olan Poidexter, İran’a gizlice silah satarak elde ettiği geliri Nikaragua’daki gerillalara aktarmakla ün yapmıştı.Buna karşılık pek çok muhalif, Amiral Poindexter’ın geçmişinden çok şu an ne yapmaya çalıştığı ve nasıl başarısız olabileceği üzerinde kafa patlatıyorlar.Gözaltı ve takiplerde hükümetin tutumunu takip eden Mark Rotenberg, yüksek teknoloji çözümlerinin genelde en yüksek başarısızlık oranına sahip olanlar olduğunu savunuyor. Rotenberg bunu yakın bir örnekle açıklıyor “Bu teknoloji odaklı yaklaşım, eğer yeterli veriye sahip olursanız, kesin sonuçlara varabileceğinizi farz ediyor. Yakın bir zaman önce Washington’da herkes beyaz bir kamyonet ararken keskin nişancı saldırıları yaşadık. Bir bilgisayar veri tabanı kullanarak, ülkedeki bütün beyaz kamyonetleri ve sahiplerini tespit edebilir ve aralarından katili seçebilirdik. Ama gerçek cevap katilin hiçbiri olmadığı olurdu. Çünkü olay çözüldükten sonra beyaz kamyonetin yanlış bir ipucu olduğu anlaşıldı.

iyibilgi.com



Bu haber 456 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,605 µs