Soyadı “İpekçi” değildi!

İsmail Cem’in politik, kişisel ve toplumsal yansımaları, bir çok politikacınınkinden farklı olduğu gibi, ayrı bir bakışı da hakediyor. Ama önce klasik okumaya-elbette farklı bir bakışla-değinelim.

Cem İstanbul doğumluydu ve hayatını kaybettiğinde 67. yaşını sürüyordu. İstanbul Robert Koleji’nden (1959) ve Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden (1963) mezun oldu. Burada hemen şu notu düşmek gerekiyor.. İsmail Cem’in katıldığı bir eylem, Türk siyasi tarihinde özel bir yer taşımakta. Robert Kolej’in bir müdürünün görevden alınmasını protesto etmek üzere düzenlenen bir öğrenci mitingini daha 16 yaşında organize edince, Milliyet Gazetesi’nde ilk fotoğrafı çıktı. Bu eylem Türkiye’deki öğrençi hareketlerinin en gençlerinden biri sayılmaktadır. Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Siyaset Sosyolojisi dalında master yaptı (1981). Yani Cem, hele dönem hesaba katıldığında oldukça iyi bir eğitim aldı.

Gazetecilik ve ‘İpekçi’ soyadı…

Hukuk Fakültesi’nin sonuna yaklaşırken, yani genç yaşta çeşitli gazetelerde Yazı İşleri Müdürlüğü, Genel Yayın Müdürlüğü yaptı. Yazarlığını politik hayatının en yoğun olduğu zamanlarda bile sürdürmeye devam ettirdi. Birçok eser kaleme aldı. Bunların içinde en çok anımsanını, neredeyse başucu kitabı haline dönüşen “Türkiye’nin Geri Kalmışlığı’nın Tarihi”dir. Cem, yazı işine hep ayrı bir önem verdi.

Gazeteciliğe ilişkin öyküsü de ilginç notlar taşımakta.. Cem, Robert Kolej’deki eylem sırasında foıtoğrafı yayınlanınca bundan etkilenmiş ve fotoğrafçılığa özel bir ilgi duymaya başlamıştı. Bunun için resmin yayınlandığı Milliyet’de çalışma arzusu başladı.

Ancak bir sorun vardı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’ydi ve kendi akrabalarının işe alınması konusunda son derece tutucuydu. İsmail Cem, bu engeli aşabilmek için soyadını kullanmamaya başladı ve bu geleneği tüm yazı, kitap ve görevlerinde sürdürdü.

Öyle ti TRT Genel Müdürlüğü sırasında soyadı meselesi, o sırada muhalefette bulunan Adalet Partisi tarafından tartışılmaya başlanınca, mahkemeye başvurarak “İpekçi”yi kaldırttı. Yine bu soyadın getirdiği çağrışımlardan her zaman payını aldı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Başkanlığını yürüttü (1971-1974). İsmail Cem, hayatı boyunca bulunduğu birçok pozisyonda anımsanacak işyler yaptı ama bunların içinde hep hatırlanan ve siyaset de en önemli koltuklarda dahi okunurken, yıllar önce yaptığı bu göreve göndermeler yapıldı.. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü görevi, Cem’in en önemli referanslarından biri oldu (1974-1975).

Ve politika…

12 Eylül 1980 sonrası ara verilen politik hayata, 1987 yılında milletvekili seçilerek döndü.
1991 seçimlerinde başarısını tekrarladı. Ve her iki seçimde İstanbul'dan parlamentoya girdi.

1995 seçimlerinde Kayseri'den milletvekili seçildi. Demokratik Sol Parti TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi (1996). Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi üyeliklerine seçildi (1987-1996). AKPM Sosyalist Grubu Başkanvekilliğine iki kez seçildi (1989-91), (1993-95). AKPM ve BAB Asamblesi Türk Parlamenter Grubu Başkanlığı’na seçildi (1996). Avrupa Medya Enstitüsü Danışma Kurulu üyeliğini de yürüttü. 50. Hükümette Kültür Bakanlığı yaptı (1995). 30 Haziran 1997 tarihinde kurulan 55. Hükümette Dışişleri Bakanlığı görevine atandı.

İsmail Cem, DSP'den ayrılarak Yeni Türkiye Partisi'ne girmiş ve partinin genel başkanı seçilmişti. Ancak DSP koalisyon hükümetinin en çok tartışılan ve konuşalan politik gelişmelerinden birine imza atarak, DSP’den ayrılanların ve hükümetin çöküşüne neden olan “Troyka” hareketinin mimarlarından olmuştu. Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş’le birlikte üçlü bir ayak oluşturan Troyka, Türkiye gündemeni ciddi biçimde etkileyen bir gündem yaratmıştı.

iyibilgi.com