Felaketin arkasında bildik üçgen

18 Temmuz 2009 08:15 tsi
Şavşat’taki selde yıkılarak dört kişinin ölümüne neden olan bentleri 2008’de DSİ’nin yarı maliyete yaptırdığı öne sürülüyor.

Mehmet Altan / Star

Meteoroloji, dört gün önceden gelmekte olan sele karşı herkesi uyarıyor... Sadece meteoroloji mi?

Hayat da uyarıyor...

Üstelik en keskininden...

Baksanıza Doğu Karadeniz yöresinde 1929’dan bugüne kadar 31 sel, taşkın ve heyelan, 568 kişinin yaşamını da almış götürmüş.

İnsanoğlunun aya ayak basmasının yirminci yılında, son sel, taşkın ve heyelan da gene yedi kişinin canını alıyor...

Şavşat’ta sele kapılanlardan 70 yaşındaki Lütfiye Acar’la...

61 yaşındaki Dildar Demiral’ın cesetleri evvelsi gün...

59 yaşındaki Özgen Demiral ve bir hafta sonra evlenecek kızının düğün davetiyesini dağıtırken sel sularına kapılan 43 yaşındaki Mavinur Durmuş’un cesetleriyse daha sonraki gün bulundu...

Beş yaşındaki Selin Demiral’ın minik cesedine ise ancak dün öğleden sonra rastlanıldı.

Henüz yaşamadan “Sel”in’i sellerin alması da, sırrı çözülememiş acımasız bir şaka gibi...

Sinop merkeze bağlı Eymür’de dere sularının kabarması sonucu hayatını kaybeden 16 yaşındaki Ramazan Keçe...

Ordu Perşembe’de heyelana kapılarak ölen iki kişi...

Kısacası 1929’dan 2009’a, insanlar kamuoyunun alışkın gözleri önünde sessizce ölmeye devam ediyorlar.

Neden?

***

 “Neden” sorusuna, Şavşat Belediye Başkanı Mehmet Naci Köroğlu çok ağır ithamlarla cevap veriyor, felakete 2 milyon liraya mal olması gereken bentleri, yarı fiyatına imal ettirme hevesinin neden olduğunu söylüyor.

“Dere üzerindeki 13 bendin yedisi yıkıldı. Bentler amacına uygun yapılmadı. Kullanılan çimento yeterli değil, kum uygun değil, çakıl ucuz. Halep oradaysa arşın burada. Beton burada, Şavşat burada.

Sağlam olsa 13 bendin yedisi yıkılır mı? Temel yok, malzeme yok.

2 milyon lira diye söyleniyor Bayındırlık Bakanlığı’nın birim fiyatı.

Ancak 935 bin liraya ihale edilmiş, verilmiş. Yüzde 50’den fazla fiyat kıran adam elbette çalacak, elbette ki bir şeyler yapacak.”

***

Özetle, Şavşat’taki selde yıkılarak dört kişinin ölümüne neden olan bentleri 2008’de DSİ’nin yarı maliyete yaptırdığı öne sürülüyor.

Şavşat Belediye Başkanı 2008 yılında başlanarak 2009 yılı Nisan ayında inşaatı tamamlanan bentlerin yapımında malzemeden çalındığını söylerken DSİ “su miktarı hesapları aştı” savunması yapmakta.

***

Gerçek nedir, bilmiyorum.

Ama bugüne kadar depremden sele her bir felaketin ardından hep “müteahhit-siyasetçi-bürokrat” üçgeni çıktı.

Bu üçgen o kadar güçlü ki bayındırlık işlerinde “hırsızlığı” toptan engelleyecek olan AB standartlarındaki “ihale yasası” iğdiş edildi, yirmi kez değiştirilerek bize benzetildi.

Değişmese, iddialara neden olan “al gülüm-ver gülüm” oyunu oynanamayacak, ihale tüm yabancılara da açık olacak ve yeni inşa edilmiş on iki bendin yedisi paldır küldür yıkılmayacak, insanlar ölmeyecekti.

AB standartlarında çıkan “ihale yasasına dokunmayın” diye çırpınanlar, bu felaketleri ve ölümleri önlemeye çalışıyordu.

O zaman Karadeniz’den bu tepkilere kimler destek verdi, bilemiyorum... Bilebildiğim, köhnemiş düzenin, halkın çıkarlarına her daim ağır bastığı.

Binlerce kişinin ölüp gittiği Marmara depreminde mahkum olan kaç müteahhit, kaç inşaat şirketi anımsıyorsunuz?

Rögar kapağı konmadığı için ölen minicik kızımızın sonrasında, bu cinayetin dolaylı faili olan şirketin peşini kovalayan kaç kişi oldu?

Bu yapıya radikal bir muhalefet olmadığına göre demek ki halk, muhalefet, sivil toplum, kısacası herkes razı...

***

Şavşat Belediye Başkanı Mehmet Naci Köroğlu ne diyor?

“Ancak 935 bin liraya ihale edilmiş, verilmiş. Yüzde 50’den fazla fiyat kıran adam elbette çalacak, elbette ki bir şeyler yapacak.”

Bu doğru mu?

Malzemeden çaldınız da, daha bir yıl geçemeden bentler bundan yıkıldı, insanlar bundan dolayı mı öldü?

Bakalım doğru cevap ortaya çıkacak mı, yoksa bu da bir buçuk yıl önceki Davutpaşa’daki ruhsatsız imalathanenin patlaması ardından hiç bir suçlu bulunmaması gibi sonuçsuz mu kalacak?

Bu haber 747 defa okundu.