En Sıcak Konular

Meclis nükleer zehire “evet” dedi

0 0 0000 00:00 tsi
Meclis nükleer zehire “evet” dedi Nükleer yasa tasarısı TBMM Çevre Komisyonu'ndan geçti. Uzman kuruluşlar risklere dikkat çekerken AKP'li Komisyon üyeleri "Dünya zehirleniyor, biraz da biz zehirlenelim" diyerek, Türkiye'yi bir çevre felaketinin kıyısına taşıdılar.

TBMM Çevre Komisyonu toplantısında 17 Ocak’ta görüşülen "Nükleer Güç Santrallerinin kurulması ve işletilmesi ile enerji satışına ilişkin kanun tasarısı", sivil toplum örgütlerinin karşı çıkışına rağmen komisyon tarafından kabul edildi.

“Biraz da biz zehirlenelim”!!!

Komisyonda tartışılan tasarıya dair görüş bildiren Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) milletvekillerinin dile getirdiği "Dünyada nükleer santraller var. Nükleer santraller madem zehirliyor, dünya zehirleniyor, bırakın biraz da biz zehirlenelim" ve "Karadeniz'i kan gölüne mi çevirmek istiyoruz? Neden Akdeniz'i düşünmüyoruz?" açıklamaları tepki topladı.

Greenpeace Akdeniz Enerji ve İklim kampanyası sorumlusu Hilal Atıcı "Bu açıklamalar milletvekillerinin böylesine hayati önem taşıyan bir konuda ne kadar bilgisiz olduklarını gösteriyor" dedi.

Nükleer enerji ve nükleer silahlanma arasındaki hızlı geçişgenliğe dikkat çeken Atıcı tasarının yasalaştığı anda Ortadoğu'da nükleer terörü tetikleyeceğini söyledi.

“Türkiye’nin enerji sıkıntısı yok”

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Tahir Çiçekçi de yaptığı açıklamada Türkiye'nin enerji sıkıntısı içinde olmadığını, alternatif kaynakların henüz değerlendirilmediğini belirtti ve tehlikeli, maliyetli ve gereksiz olan nükleer enerjinin dayatılmasının siyasi bir tutumdan kaynaklandığını söyledi.

CHP muhalefet edemeden komisyonu terk etti

Çevre Komisyonu'nun beşinci yasama döneminin birinci toplantısına Greenpeace Akdeniz, Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) temsilcileri de katıldı.

Greenpeace Akdeniz, TEMA ve EMO nükleer enerjinin tehlikeli ve gereksiz olduğu yönünde görüş bildirdiler.

Greenpeace Akdeniz'in verdiği bilgiye göre Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri medyanın salondan çıkarılmasının ardından tasarıyı hiç tartışmadan salonu terk ettiler.

Yasanın gerekçelerine tamamen karşı çıkan Greenpeace, TEMA ve EMO temsilcileri, yasanın madde madde görüşmelerine katılmadılar.

Radyasyon bedava, elektrik bedava

Birgün gazetesinin yer verdiği habere göre Çevre Komisyonunda görüşülen, "Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı" üzerine görüş bildiren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilleri Cahit Can ve Mustafa Eyiceoğlu'nun açıklamaları tartışma yarattı.

Nükleer enerji santralının Sinop'ta kurulması halinde enerjinin Sinop'ta evlere bedava verilmesi önerisinde de bulunan AKP Sinop milletvekili Can "Dünyada halen inşaatı devam eden nükleer santraller var. Bu santrallerin, insanları ve çevreyi zehirlediği söyleniyor. Nükleer santraller madem zehirliyor, dünya zehirleniyor, bırakın biraz da biz zehirlenelim" dedi.

AKP Mersin Milletvekili Eyiceoğlu ise Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin hepsinde nükleer santral bulunduğunu belirtip "O ülkeler santral için soğutmayı Karadeniz'de yapıyor. Biz de santrali Sinop'a yaparsak, soğutmayı Karadeniz'de yapacağız. Böylece Karadeniz'i kan gölüne mi çevirmek istiyoruz? Neden Akdeniz'i düşünmüyoruz?" diye sordu.

Can ve Eyiceoğlu'nun bu demeçleri Yatağan Termik Santrali'nin kurulduğu yıllarda kendisine santralin çevreye vereceği olası zarar sorulduğunda Turgut Özal'ın "Çevreye zararı olmaz, gerekirse santralin bacasına sarmaşık sararız" açıklamasına benzetilirken son yirmi içinde Yatağan ve civarında santralden yayılan zehirli gazlar sonucu çevrede ölüm ve ciddi boyutta sağlık sorunlarını yaşanmaya devam ediyor.

Türkiye nükleersiz Ortadoğu'ya liderlik etmeli

Atıcı komisyon toplantısında, Ortadoğu'daki gelişmeleri yakından takip edebildiklerine dikkat çekerek "Türkiye'den hemen sonra Mısır, nükleer santral yapacaklarını açıkladı, Yemen ve Katar gibi Körfez ülkeleri ise, Mısır nükleer silah sahibi olacaksa, kendilerinin de silah sahibi olması gerektiği yönünde açıklama yaptılar" dedi.

Nükleer santral ve nükleer silah arasındaki hızlı geçişgenliğe dikkat çeken Atıcı "Yasaya dair komisyonda alınacak karar yalnızca Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun en az 50 yıllık geleceğini ciddi biçimde yaralar. Türkiye 'Pandora'nın kutusu'nu bir kere açarsa, bölgede gerilim doğuracak bir nükleer yarış başlayacak ve nükleer santraller terör ve askeri saldırıların potansiyel hedefi haline gelecek" dedi.

Greenpeace, buna karşılık, Türkiye'nin Ortadoğu'da böylesi tehlikeli bir zincirleme reaksiyonu başlatmaktansa, Ortadoğu ülkelerine liderlik yapmasını ve nükleersiz bir Ortadoğu anlaşmasının hayata geçmesini sağlamasını öneriyor.

Atıcı, "Türkiye, Avrupa ve ABD'de pazar bulamayan nükleer endüstrinin can simidi mi olacak, yoksa çevresel maliyetleri en az olan barışçıl, yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliğine mi yönelecek?" diye soruyor.

Atıcı komisyonda nükleer santralin gerekli olup olmadığının değil, nükleer santralin Sinop'a mı Akkuyu'ya mı kurulacağının tartışılmasının bile üzücü olduğunu söyledi. "Bu konu hakkında ne kadar bilgisiz oldukları ortada. Radyasyonun sınırı yok. Mesele Sinop ya da Akkuyu'da değil Türkiye'de nükleer santralin olmaması gerektiğidir." dedi.

“Hükümet yenilenebilir enerjiye yönelmeli”

TEMA Vakfı genel müdürü Dr. Uygar Özesmi Türkiye için nükleer enerjinin bir gereklilik olmadığını, TBMM'nin ve hükümetin kamuoyu ve sivil toplumun sesini dinleyerek nükleer enerjiye ayrılması düşünülen kaynakların enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilere yönlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

”Ekonomik, temiz ve tehlikesiz rüzgâr enerjisi potansiyelimiz var”

Rüzgar enerjisi için yapılan araştırmanın, diğer yenilenebilir enerji kaynakları için de yapılması halinde Türkiye'nin 2030'larda dahi yeterli olabilecek kaynağa sahip olduğunun görüleceğini söyleyen EMO Yönetim Kurulu başkanı Kemal Ulusaler, toplantıda milletvekillerine şöyle dedi:

"Son rüzgâr potansiyeli tespiti ile 2020 yılı hedeflerinde 3 bin 80 megawatt. olarak yer alan tespitin rahatlıkla 9 bin megawatta çıkartılabileceği görüldü. Dolayısıyla sisteme 6 bin megawatt rüzgâr enerjisi ilave edileceğinden; atık sorunları çözülememiş, ilk yatırım maliyetleri çok yüksek, uzun erimli teşvikleri içeren, kamuya risk ve zararlar getirecek olan 4 bin 500 megawatt'lık nükleer enerji santrallerinin kurulmasından derhal vazgeçilmeli."

EMO İstanbul Şubesi'nden Çiçekçi ise kamuoyu ve STK'lerin karşıt tavrına, dünyada nükleer teknolojilerin terk edilmeye başlanmasına rağmen Türkiye'de siyasilerin santral konusunda ısrarlı olmalarının ardında yatan etkenleri şöyle sıraladı:

• 60'lı yıllarda "Türkiye sanayi ülkesi olsun" denildi. Ardından "tarım ülkesi olsun" denildi. Ardından "turizm ülkesi olsun" denildi. Şimdiyse "enerji satan bir ülke" olması planlanıyor.
• Sinop'ta bedava enerji dağıtılacağı açıklaması sempati kazanmak için yapılıyor. Santral ileriye yönelik bir deneme. Amaç Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak değil Asya ve Avrupa'ya enerji satmak.
• Üstelik sorumluluğu siyasiler bireysel olarak üstlenmiyor, devlete yüklüyorlar. Eğer olası bir olumsuzlukta tahkime gidilirse Türkiye tarafından yargılanmayacaklar.
• İstihdam sözleri de kandırmaca çünkü ihaleyi alanlar işçilerini de muhafaza edecekler.

Tasarının tartışmalı maddeleri

Greenpeace örgütünün tasarıyla ilgili dikkat çektiği noktalar şöyle:

• Tasarı, 3. maddesiyle nükleer enerjiye alım garantisi vererek, nükleer enerjiye karşı olan Türk halkına 15 yıl süreyle zorla nükleer elektrik satmayı öngörüyor.
• Bakanlar Kurulu 7. madde ile, teşvik verme yetkisini kullanırken, vatandaşın vergileri de bu pahalı enerji için kullanılacak.
• Tasarının 6. Maddesi ise Kamu-Özel Sektör ortaklığının önünü açıyor. Bu gerçekleştirilirse yatırım maliyetleri 5 milyar ABD Dolarına varacak tek bir santralin tüm finansal yükü yine devletin üzerine atılırken özel sektörün kar etmesi sağlanabilir. Ayrıca madde, bu hükümet döneminde çıkarılmış enerji yasasıyla çelişiyor. Hükümet devletin enerji alanına yatırım yapmasını veya teşvik vermesini istiyorsa bu ancak en az çevresel maliyeti olan yenilenebilir kaynaklara olabilir.
• Tasarıda geçici Madde 1 ile Türkiye Atom Enerji Kurumu'na (TAEK) bilgi ve deneyimi olmadığı halde yetkisi dışında sorumluluklar veriliyor.
• Kaza olması durumunda şirketin üçüncü kişilere yükümlülüklerinin yani Paris Sözleşmesi'ne göre sınırlandırılması kesinlikle yeterli değil. Bilindiği gibi Paris Sözleşmesi bu yükümlülüğü 700 milyon Avro olarak belirliyor. Devletin yükümlülüğü ise 500 milyon Avro. Çernobil kazasının şu ana kadarki ekonomik bedelinin yaklaşık 300 milyar Avro’ya denk olduğu gerçeğinden yola çıkılırsa bu rakam 'devede kulak'. Bu nedenle bu tasarının 6. maddesinin 4. bendi halkı böylesi bir kazaya karşı ekonomik anlamda korumaktan uzak.

Küba yenilebilir enerjiyi inceliyor

Türkiye'de milletvekilleri santralle "zehirlenmeye" davet ederken Presenta Latina'nın haberine göre petrol bağımlılığını azaltmayı amaçlayan Küba'daki enerji devrimine yapılan bir katkı yenilenebilir enerji kaynakları üzerine Havana'da yapılan oturumlarda gerçekleşti. İlk defa bu hareketin Ulusal Komisyon'u dünyada toplusal katılım ve politik vaatler için sıradışı olacak şekilde güneş enerjisi, biyokütle, sakaroz-enerjetik, biyogaz, rüzgar, termal, fotovoltaik ve enerjinin diğer çeşitlerini geliştirmek için olanakları inceliyor.

Kıyamet saati iki dakika ileri alındı

Bundan 60 yıl önce kurulan ve kendilerine "Atom Bilim İnsanları Bülteni" adını veren bir grup, geleceği tehdit eden olayları sembolize eden Kıyamet Günü saatini Londra ve Washington'da eş zamanlı iki dakika ileri alarak, "nükleer silahlara ve küresel ısınmaya karşı önlem alınamaması" konusunda uyarıda bulundular.

Bilim insanı Stephen Hawking, saatin neden ileri alındığını anlattı: "İkinci nükleer çağın eşiğindeyiz. Benzeri görülmemiş bir iklim değişiminin yaşandığı bu dönemde bilim adamlarının halkı ve liderleri tehlikeler konusunda uyarma sorumluluğu bulunmaktadır" diyen Hawking, yaptıkları değerlendirmeler sonucunda saati iki dakika ileri alarak, kamuoyunu dünyanın kötü gidişatı konusunda uyardıklarını söyledi.

Kaynak: Emine ÖZCAN, BİA Haber Merkezi



Bu haber 401 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,934 µs