En Sıcak Konular

MİT eski Müsteşarı: "Barzani-Talabani ile konuşalım"

0 0 0000 00:00 tsi
MİT eski Müsteşarı: MİT yeni müsteşarından sonra, eski müsteşarı da konuştu.. Tabii biraz üslup farkıyla! Sönmez Köksal'a göre, Kerkük'e girilmesi zor, MİT açıklamasını farklı yapardı, Kürt liderlerle konuşulmalı.

Başbakan ‘Irak öncelikli meselemiz’ dedi. Peki bu öncelikli politikada muhatabımız kim olacak?

Sorun o zaten. Irak’taki bütün bu olaylar, Saddam’ın infazı da gösterdi ki devlet yok. Devlet adına ya da daha çok kendi dini ve etnik anlayışlarıyla hareket eden kimseler var. Bağdat’ı muhatap alacak olsanız Bağdat’ın bütün Irak üzerindeki kontrolü çok sınırlı. O zaman tabii muhatap Kuzey Irak yönetimi, ilgilendiği kadarıyla Bağdat ve her ne kadar uzak gibi görünse de Güney. Yani kim otoriteyse, hangi unsur o bölgeyi yönetiyorsa muhatap onlar.

Kuzey Irak’la ilgili bir politika değişikliği konusunda görüşeceğimiz kişi Barzani mi yani?

Tabii gerektiğinde Barzani, Talabani. Talabani her ne kadar Irak’ın cumhurbaşkanlığı görevini sürdürse de Barzani de Kuzey Irak’taki yönetimin başı. O itibarla bir defa bunlarla konuşmaktan kaçınmamak lazım. Her şey güç gösterisiyle hallolmuyor bu dünyada. Türkiye’nin ortaya koyduğu politikaları uygulayacak alan değişiyor. Karşı taraftaki coğrafya ve devlet yapısında bir parçalanma var. Kuzey Irak, ‘Bağdat’ gibi birtakım yeni yapılar ortaya çıkmaya başladı.

Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşuyor...

Doğru, oluşuyor tabii.

Bu gerçek karşısında Türkiye’nin yapması gereken ne?

Bir defa politikada gerçekçi olmak lazım. Karşınızda bir oluşum var. Bu oluşumu yok farz etmek Türkiye’yi hiçbir yere götürmez. Tam aksine yeni oluşumların dışında bırakır. Şimdiye kadar ‘Böyle bir oluşum engellensin’ dendi. Artık bu oluşum ortadadır. Yani iş engelleme aşamasını geçti, hayatın bir gerçeği oldu. O nedenle politikanın buna göre oluşturulması gerek. Kanaatime göre MİT Müsteşarı’nın da ortaya koyduğu görüşün bir ucu oraya varıyor. Önümüzdeki gerçeğe göre politikalar oluşturmamız lazım. Küserek, sırtımızı dönerek, konuşmayarak bu politikaları yürütmek olası değil.

MİT Müsteşarının amacı…

‘MİT’in açıklamasında şaşılacak şey yok’ mu diyorsunuz? Bence yok. Şaşılacak şey belki şu; MİT niteliği itibariyle kapalı bir kuruluş. Öyle de olması lazım. Lideri durumunda olan kişinin düşüncelerini doğrudan açığa vurması yadırgandı. Ama yadırgamamak gerek. Coğrafyamız, Türkiye çok önemli bir virajı almak üzere. O itibarla bu açıklama canlı bir tartışmaya neden oldu. Türk kamuoyunda söylenmeyen birtakım şeyler söylenmeye, gerçekler daha farklı değerlendirilmeye başlandı. Belki de müsteşarın amacı buydu. Tabii bir de teşkilatı ilgilendiren kısmı var.

Değişen dünya koşullarına ve coğrafyamızdaki değişikliklere uygun olarak yeni bir istihbarat yapılanmasını açıkça dile getiriyor. Bu bilgilerin hem kamuoyu hem de kurum tarafından paylaşılması yararlı, güzel bir şey. Siz böyle bir açıklamaya imzanızı atar mıydınız?

Bu bir üslup meselesi. Benim dönemimde 70. yılı kutlamıştık. Ben o dönem teşkilatın merkez kadrolarının katıldığı, katılımcıların ufuklarının açılması gayesiyle gazeteci ve akademisyenlerle çeşitli konularda paneller düzenlemiştim. Şimdiki müsteşarın yöntemi farklı. Ama aslında amaç aynı. Türkiye’nin öncelikleri çerçevesinde teşkilat çalışanlarına hangi istihbarat iklimi içinde çalışılacağının çerçevesi de çizildi. Bu da yararlı oldu.

MİT’in açıklamasında ve sizin söylediklerinizde ‘Kırmızı çizgiler siliniyor’ mesajı var. Kimileri bunu hayretle karşıladı...

Bu çerçevede tekrar Emre Taner’in açıklamasına geleceğim. Artık uluslararası ilişkilerde deklaratif yani ‘bunu yapma, yaparsan şöyle olur’ şeklindeki bir söylem etkili olmamaya başladı. Dengeler çok değişti. Daha çok müzakereci, ikna edici, temasa dayalı birtakım politikalar üretmek şart. Dünya tehdit edici politikaların fazla yararlı olmadığını görüyor. Onun sonu kuvvet kullanmaya gidiyor. Kuvvet kullanmak da pek kolay değil. ABD’yi bu konuda çok istisnai tutuyorum. Onun imkanları ve konumu çok farklı. Yani Türkiye’nin aynı coğrafyayı paylaştığı bölgelerdeki etniklerle, ülkelerle silah gücüne dayalı birtakım çözümlere gitmesi geleceğini daha çok ipotek altına alır. Kanaatimce Taner de bunları söylüyor.

Bunca yıldan sonra gerçekten Türkiye’nin Irak politikasının değiştiğini söyleyebilir miyiz

Farklı, çünkü karşımızda farklı bir ülke var artık. Beğenelim beğenmeyelim, eskiden karşımızda güçlü bir devlet vardı. Bağdat vardı. İlişkilerimizi Bağdat’la götürürdük. Şimdi karşımızda o eski Irak yok. Eski Irak politikasını yürütmemiz mümkün değil. Doğmakta olan yeni Irak’a uygun politikalar bulmamız, politikamızın ona adapte olması lazım. 

Ancak Türkiye’nin açılımlarını İran’ın niyetini iyi okuyarak yapması gerektiğini de söylüyorsunuz.

Evet, çünkü İran bölgenin en güçlü ülkesi. Hep öyleydi... Bu ülkenin ileriye dönük çok önemli politikaları var. Üstelik bu politikaları devlet dışı birtakım kurumlarla pek alá yürütebiliyor. Diğer yandan gittikçe gerginleşecek olan İran-ABD ilişkileri var. Türkiye’nin attığı her adım Tahran ve Washington üzerinden değerlendirilecek. ‘Kuzey Irak’a askeri harekat’ deniyor. Bunu söylemek kolay da Washington ve Tahran’ın böyle bir müdahaleye olan yaklaşımının hesabını yapmak çok zor. K. Irak’taki İran etkisi çok eskiye dayanır. Saddam Basra’yı İran işgalinden kurtarmaya çalışırken İran Kürt unsurlarla, Barzani ve Talabani’yle kol kola Saddam’a karşı gerilla savaşı yürütürdü. Dolayısıyla K. Irak’a yönelik politika oluştururken İran’ın bu mevcudiyetini göz önünde tutmak lazım. İran’a rağmen K. Irak’ta politika oluşturmak zordur.

Ya askeri operasyon? Türkiye kaos halinde Kerkük’e müdahale edebilir mi?

Coğrafyayı göz önünde tutunca Kerkük’e kadar bir askeri operasyon son derece güç bir şey. Doğrudan doğruya Kerkük’e bir müdahalenin olacağını pek sanmıyorum. O, çok büyük bir askeri operasyon niteliği kazanır. Türkiye’nin K. Irak üzerinde askeri harekata varıncaya kadar ekonomik, siyasi yaptırım gücü var.

Reel politika bağımsız ya da özerk bir Kürt devleti kurulmasına izin verir mi?

Bağımsız bir devlet değil ancak Irak’ın bütünlüğü içinde federal ya da gevşek konfederasyon gibi söylemler ortada zaten hep var. Bunu da Türkiye’ye bir tehdit olarak değil, Türkiye’nin geleceğine daha olumlu bir unsur olarak değerlendirmek de mümkün. Petrol kaynaklarını kontrol etme itibarıyla Türkiye’nin güneyinde dost bir oluşum fevkalade yararlı olabilir. Özellikle enerji güvenliği gibi çok önemli unsurlar da devreye girmeye başladı şimdi. Bunu düşman ve tehdit olarak görme yerine Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında unsur olacak bir yapılanma şeklinde algılayabiliriz. Önce bu tehdit algılamasını değiştirmemiz lazım. Bunun için oradaki terör örgütünün yok olması, yöneticilerin Türkiye’yi rahatsız eden söylemlerinden vazgeçmesi gerek. Siyaset bu zaten. İğne oyası örer gibi her gün her dakika gayret göstermekle oluyor.

‘Felaket çanları çalmamızı gerektirecek bir şeyle karşılaşmıyoruz’ gibi bir portre çiziyorsunuz.

Türkiye bu bölgede çok önemli bir ülke, kendi gücümüzü hafif görmemeliyiz. Dikkatli hareket etmenin şart olduğu bir dönem, ancak devamlı ‘Parçalanacağız bölüneceğiz’ algısı ve savunma refleksiyle hareket ediyor, dışa açılım yapamıyoruz. Yani ‘proaktif’ dediğimiz politikayı geliştiremiyoruz. Doğrusu benim bu olaylar Türkiye’ye çok önemli bir zarar verecek gibi endişem yok.



Bu haber 324 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,514 µs