"Türkiye Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyalarının merkezinde yer alacak" diyen Fransız Profesör Marcou, "Sarkozy, Türk kartını çıkarıyor" tespitini yaptı. " /> "Türkiye Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyalarının merkezinde yer alacak" diyen Fransız Profesör Marcou, "Sarkozy, Türk kartını çıkarıyor" tespitini yaptı. "/>

En Sıcak Konular

Türkiye seçim malzemesi olamayacak kadar değerli

0 0 0000 00:00 tsi
Türkiye seçim malzemesi olamayacak kadar değerli

"Türkiye Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyalarının merkezinde yer alacak" diyen Fransız Profesör Marcou, "Sarkozy, Türk kartını çıkarıyor" tespitini yaptı. 

Türkiye'nin AB'ye adaylığı, Avrupa Anayasası referandumundan beri, Fransa'daki siyasi tartışmaların vazgeçilmez konularından biri haline geldi ve bunun Sosyalist Parti'nin cumhurbaşkanı adayı olmak için yarışan üç adayı bölen bir konu olduğu görüldü: Dominique Strauss-Kahn Türkiye'nin AB'ye üyeliğine taraftar olduğunu ilan etti, Laurent Fabius ayrıcalıklı ortaklık önerdi, Ségolène Royal ise bu konuda Fransız halkının görüşünün alınmasına taraftar olduğunu belirtti. Kamuoyu yoklamalarının çok sevildiği bu ülkede, birçok kamuoyu yoklamalarında ve adaylığını açıklamış olanlar ya da potansiyel adaylar hakkında yürütülen kamuoyu yoklamalarında, ya da karşılaştırmalı incelemelerde "Türk sorunu", göç, güvenlik sorunu, haftada 35 saat çalışma süresi ya da milli güvenlik ve çevre sorunlarıyla aynı düzeyde ele alınan bir konu oldu.

Bu 'Türk varlığı' önemli adaylar kampanya yapmaya başladıklarından beri daha da görünür bir hal aldı. Türkiye konusu Nicolas Sarkozy'nin adaylığını ilan ettiği anda sosyalist rakibine yönelttiği ilk eleştiri oku oldu. Kuşkusuz bu olay pek de sevindirici bir gelişme sayılmamalıdır; çünkü Fransız siyasetçilerinin, söz konusu konuyu derinlemesine tartışmaktansa, bir kez daha, "ev içi" davaların hizmetinde araçsallaştırmaları mümkündür. Bu bakımdan, muhafazakâr liderin tekrarladığı beyanları son derece açıktır. [Sarkozy], Türkiye'nin Avrupalı olmadığını iddia ederek, Kıbrıs'ta şu anda yaşanan krizde Türkiye'nin tutumunu hiçbir nüans koymadan eleştirerek, üyelik müzakerelerinin durdurulmasını talep ederek, öyle görünüyor ki, bu konudaki görüşleri çok daha anlaşılması güç olan Ségolène Royal'e cepheden bir saldırıyla onu en son savunma hatlarına itmeyi umuyor. Aynı zamanda bu Türk-karşıtı kendi cephesindeki rakiplerini bile sıkıntıya sokmaktadır. Sonuçta, adaylığı halen muhtemel olan çoğunluk partisinin üç önemli kişisi, Michèle Alliot-Marie (halen görevde olan savunma bakanı), Dominique de Villepin (halen başbakan) ve Cumhurbaşkanı Chirac'ın bizzat kendisi, uzun vadede ancak Kopenhag Kriterleri'nin ötesinde bazı önemli güvenceleri dayatmayı öngörseler de, ilkesel olarak Türkiye'nin adaylığına karşı değiller. Daha bir yıl önce Villepin, "Düşünüyorum ki, son on yıllarda Avrupa ve Türkiye tarihinde olan gelişmeler ışığında elimizin tersiyle Türkiye'nin adaylığını silemeyiz." diyordu.

Türkiye'nin adaylığını "elinin tersiyle" silmek... Şu anda Nicolas Sarkozy'nin yapmaya çalıştığı budur. Bu anti-Türk çizgisi, ateşli İçişleri Bakanı'nın, küçük bir anayasal "sözleşme"nin kabulünü önererek Avrupa'nın kurumsal reformunu yeniden başlatmanın savunuculuğunu yaptığında, Avrupa anayasasına sağdan karşı olanların oylarından olmamak için bu ani ve tutkulu "Avrupa sevgisini" ılımlılaştırmak için kullanacağı bir araç da olacaktır. Sarkozy için "Ben Avrupa'ya taraftarım; ama Brüksel'deki teknokratların hazırladıkları belirsiz anayasayla ve Türkiye'nin adaylığının kabulüyle oluşacak Avrupa'ya değil" kartını yeniden oynanabilecek. Uzun vadede ve eğer söz konusu kişi seçilebilirse, bu tutumu, bir kez daha Fransız-Alman birlikteliğini canlandırmak ve Avrupa'nın minimal bir birlik zorunluluğu etrafında yeniden merkezini saptamak için Türkiye'nin adaylığı konusunda fazlasıyla tereddütlü olan Alman başbakanına yaklaşma fırsatı verecektir. Unutmayalım ki, Sarkozy, başbakanlığı sırasında kurucu ülkelerin oluşturduğu merkez etrafında yerleşen iç içe geçen halkalar halindeki bir Avrupa düşüncesini açıkladığında E. Balladour'un yakınlarından biriydi. Türkiye, belki de, Sarkozy'nin Avrupa'sında tek istenmeyen kişi olmayacak.

S.Royal "Türk sorununun" yeniden Fransız seçim sahnesine bu ani dönüşü karşısında düşünmek için kendisine zaman tanımayı tercih ediyor. Rakibinin (Sarkozy) konuşmalarındaki şiddet tonunu suçlamasına ve bunu "tehlikeli" bulmasına karşın, "değerlerimizi paylaşan ülkelerin elini tutmanın" gerekliliğini; ama onlarla kurulması gerekli olan ilişkiyi "partnerlik" ilişkisi olarak niteleyerek, Türkiye'nin adaylığı konusunda yeniden muğlâk bir tutum gösterdi. Sormamız gereken şu: Royal'in tutumunda söz konusu olan, daha "zarif" bir ifadeyle dile getirilmiş olsa bile, Sarkozy'le aynı görüşte birleşen ayrıcalıklı ortaklık önerisi mi, Türkiye'nin üyeliğini savunmak için sağlam kanıtların dile getirilmesi mi?

Her ne olursa olsun, Türkiye'nin, dünyanın bu bölgesinde önemli bir stratejik yer işgal ettiğini ve Güney-Lübnan'da barışın korunması için elini taşın altına sokmayı kabul ettiğini unuttuk mu? Adayların Türkiye hakkındaki tutumları ne olursa olsun, eğer cumhurbaşkanlığı görevi için yeterince olgun olduklarını göstermek istiyorlarsa, Amerikalıların Irak'ta kritik bir durumda olduğu, İran'ın gücünü artırdığı, Filistin sorununun dramatik gelişmeler gösterdiği bir zamanda, Ortadoğu'da değerli bir müttefik hakkında konuştuklarını hatırlamak zorundalar. Türkiye'nin adaylığı, sadece Avrupa'nın sınırlarıyla ilgili değildir, aynı zamanda AB'nin gelecek on yıllarda Akdeniz'de ve uluslararası alanda oynamayı düşündüğü rolü de sorgulamaktadır. "Türk sorunu" Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir konusu olarak, daha yüksek bir bakış açısıyla, daha fazla bir açıklıkla ve şu anki kadar hoyrat olmadan ele alınırsa çok daha doğru olacaktır.

(*) Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Prof. Dr. Jean Marcou'nun Avrupa Birliği'nin genişlemesi, Avrupa Akdeniz İşbirliği, Karşılaştırmalı Siyasi Sistemler ve İnsan Hakları konularında araştırmaları bulunmaktadır.



Bu haber 254 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,198 µs