En Sıcak Konular

"Orduların yeni hedefi: İnsan beyni!"

0 0 0000 00:00 tsi
Alev Alatlı, MİT Müsteşarı Emre Taner'in geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamadan yola çıkarak ilginç bir yazı kaleme aldı. Alatlı "Emre Taner'i gücendirmeden" bakın "istihbarat tartışmalarına" nasıl yaklaştı...

Emre Taner'in demecine dipnotlar

21. yüzyılın başlarında duyulmaya başlanan yeni söylem, iki kutuplu dünyanın yıkılmasıyla birlikte Sovyetler'in boşalttığı meydanı dolduran "ulusüstü, ulusaltı gruplar, ayrılıkçı uluslar, sivil şahinler, müptezel diktatörler, çapulcular, saf ırk meraklıları, köktenci dinciler, kültler" ve benzerlerinin, istikrarsızlığı giderek artırdıkları, insanlığı "Kaos Çağı"na sürükledikleri, bu durumun, silâhlı kuvvetleri yeni bir görev tanımıyla karşı karşıya bıraktığı şeklindedir. 

1991'de Amerikan savunma bakanı olan Dick Cheney'nin (ki, kendisi halen başkan yardımcısıdır) aynı yıl kurdurduğu ve başına (halen Dünya Bankası başkanı görevini yürüten ve Irak'ın işgaliyle sonuçlanan 'Bush Doktrini'nin müellifi olan) Paul Wolfowitz'i getirdiği, "Non-Lethal Warfare Study Group"un(1) İcra Komitesi, ABD'nin "yeni hasımlarının" tanımını şöyle yapar: "En geniş anlamda, sadece yeni dünya düzeninin açıklanmış düşmanları değil, durdurmayı arzu ettiğimiz etkinliklerde bulunanların tümü. Bu listeye, başkaldıranları, etnik şiddet yanlılarını, teröristleri, adi suçluları ve maceracıları da ekleyebiliriz." (1995).

Kaos Çağı'nın cephanesini, "kitleleri, bedenlerini 'yaralamadan ya da hasar vermeden engelleyen veya tahrip eden", kısaca "NLW"(1) dedikleri, "non-lethal" yani "öldürmeyen silâhlar"dan oluşturuyor. Bu silâhların başında gelen, "Bilgi/İstihbarat Silâhları," yani "Information Weapons."

Orduların yeni hedefi: İnsan beyni...

"Bilgi/İstihbarat Silâhları," alışageldiğimiz "silâh" kavramını yeniden düşünmemizi ve hayli genişletmemizi gerektiren bir oluşumu tanımlıyor. Silâh olmasına silâh NLW; ama yüksek teknoloji ürünleri olmalarının ötesinde, bunlar, esas itibarıyla "yöntemler". Örneğin, "eylemcilerin ya da eylemci olma potansiyeline sahip oldukları düşünülenlerin ve onların destekçilerine ait kayıtların" işlendiği veri bankaları, NLW deposunun önde gelen bileşenlerinden. "Entegre" veri bankalarında, birden fazla ulusal ve/veya ulusötesi istihbarat örgütü tarafından derlenen bilgiler/kayıtlar işleniyor. Amerikan Savunma Bakanlığı'na bağlı "DIDB"(2), bunların en kapsamlısı olarak biliniyor. Buralarda toplanan (ve işlenen) kayıtlar, olası eylemcileri öldürmeksizin bertaraf edebilecek yöntemlerin geliştirilmesinde kullanılıyor. Yöntemlerin arasında, itibarlarını sarsmak, destekçileri nezdinde gözden düşürmek, marjinalleştirmek, cemiyetten tecrit ederek etkisizleştirmek vb. olduğu söyleniyor.

Amerika'nın en uzun soluklu işhayatı dergisi, ünlü "Fortune"un(3) editörlerinden Alvin ve eşi Heidi Toffler, dünyanın sayılı fütüristlerinden.(4) Toffler'lerin 21. yüzyılda askeri donanım, silâh ve teknolojide görülecek olan aşırı gelişmenin ve kapitalizmin, gezegenimizi nasıl değiştireceğini öngördükleri onlarca kitapları var. Bill Gates gibi, iş yönetimi danışmanı Peter Drucker gibi, dünya ekonomisini yönlendiren adamlarla birlikte çalışıyorlar. Toffler çiftinin 1993 yılında Amerikan Silâhlı Kuvvetleri'ne verdikleri "30 Numaralı Memorandum", askerleri teknolojideki gelişmelerin "Bilgi Savaşı" kavramını "insanların duygularını, amaçlarını, muhakeme biçimlerini ve davranışlarını etkilemeyi hedefleyen psikolojik harekâtı" da kapsayacak şekilde genişlettiği hususunda uyarıyor, bundan böyle ordularının yeni hedeflerinin "insan beyni" olduğuna işaret ediyor. Kaçının "komplo teorileri" faslına girdiği bilinmez; ancak hasım toplumları (günümüzde Irak? İran?) liderlik unsurlarından mahrum bırakarak yönlerini şaşırtmak, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremedikleri bir düşünsel keşmekeşe atmak, şaşkınlık, nafilelik, silinmişlik ve hiçleşmişlik duygularını güçlendirmekte kullanılan NLW hakkında, bu ve bunun gibi yüzlerce memorandum, makale ve kitap olduğu da bir vakıadır.

"Bilgi Silâhlarının" bir diğer alt-klasmanı da "elektronik savaş teknolojileri" olmaktadır. Halkla ilişkiler uzmanlarının, nükleer, biyolojik vb. "kitle imha silâhlarından" ayrışmalarını kesinleştirmek amacıyla "Kitle Koruma Silâhları" olarak takdim etmeyi tercih ettikleri anlaşılan bu teknolojiler, "düşman"ın emir-komuta zincirini, iletişim hatlarını ve C31(5) olarak bilinen televizyon haberleşme sistemlerini kullanmasına engel olan araçlar ve benzerleridir. Enerji hatlarında kısa devre yaparak kesilmelerini sağlayan karbon filâman sarılı bobinleri saçan "karartma bombaları", e-bombaları olarak bilinen, bilgisayar ve iletişim devrelerini yakmaya yarayan elektromanyetik titreşimleri, yüksek performanslı mikrodalga silâhları ve RCA(6) dedikleri zehirli "nümayiş kontrol" gazları da bu sınıftan sayılmaktadırlar. Irak Savaşı'nın ilk günlerinde, Birleşik Amerika'nın söz konusu NLW'ları Bağdat'ta kullanmaya hazırlandığı duyulmuştu.(7)

Öte yandan, "günümüzde savaşın hedefi bir rejimi ya da devleti yeryüzünden silmek değil, bozguncuları(8) çağdaş dünyadan tecrit etmek suretiyle, savaşma kapasitelerinden mahrum bırakmak, yeni dünya düzenini tehdit eden fetih amaçlı savaşlar çıkarmalarını önlemek"(9) olduğundan, iki kutuplu dünyada savaşmak üzere yapılanmış silâhlı kuvvetlerin üstlendikleri yeni görev, "yeni dünya düzeninin zor kazanılmış statükosunu birden fazla cephede, en hızlı, en ucuz, en az zayiatla ve en az hasarla koruyacak yöntemleri geliştirmektir". Yeni görevlerinin askerleri en çok zorlayan boyutu ise, "hedef tanımı" meselesi olmaktadır. Düşmanın kimliğinin belli olduğu 1949-1989 Caydırıcı Savaşlar Çağı'nda(10) görevleri garnizonlarına çekilip harekât plânları yapmak ve bunları en iyi şekilde uygulamaya çalışmak iken, yeni dönemde askerlere "hedefi de tanımlamak" gibi fazladan bir sorumluluk yüklenmiş durumdadırlar. Silâhlı mücadelenin olmazsa olmazı "istihbarat"ın günümüzde yepyeni bir önem ve boyut kazanmasının, istihbarat servislerinin "bilgi seferberliği"ne çıkmak durumunda kalmalarının nedeni de, silâhlı kuvvetlere yüklenen yeni sorumluluklar bağlamında açıklanmaktadır.

Bu çerçevede diğer bir gelişmenin de Amerikan silâhlı kuvvetlerine biçilen yeni görevlerinin kümülatif etkisinin askerlerin siyasi sürece, ABD tarihinde görülmedik boyutlarda katılmaları olduğuna işaret edilmektedir. "Giderek daha çok sayıda" subayın "/Amerika'nın/ toplumsal meselelerini savaş alanındaki kıta subaylarının yöntemleriyle, yani, tümüyle bağımsız ve kendi bildikleri gibi çözmeye" başladıkları söylenmekte, bu durumun, "sadece sivil hükümete atılan bir tokat değil, aynı zamanda lâubali bir darbe" olduğu ifade edilmektedir.(11) Dahası, bu gelişmenin şaşırtıcı olmadığı, ilk işaretinin 1968 yılında henüz California valisiyken, Ronald Reagan'ın Amerikan Altıncı Ordusu ve polis kuvvetlerinin katılımı ile gerçekleştirdiği sıkıyönetim provalarında görüldüğü iddiası yaygındır.

Emre Taner'i gücendirmeden...

Kendisi de eski bir asker olan, Amerika Birleşik Devletleri 1992 başkan adaylarından James "Bo" Gritz,(12) Amerikan Kongresi'nin 1981'de 'Silâhlı Kuvvetler ve Sivil Kolluk Kuvvetleri İşbirliği' yasasını kabul etmek suretiyle, 1990'lı yıllardan itibaren Amerika'daki hemen her sorunun "milli güvenlik meselesi" olarak takdim edilmesine yol açtığından yakınmaktadır: "Örneğin, bir defasında, havayolları şirketleri ekonomik krizden dolayı kâr yapmayan birtakım hatlarını kapatınca federal hükümet, Hava Kuvvetleri'nin uçaklarını göreve çağırdı. Ordu, kendisini 'ulusal savunma' adına, hava taşımacılığı yaparken buldu. Ardından, silâhlı kuvvetlerin daha verimli kılınmasından bahsedilmeye başlandı. Böylece, 1991'den itibaren, kamu binalarını, köprüleri, yolları inşa ve onarma işleri de Ordu'ya kaldı. Birkaç yıl içinde, askeri kıtaları hemen her sivil projenin içinde yer alırken gördük. Üniforma artık yadırganmıyordu."

Sıkça dile getirilen bir başka iddia da, doğal afetler de dahil olmak üzere, Amerikan Silâhlı Kuvvetleri'nin ülke sınırları içinde yürütme erkine herhangi bir biçimde müdahil olmasını yasaklayan 1878 Posse Comitatus yasasının(13) '90'lı yıllarda iptal edilmesinin amacının, "Bilderberg generalleri"nin(14) ellerini güçlendirmek, ordunun siyasete müdahalesini kolaylaştırmak olduğudur. Bunun Amerikan Anayasası'nın açık ihlâli anlamına geldiği, ancak, Amerikan Anayasası'nın Başkan Clinton'un 1994'te Amerikan kıtalarını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne devreden kararnameyi imzaladığı günden itibaren zaten rafa kalkmış olduğu söylenmektedir. Clinton'un "böylece kurulan Güvenlik Konseyi Silâhlı Kuvvetleri'nin komutasının bir Rus generaline verilmesine razı olmak suretiyle" Amerikan halkına "ihanet ettiği" de sıkça duyulan iddialar arasındadır. Konuya ilişkin bir diğer husus, sözü edilen 87-297 sayılı yasanın, Başkan Kennedy döneminden kalma bir yasa olmasıdır.(15)

Son olarak, "İkinci Hümanist Manifesto"nun "Kaos Çağı"nın ilk işaretlerinden sayılan ünlü Onikinci Maddesi'ne kulak verelim: "İnsan türünün milliyetçi temellerde ayrışmasını üzüntü ile karşılamaktayız. İnsanlık için en iyi seçeneğin milli egemenliğin kısıtlamalarını aşmak, insan ailesinin tüm sektörlerinin katılabilecekleri dünya cemiyeti kurmaya yönelmek olduğu o tarihi noktaya gelmiş bulunuyoruz. Ve nitekim, gözlerimiz federal hükümeti aşmayı temel alan bir dünya hukuk sistemi ve dünya düzenine çevrilmiş bulunmaktadır. Bu /sistem/ kültürel çoğulculuğu ve farklılıkları takdir edecek, milli kökenlerden duyulan iftiharı ve yerel sorunlarına yerel çözümler geliştirilmesini dışlayan bir sistem olmayacaktır. Bununla beraber, insanlığın ilerlemesi /sorunu/ artık Batı ya da Doğu, gelişmiş ya da geri kalmış, dünyanın belirli bir kısmında yoğunlaşarak çözülemez. İnsanlık tarihinde ilk kez, insan türünün hiçbir parçası diğerinden tecrit edilemez."(16) İkinci Manifesto, kuruluş (1933) amacını "çağdaş değerleri yaymak" olarak ifade eden, "Amerikan Hümanist Derneği"(17) tarafından kırk yıl önce 1974'te yayınlanmış. Umarım, haddimi aşıp, Sayın Taner'i gücendirmemişimdir.

(1) Non-lethal Weapons, (2) "Öldürmeyen Savaş Araştırma Grubu", (3) 1930'da yayın hayatına girdi, halen dünyanın en büyük medya holdingi Time-Warner çıkarıyor. (4) "Fütürist" İngilizce "future" (gelecek) kelimesinden türeme "futurist" yani "geleceği okuyan". (5) Drawing Index/Information Data Base, (6) Melbourne'de mukim 31. Kanal adlı TV'den mülhem. 31. Kanal ticari olmayıp, bölge halkı tarafından haberleşme amacıyla kullanılmaktadır. (7) Riot-control agents, (8) US Chemical 'Non-Lethal' Weapons in Iraq: A Violation of the Chemical Weapons Convention? David Isenberg, OCCASIONAL PAPERS ON INTERNATIONAL SECURITY POLICY, Mart 2003, No: 44. (9) Rogues: Düzenbaz; dolandırıcı; yaramaz; serseri; ipsiz sapsız. (10) Renata Price, bakınız dünkü yazı, ZAMAN. (11) Bakınız, dünkü yazı ZAMAN. (12) Sam Smith, "The Iraqis Will Have to Learn Democrasy Someplace Else," Counterpunch, 3 Mayıs 2003. (13) 1939 doğumlu, U.S.Army Special Forces subayı, Populist Party adayı. (14) 1956'da Deniz Kuvvetleri'ni de kapsayacak şekilde genişletilmişti. (15) 5-8 Mayıs 2005, Rottach-Egern, Almanya toplantısına katılan Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı General James L.Jones, em. Org. John M. Keane Daniel Estulin. "Nexus" Dergisi, cild 12, sayı 5 (2005 Ağustos-Eylül sayısı). (16) Bernadine Smith, Globalist Plan to Disarm America: PL87-297 Arms Control and Disarmament Act /State Department Publication No: 7277. (17) "American Humanist Association" ilki 1933, sonuncusu 2003'te olmak üzere üç manifesto yayınlandı. 

Zaman



Bu haber 457 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,869 µs