Sende “şeytan” tüyü var, Bill!

0 0 0000 00:00 tsi
O çok zengin… O çok büyük… O bilgisayarların “tanrısı”… Evi şu kadar… “Günah çıkartan” yardımları bu kadar. O dünyayı dijitalleştirerek dönüştüren adam. O temiz yüzlü çocuk ama madalyonun bir de diğer yüzü v

Bill bir “ortaçağ” adamı! Ortaçağ semboller, ikon(a)lar dönemidir ve Gates tam o dönemin adamı. Gates “ikon” adamıdır. Yaptığı iş de tam olarak budur. O “ikon”larla konuşur.

Kapıların, pencerelerin, geçitlerin, yolların adamı. “Windows” (pencereler) da o, “Gates” (geçitler) de. Kitabı da odur. “Road Ahead”, (Önümüzdeki Yol). Tercih sunuyor. Ya önündeki yol ya da senin seçeceğin yol! Ama kitabın kapağında “tek yol var” ve başını Gates tutuyor. Diğer kitabı da öyle! “Dijital Sinir Yolları!” Organiği robotlaştırıyor.

Dünyayı dönüştüren “Microsoft” işletim sistemleri budur. O güne kadar “ışık” yoktu. Bilgisayar ekranları karanlıktı. Yazı vardı. Yazıyorduk. Siyah bir boşluğa. Sonra ikonlar, semboller geldi. Yazmayı bıraktık. Artık dokunuyoruz. “Tıklamak” budur.  

Şimdi kötü haberi söyleyelim. “Bunlar yok!” Gerçek değil! Dokunmuyorsunuz. His yok. “Tıklıyorsunuz!” Orada semboller var. Yazıyı yok ediyor, ilkelleştiriyor. Doğru, basitleştiriyor. Basitlik ilkelliktir zaten. Doğru kolaylaştırıyor. Kolay “ucuz” olandır.

Halbuki “semboller” ayrı bir dildir. Gösterdiğini anlatmaz. Bu göründüğünü anlatıyor. “E-posta”nın sembolü mektup! “Bilgisayarım”ın sembolü bilgisayar. “Aramanın-bakmanın” sembolü “büyüteç”.

Aptal dili! Arkasında birşey yok ve zorlamıyor. Dünyayı dönüştürüyor. Hangisini? Bizi dönüştürüyor. İnsan dönüşürse “ışık” kayboluyor. Evren karışmıyor! “Önünüzdeki yol”u siz seçeceksiniz.

Gates hep semboldür. Bilmem neden, internet sayfalarında muhalifleri ona hep boynuz ve kuyruk takıyor. Eline üç çatallı mızrak veriyor. Şeytan! Yanlış. Gates’in gerçekte ne olduğunu bilmem. Ama Gates’i şeytanlaştıran semboller yanlış.

Fotoğrafına iyi bakın. Üniversiteli gençtir. Hep öyle. Saç tarama biçimi, gözlükleri, traşlı değil tüysüz duran yeniyetme yüzü. Keten pantolonu ve kazak içi gömleği. Masumdur. Gates’in “ikon”u masumiyettir. Tıklamak gerekiyor. Altından ne çıkar bilmiyorum. Sevmeyenlerin bakışı ile belki şeytan. Belki değil. Ama sembol olduğunu biliyorum.

Gates’in tüm sembolleri kendisidir. Altından başka şey çıkmaz. Kırtasiye işleri yapmak istiyorsanız “Microsoft Office”i kullanacaksınız. Tıklayın, boyama defteri gelir önünüze. Sürpriz çıkmaz. Gates’de sembol olan bir kendisidir. Tıklamak lazım. Tıklıyoruz ama “açılmıyor”. “Error” veriyor. Microsoft programları Gates’i çalıştırmıyor. O’nun için daha “macro” program gerekiyor. “İndirilmesini” bekliyoruz.

Hep dünyayı değiştiriyor!..

Şimdi Bill Gates yeniden karşımızda… 8 Ocak’ta 1200 basın mensubunun karşısına çıkıp "Dijital devrim başlıyor" dedi ve baş döndüren yeni icatlarını tanıttı. Evde TV, bilgisayar, MP3 çalar ve cep telefonu gibi tüm elektronik cihazları birbirine bağlayan son sistemi tanıttı. “Artık TV’yle internete bağlanıp film izlenebilecek” dedi.

 “Dijital devrim başlıyor. Artık dünya tamamen değişecek” dedi. “Amacının, tüm elektonik cihazları birbirine bağlayarak insan hayatını tamamen kolaylaştırmak olduğunu belirten Gates, Microsoft’un evler için özel olarak tasarladığı bir server (işletim merkezi) ve yazılımı Vista’yı tanıttı. Quattro olarak adlandırılan sistem sayesinde evdeki telefon, bilgisayar, MP3 çalar, oyun konsolu ve televizyon kablosuz ortamda birbirine bağlanıyor.”

Bu ikisini yapmayı çok seviyor Gates.. Dünyayı değiştirmek. Ama tamamen! Bu başka birşey. Dünyayı değiştiriyor ama “kadim”i kötülüyor. Eskiyle işi yok. Çünkü eskinin sembolleri tıklanmıyor. Tıklansa da altından “basit” çıkmıyor. “Micro” değil ama “soft” da değil. Gates yumuşakları seviyor.

Bir de bağlamak. Gates bağlıyor. Her şeyi birbirine bağlamak istiyor. Basitçe ve yumuşakça bağlıyor. Bağımlıyor. İnterneti bilgisayara bağlıyor, ikisi ayrılmıyor. Bağımlı oluyor. Bağımsızlığı sevmiyor Gates.. İnsanı hepsine bağlıyor. Organizma dijitalleşiyor. Robotlaşıyor.

“Hafızasına DVD formatında 1000 film kaydedebilen Quattro tüm medya (resim,ses,video) dosyalarının ana bir merkezde hafızaya alınmasına olanak sağlıyor. Örneğin, cep telefonuyla çekilen bir video görüntüsü tek bir tuşa basılarak Quattro’nın belleğine gönderiliyor; kullanıcı daha sonra bu videoyu kumandanın yine tek bir tuşla televizyon ekranından izleyebiliyor.
Ayrıca internetten indirdiğiniz bir şarkıyı yine Quattro aracılığıyla kablosuz ortamda MP3 çalarınıza aktarabiliyor veya dijital kamera ile çekilen fotoğraflarınızı ister cep telefonuna, isterseniz bilgisayara gönderilebiliyorsunuz…”

Harika! Gates, günlük işlerimizi arkası aynı sembollerle kolaylaştırıyor. “Önyüzde” ise masumiyet var!. İnternet demokrasiyi yayıyor. Eşitlik getiriyor. Bağlamak gerekirse, “entegre” yani, aynı olmak gerekiyor. Farklı işletim sistemleri farklı bilgisayarlarda çalışmıyor. “Plug&Play” olmuyor. Entegre için “aynı”lık gerekiyor. Gates’in “dijital demokrasisi” eşitliyor, uyumlu hale getiriyor.

Gates ve yarattığı, yeni değil, başka dünya, bunlarla çalışıyor… İkonlar, masumiyet, bağlamak, basitlik, ucuzluk.. Gates’in sırat köprüsü bu. Köprünün başında bunun için duruyor. Önümüzdeki yol bu. Arkamıza bakmamak gerekiyor. “Ön”den kasıt, arkaya bakmamak.. Bakmamak gerekiyor çünkü aslında “arka yönde yürürken” arkanızdan çağıran Gates’e “döndüğünüzü” hatırlamanızı istemiyor. Ama yol yine sizin yolunuz.

Nedret ERSANEL
nedretersanel@iyibilgi.com

Yazarın hasleten ricası: Bu tür yazılardan sonra, modernlik düşmanlığı, teknoloji istemezliği vs göndermelerle bir ton mesaj geliyor. Bu bir profil yazısıdır. Bir kişiliği, farklı bir bakışla okumaya çalışıyoruz. Esasen bu yazı da Microsoft Word’te yazılmıştır! Ama yorum ve kritiklerinizi esirgemeyin.

Bu haber 1,614 defa okundu.