En Sıcak Konular

Depremden sonra verem kaosu!

0 0 0000 00:00 tsi
Depremden sonra verem kaosu! Her fırsatta deprem yaygarası yaparak insanları kaosa iten bilim adamları yeni bir "kart" daha mı açıyor? Bir proseför çıkıp "Her üç kişiden biri verem olmaya aday" dedi. Peki gerçek böyle mi? iyibilgi aşı lobisine karşı uyarıyor, verem tuzağına düşm

Dün açıklama yapan Prof. Dr. Tevfik Özlü “Yeryüzünde hiç bu kadar veremli olmamıştı. Bu yıl için önceden hesaplanan rakamlara göre yeryüzünde yaşayan her üç kişiden biri verem mikrobuyla tanışmış olup, verem hastası olmaya aday.” diyerek yüreklerimizi ağzımıza getirirken, iyibilgi’ye konuşan Verem Savaş Dairesi'nden Dr. Gümüşlü, “Bu açıklamayı yapan isim verem camiasında hiç adı duyulmamış biri. Yaptığı açıklama gerçeğe dayanmıyor. Halkın korkmasına gerek yok. Uyanık olun, korkuyla hemen verem aşısı olmayın. BCG aşısı veremi önlemez” diyor. 

Verem Savaş Dairesi adına iyibilgi’ye Prof. Dr. Tevfik Özlü'nün açıklamalarını değerlendiren Dr. Feyzullah Gümüşlü, onun bu söylediklerini anlamsız buluyor. “Türkiye’de verem üzerine çalışma yapan bilim adamlarının listesini tuttuğunu söyleyen Gümüşlü, bu ismi ilk defa duyuyorum. Bu isim verem üzerine çalışan camianın çok duyduğu bir isim değil. Söylediklerinden verem konusunda altyapısının olmadığı anlaşılıyor. Son dönemlerde yapılan “verem artıyor” yaygarasının hiçbir gerçekliği yok.”  diyen Gümüşlü, verem hastalığının yayılma özelliğini ve son yıllardaki tablosunu anlatıyor:

Kuş gribi gibi telef etmez

“Verem hastalığı kuş gribi gibi birden ortaya çıkıp, toplu yıkımlara neden olan bir hastalık değil. Zaten herkes verem olamaz. Veremin özelliği şudur: Kimseden kimseye verem hastalığı bulaşmasa da yine de 15 bin verem hastamız mevcut. Veremin mikrop kaynağı insan. Verem hastası kişilerin yüzde 50’si hastalığı bulaştırır. Bu yüzde 50’nin içindeki her hasta tedavi olmadığı sürece yılda yaklaşık 15 kişiye bu mikrobu bulaştırır. Her sağlam kişiye bulaştıramaz. Dünyada verem mikrobuna maruz kalanların yüzde 60’ı mikrobu alır, yüzde 40’ı almaz. Bu yüzde 60, dünyadaki enfeksiyon havuzunu oluşturur. Enfeksiyon havuzundaki 60 kişiden ise sadece 6’si verem hastalığına tutulur. Bu altı kişinin ise 3’ü ilk beş yıl içinde hastalığı yaşar. Diğer üçü ise ömrünün geri kalan döneminde bu hastalığı geçirir. 7 yaşında mikrobu alıp, 70 yaşında hasta olan hastalar bile var. “

"Verem vakasında bir anormallik yok"

Bu yayılma bilgilerinden sonra dünyadaki yıllık verem vaka sayısı 9 milyar olduğunu belirten Gümüşlü, “Bu vaka sayısında bir anormallik yok. Bir kaos yok. Her yıl verem vakaları azalıyor. “ diyor ve, Prof. Dr. Tevfik Özlü’nünun bu olağan verileri çarpıtarak yorumladığını anlatıyor. Türkiye’deki verem vakaları hakkında da bilgi veren Gümüşlü şu verileri paylaşıyor: “1950’li yıllara kadar verem tedavisi olmadığı için insanlara çok eziyet eden bir hastalıktı. Fakat ilacı bulunduktan sonra hastalıkta azalma da oldu. 1970 yılında Türkiye’de verem vaka sayısı yüz binde 126 iken, 1980 yılında yüz binde 52, 1990 yılında yüz binde 44’e düştü. 200 yılında yüz binde 26 iken, 2004’te yüz binde 24’e düştü. 2005’te de sağlık kurumlarının aynı çatı altında toplanması ile sağlık hizmetlerinden yararlanan insan sayısı arttı. Bununla birlikte kayıt altına alınan veremli sayısının artmasıyla 2005 istatistiklerinde de yüz binde ikilik bir artış görüldü. Kayıtlardaki bu artış verem vakalarının arttığı anlamına gelmiyor.  Kayıt altına alınan hastalar hastalıktan kurtulma şansına sahip olduğu ve çevreye daha az zarar verdiği için bu artış sevindirici bir gelişme olarak algılanmalı.

3 kişiden biri risk altında nasıl olur?

Her üç kişiden biri verem tehlikesiyle karşı karşıya diye açıklama yaparak korkutan Prof.Prof. Dr. Tevfik Özlü’nün açıklamasının yorumlayan Gümüşlü, “Türkiye’de 15 milyon kişide enfeksiyon havuzunda. Bu havuzdaki, yani verem mikrobunu bedeninde taşıyanların her yıl binde biri hasta oluyor. Bu yeni bir şey değil. Türkiye’de de dünyada da bu oran hep daha yüksek oldu. Bu yıl havuz da azalmış durumda” diyor. Prof’un da veremin hiç olmadığı kadar attığı fikrine nasıl kapıldığını anlamadığını sözlerine ekliyor. Her yıl binde biri hasta olan 15 milyon kişinin 40- 50 yıl içinde ortalama yüzde 5'inin hastalanma riski taşıdığını belirten Gümüşlü’ye “Risk altında olanları tespit etmek mümkün mü?” diye soruyoruz. Sorumuza cevap veren Gmüşülü “Biz vereme karşı zorunlu aşı programları olan ülkelerdeniz. Bu yüzden Türkiye’nin yüzde 90’ı aşılarla verem mikrobuna maruz kalıyor. Tahlillerde bu yüzden çıkan sonuçlarda kişinin aşıyla mı, yoksa aşısız mı mikroba maruz kaldığını kestiremiyoruz. “ diyor.

Paniğe kapılıp verem aşısı olmayın

Bu verem kaoslarından dolayı paniğe kapılarak halkın verem aşısı olmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Feyzullah Gümüşlü “1997 yılından beri 0, 7, 12 ve 17 yaşta olmak üzere yaptığımız zorunlu BCG aşılarını 1’e indirdik. Çünkü bu aşı sadece bebeklerin veremi daha hafif geçirmelerini sağlamada faydalı. Büyükler için değil. Tekrar, tekrar vurguluyorum.
Verem aşısı veremi önlemez. Yetişkinlere faydası olmaz. 5 yaşından sonra da çocuklarınıza aşı yaptırmayın!

Sağlıklılara, hastalık korkusu; hastalara, direnç yalanı

Verem hastalarının tedavisi uzun olduğu için tedaviden kaçtıklarından yakınan, Feyzullah Gümüşlü, son yıllarda kaçan verem hastalarını tutuklayarak tedavi etme yönteminin yerine alternatif çözümler ayana bir komisyon çalışması başlattıklarını belirtti. İnsanları tutuklamanın insan haklarına tecavüz olduğunun farkında olan komisyon, tedaviden kaçan hastaların topluma tecavüz ettiğini de hesaba katıyor. Verem hastalarına son dönemde, verem artış haberleriyle birlikte, insanlar vereme dirençli yaygarasının da yapıldığını belirten Gümüşlü çıkan haberler karşısında şoka girdiğini belirtiyor. İsmini vermek istemediği bu medya kuruluşlarının haberlerinde dünyada 50 milyon vereme dirençli verem hastası olduğunun iddia edildiğini anlatan Gümüşlü, “ Nasıl olur. Türkiye’de bile dirençli hasta sayısı sadece 400 diyor.”  Sağlıklı insanları deprem örneğinde olduğu gibi verem yaygarasıyla korkutmanın da, tedaviden kaçma eğilimi olan veremlileri direnç yalanıyla tedaviden uzaklaştırmanın da büyük bir kötülük olduğunun altını çizen Gümüşlü, “Medya sağlık kuruluşlarına insanları korkutmadan uyarmak konusunda destek olma bilincine sahip olmak zorunda” şeklinde konuşuyor.

iyibilgi.com



Bu haber 1,593 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,046 µs