Hürriyet’teki “köstebek” kim?

0 0 0000 00:00 tsi
POAŞ yüzünden yeni bir medya meydan muharabesi başlatan Sabah ve Hürriyet savaşında ajanlar dönemine girildi. Bir yandan Aydın Doğan’ın ticari hamleleri POAŞ üzerinden ciddi biçimde etik eleştirilere uğrarken, bir yandan da Hürriyet binası içinde ba

İşDoğan ve POAŞ’ın birleşmesinin ardından kalkan toz bulutu Sabah ve Hürriyet gruplarının kalemşörlerini karşı karşıya getirdi. Mesele en yalın anlatımıyla, POAŞ’ın karlarının İşDoğan’ın vergi ve bağlı borçlarını ödemesinde kullanıldığı iddası üzerinden yürütülüyordu. Buna göre devlet ciddi gelir kaybına uğruyor, POAŞ’ın karından gelen verginin kaybedilmemesi için girişimde bulunuyordu.

Esasen bu işlemde hukuki bir çetrefil bulunmuyor. Maliye’nin bakışı bu yönde ve Hürriyet de buna tutunuyor. Fakat iş burada bitmiyor. Mesele şu ki, burada ahlaki bir tartışma yaşanıyor. Bir şirketin karlı bir başka kuruluşu alarak onun karlarını kendi borç ve vergileri için kullanması yöntemi özellikle Sabah grubu yazarları tarafından etik sınırların dışına sertçe itiliyor.

Hal böyle olduğundan, Sabah’ın başlattığı yeni medya muharebelerine iki medya ordusunun generalleri çala kalem katılıyor. Ertuğrul Özkök’den Fatih Altaylı’ya, Ergun Babahan’dan Yalçın Dogan’a kadar tüm yazarlar klavye bataryalarını ateşlliyorlar.

Babahan, “Poaş’lama” başlığıyla “hortumlamaya” gönderme yaparken yine örneğin Yalçın Doğan “Leş Kokan Yazarlar”la yanıt veriyordu. Ancak su sert çekişmenin Hürriyet grubu içinde ciddi bir gerginlik yaşattığı ortaya çıkıyor. Belki de medya kuruluşlarının ticari işlerinde salt hukuki değil ahlaki de davranması gereği daha çok arandığından Aydın Doğan’ın tutumuna yönelik eleştiriler büyüyor. Genel kanı bu eleştiriler de belli bir haklılık payı da bulunduğu yönünde.

Bunun yanında Hürriyet grubunun bir sıkıntısı daha bulunuyor. Bu da Sabah grubunun açıkladığı bilgilerin öyle kolay kolay elde edilemeyeceği inancı. İşte bu şaşırtıcı durum, Hürriyet yöneticilerini “bir yerde sızma mı var” sorusuna yönlendiriyor. Özellikle bu hafta başında grup içindeki tartışma bu konu üzerinde daha yoğunlaşıyor. Ve sızan bilgilerin ancak bu yolla Sabah’a gitmiş olabileceğine ilişkin kanaat güçleniyor.

Bu noktada meselenin dışarıya sızmamasına özen gösterilmesi kabulü ortaya çıkıyor. Ta ki Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Özkök, Sabah ataklarına öfkelenmeye başlayana kadar. Nihayet 12 Ocak tarihli köşesine Sabah yazarlarına yanıt verme amacıyla oturan Özkök, sırrı kaleminden kaçırıyor ve şu satırları yazıyor.. “... Bunlar ciddi meselelerdir.
O nedenle, cehaletlerini ve şantaj bağımlılıklarını, kendilerine bilgi sızdıran ajanların kötü niyetiyle ittifaka sokan bu şer koalisyonuna, ilgili herkesin kulaklarını tıkaması gerekir...”
Böylelikle de Hürriyet’te “köstebek avı” başlıyor.

iyibilgi.com

Bu haber 374 defa okundu.