Arap sermayesinin ardında ne var!

Arap sermayesinin son iki yılda Türkiye'de yaptığı yatırımlar adeta patladı.  Bu süre içinde Arap sermayeli şirketler beş yılda sekiz kat arttı. Özelleştirme ihalelerinde de sıklıkla karşımıza çıkan Arap sermayesi, Telekom ihalesinde birbirleri ile yarıştı. TÜRRAŞ ihalesinin ise kıl payı kaybetti. Telsim ihalesinde 6 yatırımcı ile boy gösterdi. İstanbul Belediyesi ile anlaşma imzalayan Dubaili yatırımcılar, İstanbul'a Dubai Kuleleri yapmak için lobi yaptı. Arap dünyasının en eski ve en önemli finans kuruluşu Dubai İslam Bankası (Dubai Islamic Bank / DİB) Türkiye're etki alanını genişletti. Birleşik Arap Emirlikleri'nde 'petrol şeyhleri'nin paralarını yöneten DİB, agresif bir yatırım politikası izliyor. Türkiye'de şimdiye kadar 1 milyon dolarlık kredilendirme yapan grubun turizm alanında büyük projeleri bulunuyor. Kuveyt sermayeli Haliç Leasing de Türkiye'de temsilcilik açtı. Yine Kuveytli firma The International Investor, taşıt kiralama şirketi Docar'ı satın aldı. Bu arada dünyanın en büyük cam fabrikalarından biri olan Jebel Ali Container Glass'ın sahibi Sheik Abdul Khalig Saeed, İzmir Seferihisar'da 25 milyon dolara termal tatil köyü için yatırım yaptı. Daha önce çoğunlukla Amerika ve İngiltere'ye para yatıran Arapların Türkiye'ye yönelmelerinde nedenleri arasında, 11 Eylül ile Müslümanlara karşı gelişen bakış açısının köklü değişimi ve Türkiye'nin AB kapısını aralaması gösterildi. Arap işadamlarının 11 Eylül'den sonra baş gösteren gerginlikler ve hortlayan Arap düşmanlığı, bu sermaye çevrelerinde 'terör finansmanı' iddialarıyla 'paralarına el konulacağı' korkusunun yerleşiği belirtildi. Hükümetin ekonomik krizin habercisi olarak nitelendirilen cari açığın kapatılması amacıyla Arap sermayesine yönelmesi ile Arap ülkeleriyle yapılan serbest ticaret anlaşmaları hız kazandı.

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Arap sermayesini "yağmayı bekleyen bir bulut" olarak nitelendirdi. Arap dünyası ile bir çok iş konseyi kuruldu, serbest ticaret anlaşmaları yapıldı. Türkiye'de yabancı sermaye içindeki payı da yüzde 50 artan Arap yatırımcılar, sayısı 250'yi bulan şirket açtı. Üstelik hükümet, faizsiz yatırım aracı arayan Körfez ülkelerindeki yatırımcıların da talep ettiği köprü ve otoyol işletmelerinin özelleştirilmesi için düğmeye bastı. Boğaziçi, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve üç paralı otoyolun işletme hakkı devriyle Araplara sunulması öngörülüyor. "Arap sermayesi sadece ekonomiye mi giriyor?"

Arapların iletişim sektörü ve gayrimenkul iştahları

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Bahreyn'de Arap yatırımcılarla ve finans kurumları yetkilileriyle görüştükten sonra, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt'teki yatırımcıların en fazla ilgi gösterdiği alanın, gayrımenkul olduğunu söyledi ve, ''Biliyorsunuz bu konuda yeni bir yasal düzenleme çalışmamız var. 'Onun ardından Türkiye'de çok büyük miktarlarda gayrımenkul alacağız' diyorlar. Her gittiğimiz yerde bunu dile getiriyorlar'' diye konuştu.Unakıtan'ın da belirttiği gibi önceleri gayrimenkul yatırımlara ilgi duyan Arapların artık ekonominin tümüne yayılma istekleri gün geçtikçe artıyor. Özellikle istihbarat özelliği taşıyan iletişim sektörüne yönelen ilgi, yabancı sermayenin tehdit unsuru olma özelliğini gündeme getiriyor.

Arap sermayecilerin arkasında kimler var?

iyibilgi'ye açıklamalarda bulunan araştırmacı yazar Arslan Bulut, Türkiye'nin stratejik kurumlarının yabancı sermayelere satılmasına şiddetle karşı çıktığını söyledikten sonra Arap sermayesine dair şu şüphelerini paylaştı: "Arap dünyası yıllarca yabancı güdümünde yaşamış toprakların sermayesi. Hala aşiret- kabile halinde yaşıyorlar. Hala tam bağımsız değiller. Bu yüzden Türkiye'de Arap sermayesi adı altında kamu kurumlarını satın alan, yatırım yapanların kim oldukları belli değil. Çoğunun arkasında İngiliz ve Yahudi sermayeleri olabileceğini unutmamak gerek. Kısa süre önce Bahreyn'de Arap- Türk ortak işbirliği toplantısına katıldım.   Toplantıda konuşmalar İngilizce yapıldı. Türk yetkililer ile birlikte, "Burada Araplar ve Türkler var neden İngilizce konuşuluyor?" diye itiraz ettiğimizde, toplantıdaki İngilizleri fark ettik. Onların bu toplantıda ne aradığı sorumuza ise kimse yanıt veremedi."

Erdoğan, kendini garantiye almak için Araplara göz kırpıyor

Prof. Dr. Esfender Korkmaz ise Arap sermayenin Türkiye'de at koşturmasının arkasında Erdoğan ve AKP'nin seçimlerden önce kendini garantiye alma isteğine bağlıyor. Ülke içinde kendine yakın olmayan kesimlerden gelecek tepkileri bertaraf etmek için hem Batı hem de Doğu ülkelerini yanına almak istediğini söyleyen Korkmaz, "Bunun için yabancı sermayeye ülkenin kapılarını rahatça açıyor" diyor. Korkmaz, "Bundan sonra Arap yatırımcılara daha da çok kolaylıklar yapıldığını göreceğiz. Ekonomimiz hem doğu, hem de batı tarafından kuşatılıyor. Buna dur denmeli" diyerek konuşmasını sürdürüyor.