1947 ruhunu çağırıyor, ama... | " /> 1947 ruhunu çağırıyor, ama... | "/>

En Sıcak Konular

CHP 1947 ruhunu çağırıyor, ama...

8 Şubat 2009 14:26 tsi
CHP 1947 ruhunu çağırıyor, ama... Sabih Kanadoğlu CHP’nin çarşaf, Kuran “açılımları” için “Tarih sizi affetmeyecek” açıklaması yapınca, biraz tarih hafızamızı yokladık: Gördüğümüz şu, CHP ilk defa “halkçılık” yapmıyor. Bugün CHP’nin yaptığı

CHP, siyasal alanda tam bir tıkanma ve sıkışıklık durumu yaşıyor. Deniz Baykal’ın, yıllarca hayallerini süsleyen CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra yegane başarısı, partisini kendisi ve taraftarları için “dikensiz gül bahçesi” haline getirmek oldu.

Gerisi tam bir başarısızlık hikayesi. Parti içinde herhangi bir muhalefete ve tartışmaya izin vermediği için, bu durumun değişmesi yönünde herhangi bir işaret de yok görünürde.

CHP, hiçbir zaman halkın gerçek gündemini esas alan, buna uygun politikalar geliştiren bir parti olmadı, olamadı. Onun esas aldığı “güçler” hep başka adresler oldu. O adreslerden aldığı sinyallerin, ilhamların siyasetini yaptı.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok; 1997’den beri “28 Şubatçılık” yapıyor.

“Darbe için kaos ortamını derinleştirmek lazım” diyen güçlerin siyasi planda ihtiyaç duydukları gerginlik ve gerilimin siyasetini yapıyor.

“Cumhuriyet Mitingleri” siyaseti yapıyor. Toplumu kutuplara bölmenin ve o kutuplardan biri olmanın siyasetini yapıyor.

Kendisini “Ergenekon’un avukatı” ilan ederek, Türkiye’nin geleceğini güvenli kılma çabasına takoz koymanın siyasetini yapıyor.

CHP sol mu? Demokrat mı? Ne?

Deniz Baykal, Genel Başkan olduktan sonraki günlerinde “Anadolu solu” diye bir kavram ortaya atmış, yaptığı konuşmalarda Edebali’den pasajlar okumaya başlamıştı. Çok geçmedi, CHP ve Baykal’ın gerçek ve demokratik manada bir sol ile hiçbir ilişkisinin kalmadığı ortaya çıktı.

Bakın, sol veya sosyal demokrat olma iddiasını uzun süredir terk etmiş olan CHP, 12 Eylül Anayasasını savunuyor. AB sürecine destek olmak şöyle dursun engel olmaya çalışıyor. Reform adına yapılan, yapılmaya çalışılan ne varsa, canla-başla karşı duruyor. Hükümetin Kürt sorunuyla ilgili yeni yaklaşımlar geliştirme çabasının, Alevi açılımı yapmasının önündeki siyasi engel de CHP’den başkası değildi.

Bu CHP’ye gönül veren iyi niyetli yurttaşlarımızın bu politik duruşu sorgulamalarının zamanı geldi, geçiyor.

Çarşaf ve “Her mahalleye Kuran Kursu açacağız” söylemlerinin de bu çerçevede doğru anlaşılması mümkün.

Bunlar günübirlik politikalar ve seçimlerde uğrayacağı olası yenilgiyi daha kabul edilebilir boyutlara çekmeye yönelik girişimler. (Bknz. CHP’ye bir haller mi oluyor?)

Ama CHP bunu ilk defa yapmıyor. Bu, onun siyaset tarz ve anlayışının günümüzdeki tezahürü.

CHP’de 1947 “açılımı”
CHP’nin AKP’ye karşı en büyük siyaset ve muhalefet argümanı, bilindiği gibi, AKP’yi “laikliğe karşı odak” olmakla itham etmesi. Şimdi kendi kendisiyle çelişkiye düşmek pahasına, AKP yapsa “laiklik karşıtı” olmakla suçlayacağı işler yapıyor.
Bunu 1947 yılında da yapmıştı.

1946’da Tek Parti Yönetimi “çokpartili sisteme” geçmeye karar verdi. Bu kararı vermesinde etken olan iç ve dış faktörler vardı, bu ayrı bir konu. 1946’da yapılan seçimlerde, Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP), yeni kurulmuş ve iyi örgütlenememiş bir parti olmasına rağmen, seçimlerde büyük başarı gösterdi. Tek Parti Yönetimi’nden muzdarip olan çok çeşitli kesimlerden oy aldı. Ancak düpedüz hile ile iktidar DP’ye verilmedi.

CHP, bu durumda kara kara düşündü ve çareyi “açılım” yapmakta buldu. Sıkı durun. CHP 1947 yılında düzenlediği kurultayda, "komünizm tehdidine karşı, soysal ve siyasal çözülmeye karşı, İslam ahlakının öne çıkarılması ve Diyanet İşleri Başkanlığının güçlendirilmesi ve din derslerinin tekrar okul müfredatlarına alınması " kararı aldı.

1947 yılında alınan bu kararın içyüzünde de 1950 seçimlerini kazanmak vardı. Sonucu biliyoruz: DP, hile ile engellenemeyecek yüksek bir oy oranıyla iktidarı aldı. CHP için “yeni” bir dönem başladı.

Tıkanan sağ partilerde bir ara “1946 ruhunu canlandırmak” söylemi hayli revaçtaydı. Şimdi de CHP 1947 ruhunu mu arıyor diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.

Kuşkusuz bunlar “ruh çağırmak” ile olacak işler değil. Mesele, çağın gereklerine uygun bir siyasi vizyon sahibi olmak ve Türkiye’nin gerçek, sahici demokratikleşme sorunlarına çözüm projeleriyle siyaset yapmak. Bunun için de, sahip olduğu zihniyeti tepeden tırnağa reforma tabi tutmaya cesaret etmek.

Bizden söylemesi: 1947 ruhuyla CHP olsa olsa 1950 seçimlerinin şokunu yaşar…

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 660 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,158 µs