En Sıcak Konular

'IMF'ye niyet mektubu seçimden önce verilmeli'

25 Ocak 2009 20:14 tsi
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, IMF ile anlaşmanın ne zaman açıklanacağını ilişkin bir soruya, 'Niyet mektubunun herhalde seçimden önce imzalanıp gönderilmesi gerekir' yanıtı verdi. Yılmaz, dış finansman ihtiyacının 30 milyar dolar olduğunu da söy

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, IMF ile görüşmelerde pazarlıkların makro büyüklükler ve maliye politikaları üzerinde yürüdüğünü belirtirken, Türkiye'nin 2009 yılı dış finansman ihtiyacının 30 milyar dolar olduğunu söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcıları Erdem Başcı, İbrahim Turhan, Burhan Göklemez, Mehmet Yörükoğlu ile birlikte, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyelerinin katıldığı sohbet toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ekonomik gelişmeler ve Merkez Bankası'nın para politikaları hakkında bilgi veren Yılmaz, enflasyon senaryoları içinde IMF’nin yerinin sorulması üzerine, senaryolarda IMF’nin yer aldığını söyledi. Konuşmasında enflasyon tahmininin makro ekonomik temellerle uyumlu olduğunu belirttiği anımsatılarak, "Şu ana kadar revize rakamlar açıklanmadı. Bunlar hangi makro ekonomik büyüklükler" sorusuna karşılık da Yılmaz, "(Revize makro ekonomik büyüklükleri) IMF ile yapılan anlaşma açıklandığında rahatlıkla göreceksiniz" dedi. Yılmaz, konuya ilişkin detaylı yanıt vermedi.

'Görüşmelerde varız'

IMF ile görüşmelere yönelik soru üzerine ise Yılmaz, Merkez Bankası ile para politikasına yönelik görüşmeler yürütüldüğünü ve bu görüşmelerin devam ettiğini belirtti. Yılmaz, Merkez Bankası'nın bunun dışında ekonominin tümünü ilgilendiren hususlarda da görüşmelerde yer aldığını belirterek, "Bununla ilgili olarak görüşmeler devam ediyor. Zannedersem kısa sürede bununla ilgili açıklama yapılacak" dedi. "Açıklama bu ay içinde yapılabilir mi, seçimden sonraya kalacağına yönelik söylentiler bulunuyor? sorusuna da Yılmaz, "Niyet mektubunun herhalde seçimden önce imzalanıp gönderilmesi gerekir diye düşünüyorum. Onu söyleyeyim" karşılığını verdi. "IMF’in bildiğini kamuoyundan niye saklıyorsunuz" sorusu üzerine de Yılmaz, müzakerelerin devam ettiğine dikkati çekerek, "Eli güçlü tutmak için uluorta tartışmanın doğru olmayacağını", kamuoyunun da yakında bunları öğreneceğini kaydetti. Yılmaz, bir soru üzerine de en önemli pazarlık konusunun "makroekonomik büyüklükler ve maliye politikası olduğunu" dile getirdi.

'Reel fazi hâlâ yüksek'

Bir gazetecinin, "2 puanlık indirime rağmen reel faizlerin hâlâ yüksek olduğu" yönündeki değerlendirmesi üzerine Yılmaz, reel faizlerin nispi olarak bakıldığında yüksek olduğunu ifade etti. Yılmaz, "Biz şunu söylüyoruz; faiz oranlarını düşürürken ekonomik büyümeyi, işsizliği ön plana çıkartarak olması gereken faiz ne sorusu değil bizim genel eğilimimiz. Bu faktörlerin enflasyon için gösterdiği yön ve hedef doğrultusunda olması gereken para politikası, faiz neyse onu yapıyoruz ama göreli olarak hala yüksek olduğu da gerçek" şeklinde konuştu. Yılmaz, enflasyonun hızlıca inmesi durumunda ekonominin üstleneceği maliyetin ne olacağına ilişkin soruyu yanıtlarken de "Enflasyonu hedefin altında bir yerde tutturmanın maliyeti işsizlik ve toplam üretimden yaptığınız fedakarlıktır. Bunu istemiyoruz" dedi. Yılmaz, ideal olanın önceden toplumla paylaştıkları fiyat istikrarını tutturmak ve dolayısıyla iş yapan, yatırım yapan, mal ve hizmet üreten kişilerin kararlarından enflasyon olgusunu çıkarmak, insanların (bana verilen söz tutulacaktır) varsayımı altında iş yapmalarını sağlamak olduğunu söyledi.

IMF'den ne kadar alınacak?
Türkiye’nin finansman ihtiyacı konusunda tüm ekonomi birimlerinin bir hesaplama yaptığını kaydeden Yılmaz, bu hesabı yaparken, 2009 yılında büyümenin ve buna bağlı olarak cari açığın hangi seviyede olacağının önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’nin uluslar arası piyasalardan portföy ve doğrudan sermaye olarak ne kadar pay alacağı önemli. Son olarak da kamu ve özel sektör ile bankaların yükümlülüklerinin ne olduğu ve bu borcun ne kadarını çevirebilecekleri önemli. Bizim yaptığımız analizlere göre 1995-2007 döneminde kamu kesimi, finansal ve şirketler kesimi borçlarının yüzde 100 üzerinde borçlarını çevirmeyi başarmışlar. Ancak 2001 yılındaki kriz bizim kendi krizimizdi ve uluslar arası piyasalarda likidite boldu. Bugünkü kriz ise küresel. Biz Merkez Bankası olarak borçlarda yüzde 75 çevrilebilme oranı kabul ederek, doğrudan yabancı sermaye girişlerine, portföy girişlerine makul rakamlar koyarak, cari açığın bu çerçevede giderek azalacağını düşünerek diyebiliyoruz ki; 30 milyar dolar civarında bir şey ortaya çıkıyor. Bu tamamen varsayımsal." Türkiye’nin IMF’den ne kadar para alabileceğine yönelik soruya Yılmaz, "Kota bazında, teknik baktığımızda alabileceğimiz para sınırlı. Ancak bunun dışına çıkabilir miyiz? Evet çıkabiliriz. Türkiye’nin ihtiyaçlarına mütenasip, görüşmeler sonucunda ortaya çıkacak bir durum" dedi.

'Para Hazine'ye gitmeli'

Yılmaz, IMF’ten alınacak tutarın nasıl kullanılacağına ilişkin soru üzerine de paranın kullanılmasıyla ilgili Merkez Bankası'nın elinde yeterli enstrüman bulunduğunu ifade ederek, "Tercihimiz mümkün olduğu kadar, Merkez Bankası'na gelirse biz de bunu kullandırabiliriz, kullanabiliriz ama öncelikle bu para Hazine'ye gitsin istiyoruz. Hazine iç borcu yönetirken kullandığı iç borç çevirme oranları var. Dolayısıyla Hazine ne kadar az borçlanırsa piyasaya o kadar para verecek, özel sektörümüzün kullanabileceği fonlar o kadar fazla olacak" şeklinde konuştu. Bu arada söz alan Başkan Yardımcısı İbrahim Turan, IMF ile daha önce yapılan anlaşmalarda kamu maliyesinin borç çevirme sıkıntısının ön planda yer aldığını, bu nedenle mekanizma tasarlamanın daha kolay olduğunu vurguladı. Turan, bu kez kamunun ciddi anlamda borç çevirme sorunu görünmediği için kamuoyunda asıl özel sektörün borçları üzerinde durulduğunu ifade etti.

'Yaptığımız işten eminiz'

Durmuş Yılmaz, kendisini Kemal Sunal'ın Şaban tiplemesine benzeten Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın daha sonra özür dileyip dilemediği sorusu üzerine, "Görüşmedim, görüşmeye de ihtiyaç duymuyorum" dedi. Yılmaz, şöyle devam etti: "Bizim görevimizi yapmamız için bir takım enstrümanlar var. Sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğumuz çerçevesinde görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Yapmaya gayret ediyoruz. Dolayısıyla bu yaptığımız işleri eleştirenler olacaktır ve olmalıdır. Hele hele bu dönemde bizim hiç aferine ihtiyacımız yok. Bu dönemde bizim ihtiyaç duyacağımız şey tutarlı, belli bir zemine oturan, iç dinamiği tutarlı olan eleştiri ve bu eleştirileri okuduğumuz, bize ulaştığı zaman (acaba) diyoruz. Üzerinde düşünmemizi gerektiriyorsa takdirle karşılıyor ve bunu da değerlendiriyoruz. Bu tür eleştiriler yok değil, var. Yaptığımız işten biz eminiz. Emin olduğumuz sürece de bu politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Öbür tarafı tamamen sizin takdirinize kalmış." Yılmaz, Ergenekon soruşturmalarını Merkez Bankası yönetiminin hangi çerçeveden izlediği sorusuna ise “İtiraf etmeliyim ki şu ana kadar karar mekanizmalarımız içinde bu konu hiç yer almadı” yanıtını verdi.

Haziran sıcağındaki tereyağı

Bir gazetecinin, "Amerikan Merkez Bankası Fed’in yerinde siz olsaydınız nasıl bir faiz politikası izlerdiniz" şeklindeki sorusu üzerine, Amerikan mali sistemini Haziran sıcağında kalmış tereyağına benzeten Yılmaz, "Mali sistemin, haziran sıcağında kalmış tereyağı gibi olduğunu görseydik herhalde farklı davranmazdık” dedi. (Radikal)

'Polemiğe girmeyeceğim'

Durmuş Yılmaz, Sanayi Bakanı Çağlayan’ın sicil affı ile ilgili "Allah affediyor, bankalar, Merkez Bankası da affetsin" sözlerinin hatırlatılarak, görüşünün sorulması ve uygulamaya ilişkin bilgi istenmesi üzerine, polemiğe girmeyi arzu etmediğini, bunda bir fayda da görmediğini söyledi. Yılmaz, "Söyleyeceğim sadece şu; ekonomik aktivitenin bir mantığı var, belli bir çerçevede cereyan eder bunlar. Dolayısıyla bu tür düzenlemeleri, bu çerçevede değerlendirmek gerekir" diye konuştu. Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre, 2003 yılında çıkarılan sicil affı kanunu gereğince, Merkez Bankası Risk Merkezi nezdindeki negatif nitelikli bireysel krediler kütüğünden ferdi kredi ve kredi kartı borcunu ödemiş olan 347 bin 974 kişinin kaydı silindi. Geçen süre zarfında bu kişilerden 58 bin 934 kişi aynı listeye tekrar geri döndü. Protestolu senet işlemleri kütüğünden senet bazında 57 bin 100 adet kayıt silindi.



Bu haber 679 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,225 µs