PKK’nın ipini kim çekti? | " /> PKK’nın ipini kim çekti? | "/>

En Sıcak Konular

PKK’nın ipini kim çekti?

26 Aralık 2008 11:20 tsi
PKK’nın ipini kim çekti?


Lamı cimi yok: Terör örgütü PKK artık son günlerini yaşıyor. Talabani’nin açıklamaları da Tesev’in raporu da bunun bir kanıtı... Tasfiyenin sebebi ise örgütün yeni oyunda artık bir yerinin olmaması... Geriye tek bir soru kalıyor: PKK’nın

2000 yılından bu yana uykuda olan terör örgütü PKK’nın son yıllarda artan saldırıları sadece Türkiye içindeki uzantılarıyla eşgüdüm içinde hareket etmesinden kaynaklanmıyor. Ya da Türkiye iç siyasetini etkilemek için harekete geçmedi örgüt. PKK’nın tekrar silaha sarılmasında kendi ifadeleriyle “operasyonların devam etmesi” bir etken olarak önplana çıkarken, saldırılar için seçtiği zamanlama yeni uluslararası sistemde yaşanan kırılmalarla örtüşüyor.

PKK’nın zamanlaması düşündürücü

PKK’nın uzun bir sessizlikten sonra yeniden harekete geçmesi 2005 yılını buldu. Elbette bunda Türkiye’nin silahların sustuğu beş yıllık dönemde Kürt sorununun çözümü konusunda bir adım atmaması önemli rol oynuyor. Ancak PKK’nın karmaşık yapısı ve örgüt içindeki fraksiyonlar dikkate alındığında tek sebep Kürt sorunu değil.

Çünkü PKK’nın harekete geçtiği dönemle paralel olarak Türkiye içinde de hükümet karşıtı bazı girişimler başlamıştı. Bu girişimlerin ne olduğunu Ergenekon davası iddianamesinde detaylı olarak okuyabilirsiniz.

Ancak PKK’yı harekete geçiren etkenler sadece iç politika ve Kürt sorunuyla da açıklanamıyor. Kuzey Irak’taki kamplarını üs olarak kullanan örgütün aldığı kararlarda Irak’taki gelişmelerin de payı büyük. Irak savaşı başladıktan sonra bir süre ne olacağını bekleyen terör örgütünün 2005 yılında harekete geçmesini uzmanlar şöyle açıklıyor: 2005 yılında ABD’nin Irak’ta başarıız olacağı artık anlaşıldı. Örgüt bu yüzden belirsizleşen ortamda harekete geçmeye karar verdi. Çünkü ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle Türkiye ile Kuzey Irak arasında yaşanacak yakınlaşma kaçınılmaz hale gelecekti. PKK bu gerçeği gördü ve tüm enerjisini Ankara’ya istediklerini kabul ettirmeye, terör yoluyla en azından bazı isteklerini gerçekleştirmeye harcadı.

PKK saldırılarının arka yüzü

Bu analizde haklılık payı var. Çünkü PKK’nın Türkiye’yi Kuzey Irak’a çekmeye yönelik kışkırtıcı saldırıları hala akıllarda. Eğer Türkiye sağduyuyu elden bırakıp, örgütün istediği zaman ve şekilde Kuzey Irak’a girseydi, hatta kimilerinin istediği gibi hedef sadece PKK değil Barzani olsaydı, bu durumdan en karlı çıkacak taraf PKK olacaktı. Böylece Türkiye Kuzey Irak yakınlaşmasını engellemiş olacak, Kuzey Irak’ı yanında tutacak, ayrıca Kürt sorununu uluslararası bir sorun haline getirmiş olacaktı. Uzmanlar “PKK bu yüzden Türkiye’yi Kuzey Irak’a çekmeye çalıştı” diyor. Ancak Ankara soğukkanlı davrandı ve “zamanı ve şekli biz belirleriz” diyerek PKK’nın beklentisinin aksine nokta operasyonlar ve zamanı ve çapı belirlenmiş sınırötesi harekatlar düzenledi.

TESEV’in raporu PKK sonrasına hazırlık

PKK’nın saldırılarla hedeflediği bir şey de kendisinin muhatap alınmasını kolaylaştırmaktı. Örgüt tasfiye sürecine girerken anlaşmak istiyor, anlaşmayı yapmak için de süreçten en az zararla çıkmak için “masaya oturmak” istiyor. Öcalan’ın “benimle konuşursanız herşeyi yapmaya hazırım” şeklindeki açıklaması bunun bir kanıtı. Ancak Türkiye soğukkanlılığını yitirmiyor. Önceden çokça tartışılan “üçlü mekanizma”ya Kuzey Iraklı yetkililerin de katılımıyla PKK'’ı tasfiye edecek hareketlenme başlamış oluyor. ABD’nin Irak’tan çekilmeye hazırlandığı dönem öncesinde Türkiye ile Kuzey Irak’ın yakınlaşmaya başlaması sürpriz değil... Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin Kerkük’te Türkmenlerle görüşmesi ve Türkçe’nin Kerkük’ün resmi dilleri arasına girmesi Türkiye’nin başarısı. Şimdi Irak, İran ve Türkiye PKK’yı ortadan kaldıracak son proje üzerinde çalışıyor.

İşte bu günlerde yapılan tüm tartışmalar bunun bir neticesi... DTP’nin Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği görüşmeler ve batıdaki bir başkentte düzenlemek istedikleri barış konferansı tasfiye süreci başlayan PKK’nın “en az kayıpla” sivilleştirilmesi yönünde atılan bir adım. Diğer yandan DTP Meclis’e verdiği ve tartışma yaratan önergede de PKK sonrası dönem için hazırlık yaptığını ortaya koydu. Bu hafta yayınlanan ve yine tartışmaların odağına oturtan TESEV raporu da aslında aynı sürecin ürünü...

TESEV raporunda PKK’nın silahsızlanması için bakın neler yazıyor: PKK’ya karşı çeyrek asırdır verilmekte olan mücadele, Kürt Sorunu’nun askeri yöntemlerle çözümünün mümkün olmayacağını göstermektedir. Silahlı çatışmalar devam ettiği sürece, çözüm yolunda atılacak adımlar da başarısız olacaktır. Operasyonlar bir an önce durdurulmalı, PKK’nın silah bırakması için Kürt sivil toplum temsilcilerinin ve siyasi partilerinin aracılığına başvurulmalı, PKK militanlarının silahlarını bırakmasını teşvik edecek ‘af’ içermeyen bir düzenleme yapılmalı, eski PKK militanlarının toplumda yer edinebilmeleri için çalışmalar yapılmalı, hüküm giymiş PKK militanlarını kapsayan bir sicil affı çıkarılmalıdır.

Elbette bu öneriler tartışılabilir ve elbette tartışmalı öneriler... Zira sadece bu paragraf okunduğunda akla bir sürü soru işareti geliyor. Ve özellikle şu cümle dikkatlerden kaçmıyor: PKK’nın silah bırakması için Kürt sivil toplum temsilcilerinin ve siyasi partilerinin aracılığına başvurulmalı...

Yani DTP’nin istediği şeyin ta kendi... PKK’nın tasfiye süreci başladığında kendisini muhatap kabul ettirip en az zararla bu süreci atlatmak istemesi DTP’yi hareklete geçirmişti. Yazdığımız gibi barış konferansı da diğer girişimler de bunun bir sonucuydu. Ancak bu talep şu sorunun yanıtıyla çeliştiği için Türkiye bu konuda adım atmakta kararsız: DTP’yi “Kürtlerin temsilcisi” olarak kim belirledi?

İşte bu yaklaşım aslında sorunun önündeki en büyük engel gibi duruyor. Çünkü Türkiye PKK’yı ya da bir “arabulucu olarak” DTP’yi muhatap kabul etmeyeceği işaretlerini defalarca verdi. Uluslararası sistem ve Türkiye’nin soğukkanlı çabaları PKK’nın ipini çekerken, muhatap kabul edilmek isteyen örgüt ve partinin yeni bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Elbette Türkiye’nin de...

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,760 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,563 µs