Yeni oyun: Birleştir, yıprat, uzat!

18 Aralık 2008 14:13 tsi
Danıştay ve Cumhuriyet davalarının, Ergenekon'la birleştirilmesi yeni bir oyunun habercisi olabilir mi? Adem Yavuz Arslan'a kulak verin. iyibilgi analiz

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla ilgili 8 sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararını bozarak, davaların birleştirilmesini istedi. Yerel mahkeme, karara uyarsa Ergenekon davasının Ankara’da görülmesi gündeme gelecek. Bu karar basında genelde olumlu tepkiler yarattı. Neden? Çünkü hem Danıştay saldırısı hem Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıların, sunulduğu gibi şahsi ve basit sebeplere dayanması, kamuoyu vicdanında pek kabul görmemişti.

Peki... Kamuoyu vicdanını genel olarak rahatlatan bu haber, ya sahneye konan yeni bir oyunun parçalarından biriyse? Tam her şey açığa çıkacak diye beklerken, sürpriz bir sonla karşılaşırsak!

Yargıtay’ın verdiği bu son karar, bundan önceki emsallere bakıldığında, geçmişte karşımıza çıkan bir desenin varlığını hatırlatıyor. Ve bu desen, hiç de hayra alamet değil! Daha önce teknik detaylar yüzünden yıllara yayılmış Susurluk ve batık banka davalarında karşımıza çıkan hukuki sürüncemenin ayak seslerini duyar gibiyiz.  Bu bakımdan davaların birleştirilmesi sadece sembolik bir öneme sahip. Bunun dışında ‘dağ fare doğursun’ isteniyorsa, başka yöntemler de var. Bunların içinde en önemlisi ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) alabileceği kararlar. 

HSYK’nın davaların sürecini nasıl etkileyebileceğine dair önemli hatırlatmaları Adem Yavuz Arslan Bugün gazetesindeki köşesinde 15 Aralık’taki yazısında kısa ve öz bir şekilde vermişti. İyibilgi olarak kendisiyle yapmış olduğumuz görüşme, bize bu parçaları bir araya getirme ve bir kez daha üzerine düşünme fırsatı verdi.

HSYK’ya ait itiraz edilemeyen kararların, savcılar üzerinde baskı oluşturulmak için kullanılabildiğini, Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın başına gelenlerin, Ergenekon savcılarına örnek gösterilip, üzerlerinde baskı kurulduğuna dair söylentilerin olduğuna, sadece savcıların değil, Hâkimlerin de bu baskılardan bağımsız olmadığına dikkat çeken Arslan’ın söylediklerini kendi kaleminden hatırlayalım:

“Susurluk Davası'nın hâkimi Sedat Karagül 3,5 yıl boyunca baktığı davadan karar aşamasına gelindiğinde alındı. Yerine Metin Çetinbaş atandı. Çetinbaş da yüzlerce klasörlük davayı 3 ayda sonuçlandırdı.

Ayhan Çarkın müebbet beklerken 4 yılla kurtuldu. Çetinbaş da emekli olduktan sonra Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı oldu. Batık banka davalarının uzmanı Mustafa Akın'ın mahkeme başkanlığından alınması ise hâlâ tartışmalı. Görünürde rutin bir atamaydı ama bu karar dönemin Bakanı Cemil Çiçek'i bile isyan ettirmişti…” (Bugün, 15/12/2008 Adem Yavuz Arslan)

HSYK’nın davalara en belirgin etkisi, tayin ve terfi dönemlerinde ortaya çıkıyor. Hatırlatalım ki hâkim ve savcıların tayin ve terfi dönemi yaklaşıyor!

Şu an şüphelerin büyük bir kısmı davanın uzama ve bu yolla sürüncemeye bırakılma ihtimali üzerinde duruyor. Bu, yazının başında söylenen desenin ilk parçası olacak. Eğer Arslan’ın da dikkat çektiği gibi Ergenekon savcılarının üzerindeki baskı artar ve HSYK olaya müdahale ederse o zaman desen tamamlanmış olacak.

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 733 defa okundu.