En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Saldırganın kimliği



Alparslan Arslan, Danıştay 2. Dairesi'ne girip kurşun yağdırdığında herhalde hayatının didik didik edileceğini de biliyordu.

Daha ilk günden bütün gazeteler saldırgan avukat Alparslan Arslan'ın geçmişini didiklemeye başladı. Açıkçası çok da zor olmadı saldırganın geçmişine ulaşmak. Üniversiteyi İstanbul'da okumuştu, işyeri İstanbul'daydı ve onu tanıyan insanların çoğunluğu da buradaydı.

Üniversite yıllarında karıştığı satırlı sopalı kavgalar da döküldü ortaya, ondan apartman aidatını isteyen komşusuna kafa atması da... Alparslan Arslan, çevresinde ülkücü görüşleriyle tanınıyordu. İçki içiyordu ama dini inançları da kuvvetliydi. İlk gün Radikal saldırganın siyasi görüşünü özetlerken 'Türk-İslam sentezcisi' tabirini kullandı. O gün bugündür ortaya çıkan her yeni bilgi bu teşhisi kuvvetlendiriyor.

Aşırı sağın o cenahında siyasetler ve siyasi görüşler fazlasıyla birbirine geçişli. Şimdi yine kızacaklar ama Menzil tarikatını ve şeyhlerini görmezden geldiğimizde Büyük Birlik Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi arasında ne fark kalır? Türkçülüğün sadece Türkçülükten ibaret olmasını, İslamcılığı içermemesini söyleyen görüşler çok ama çok gerilerde kaldı. Türkiye'de 'Türk milliyetçiliği' ile 'İslamcılık' neredeyse bir aradadır. Zaman zaman vurgu yeri değişir ama bu ikili birbirinden ayrılmaz.

Üstelik bu ideoloji bir zamanların resmi devlet ideolojisidir. Olmayan bir sol tehdide karşı yapılan toplum mühendisliği projesidir bu. Alparslan Arslan da o mühendislerin dizayn ettiği bir kişi sonuçta. Onun gibi çok insan var sokaklarda, aramızda dolaşan. Hem Türkçü, hem İslamcı, hem anti emperyalist, hem kutsal devlete tapan ama aynı zamanda o devletten bir ara dışlanmış olmayı da hâlâ unutamayan...

***

İktidar çevreleri saldırının gerçekleştiği ilk saatlerde gözle görülür bir telaş içindeydi. Telaşın nedeni, suikastçının salt İslamcı bir geçmişten gelme olasılığıydı. Öğleden sonra saatlerinde Alparslan Arslan'ın siyasi portresi netleşmeye başlayınca yine gözle görülür bir rahatlama yaşandı iktidar odaklarında.

Şimdi saldırganın portresi biraz daha netleşti, ilişkileri belirginleşti. Arkadan ne çıkacak hâlâ tam olarak bilinmiyor ama en azından beş kişilik bir 'çete' ortaya çıktı. Acaba bu çete, aynı zamanda daha geniş bir 'örgüt'ün hücrelerinden biri mi? Yani, karşımızda 'Kaide' tarzı minik ve büyük ölçüde birbirinden bağımsız hücrelerden oluşan bir yapı mı var? Polis şu sıralar bu bilmeceyi çözmeye çalışıyor. Çünkü esasında nasıl siyasi görüşler konusunda şablonlara uymayan bir birbirine geçmişlik varsa aynı şekilde diyelim bu saldırganla ilgili her taşın altından çıkmakta olan 'Türk Solu' dergisi çevresi gibi genel bir kafa karışıklığının dışavurumu olan garip koalisyonlar ve ittifaklar da ister istemez gözlem altına alınıyor.

Saldırgan aynı anda hem Türkçülük hem de İslamcılık siyasetlerinden besleniyorsa, bunun Türkçülük ayağının değdiği ittifaklara ve fikri altyapıyı besleyen ana damarlar arasında hangi kurumların bulunduğuna da bakmalıyız. Bana soracak olursanız bu saldırganın portresi, Türkiye'de devletin son 40 yılda yaptığı bütün hatalı tercihlerin ve işlediği bütün kabahatlerin bir toplamı gibi.

Demek ki doğruymuş, gerçekten ne ekerseniz onu biçiyormuşsunuz!

Bu yazı 903 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,487 µs