En Sıcak Konular

Çetin Altan


Çetin Altan
0 0 0000

Kilise ayinleriyle 3 gün süren bir ortaçağ filmi



PAPA'nın Türkiye ziyaretiyle, neredeyse 3 gün 3 gece TV ekranlarından taşan PAPA ve PATRİK düzeyindeki ayinlerle de seslendirilmiş, bir kilise dünyası yaşadık.
Kendi inanç kesimlerinin egemenlik tahtına oturmuş, giysileri şatafatlı papazların ellerinde salladıkları buhurdanlıklar, mumlar...
Ortaçağ köylülüğünün; öldükten sonra mutlu yaşama reçetesini ellerinde tutan mutlak liderleri...
Ve bugünün "uzay çağı" penceresinden bakıldığında, burjuva enternasyonalizminin kutsal ve geleneksel süsleri...
* * *
Ekranlardan taşan ayin görüntülerini izlerken, inanç tahtlarının ruhani imparatorlarını da ola ki öfkelendirecek, kahkahalı şimşeklenmeler geçiyordu içimden.
Örneğin HOCA'sını, PAPA'sını, PATRİK'ini, HAHAM'ını; ayaklarında birer mayo, çıplak vücutları ve sakallarıyla bir plajda buluşmuş olarak düşünüyordum.
Acaba sadece sakallarından hemen anlaşılabilir miydi, hangisinin hangi inancın temsilcisi olduğu?
* * *
Bir de 100 yıl sonra, uzay turizminin iyice gelişmiş olduğu dönemi düşünüyordum.
Ekranlardan taşan ayin görüntüleriyle, cami kıblesine karşı ortak duruşlar bir "uzay sitesi"nde nasıl gerçekleştirilebilecekti?
* * *
Derken aklıma, Tevfik Fikret'in neredeyse 100 yıl önce yazmış olduğu mısralar geliyordu:
İnsanlığın böyle delaletleri var
Putunu kendi yapar, kendi tapar.
* * *
Bir medeni cesaret anıtı olan Voltaire ise, kilisenin sürdürmek istediği eski mutlak egemenliğine bakarak 250 yıl önce şöyle demişti:
- Tanrı'yı da insan yaratmıştır.
* * *
Lütfedip kusuruma bakmazsanız, bendeniz de; inanç yelpazesine karşı, kendi gönül kandilimin alevini açıklayayım:
- En büyük ve birleştirici ibadet, şeffaflıktır.
* * *
Ne Vatikan servetinin yatırım odakları; ne silah yapım ve satıcılarının kazanç kaynakları; ne devlet tepelerindeki yönetim kadrolarının, resmi araba, uçak ve yatlara ödedikleri trilyonlarca dolar; ne fanatik grupların geçim motorları, şeffaflaşmadan; ritüel ibadetlerle sadece hipnozlar dopinglenir, gözler boyanır.
* * *
İnsanlık yaşamının gelişim ve değişim serüvenine baktığımızda; çeşitli çağlara ayrıldığını görüyoruz:
İlk çağlar, orta çağlar, yeni çağlar, yakın çağlar, uzay çağı...
Her çağın mistik ve politik tablosu değişiktir.
Örneğin ilk çağlar köle ağırlıklı, orta çağlar köylü ağırlıklı, yeni çağlar sömürge ağırlıklı, yakın çağlar kentli ve milliyetçi ağırlıklı; uzay çağı da, küreselleşmeyle şeffaflaşmanın ağır basacağı bir çağ...
* * *
Ancak her çağın, hem değişik kıtalar üstünde sürdürdüğü eski ağırlık, hem değişen çağlar üstünde bıraktığı gölgeler var; kölelikle köylülüğe yeni çağlarda da rastlanmakta, yakın çağlarda da...
* * *
Köylü ağırlıklı Türkiye de, 200 yıldır kendi iç dinamikleriyle üretim biçim ve teknolojisinde herhangi bir değişim ve artı yaratmadan, salt görüntü ve tüketim vitrinlerini düzenleyerek çağdaşlaşma peşinde...
Şeffaflaşma küreselleştikçe de, gerçek yüzü daha keskin ortaya çıkmakta...
* * *
Dünkü Hürriyet'in ilk sayfasına şöyle bir göz atalım:
Sürmanşette, PAPA ile İstanbul Müftüsü'nün Sultanahmet Camii'ndeki yan yana fotoğrafları ve "KIYAMA DURDU" başlığı...
Manşette, "Kadından kadına seks şantajı" başlığı...
Sağ başlık, "Müslümana kaçan Yezidi kızı AP'de"...
Sol başlık, "Berdel değil insanlık ayıbı"...
Alt başlık, "Bakana, Kahveci'yi unutma tehdidi"...
* * *
Tüm medyada bu tür haberlerin ayrıntılarına girildiğinde, toplumsal bir düzeyin maketi de çıkıyor su yüzüne...
* * *
"Yazı" ise, bir kalem emekçisinin içinde doğduğu havuzdan hep dışarı fırlamada...
Köylü ağırlıklı ve oligarşik bir ülkede, kalemlerin çok sık kırılmak istenmesi de bundan...
Ha evet, Boğaz korularının yağmalanması, göllerin kuruması ve İstanbul trafiğinin kördüğümü de bundan...
* * *
İstanbul'da kutlanan değişik inançlar barışıklığı; bakalım bir çare olacak mı, bizim yazı odasının içeriye yağmur suyu sızdırdığı için değişmek zorunda kalan pencere kasasına?..



Bu yazı 695 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Aralık 2006 Kilise ayinleriyle 3 gün süren bir ortaçağ filmi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,014 µs