En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Sağduyuya ihtiyaç var



Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan silâhlı saldırının menfur bir olay olduğuna hiç kuşku yok. Kimin, hangi niyetle bu saldırıyı yaptığına bakmaksızın hemen verilmesi gereken hüküm budur. Bu eylemi şiddetle kınıyorum.

Olay üzerine yetkililerin yaptığı açıklamalar hemen herkesin bu tespit ve tepkide birleştiğini gösteriyor. Bir yüksek yargı kurumu olan Danıştay'a yapılmış saldırı, Cumhurbaşkanı Sezer'in de dediği gibi, "Tarihe kara bir leke olarak geçecek."

"Türkiye maalesef çok tehlikeli bir noktaya doğru sürüklenmektedir. Türkiye'nin nereye sürüklenmekte olduğunu hâlâ görmeyenlere, görmemekte ısrar edenlere, bu olaylar umarım bir uyarı olur" diyen CHP lideri Deniz Baykal'ın da hakkını teslim etmek gerekiyor.

Bu noktada durup şu soruyu sormamız şart: 'Tarihe kara bir leke olarak geçecek bu saldırı eylemiyle Türkiye nereye sürüklenmek isteniyor acaba?

Bu eylem münferit bir tepkinin sonucu olabilir. Genç bir adam, kafasında 'intikamcı' bir takıntıyla, Danıştay'ın bir dairesini ve o dairenin üyelerini hedef seçmiş olabilir. Eylemci avukatın motivasyonuna en fazla 'intikam' hissinin yakıştırıldığı fark ediliyor. O dairenin 'türban' konulu bir karara imza atmış, kararın da bazı ağızlar ve kalemler tarafından şiddetle eleştirilmiş olması en kabul edilen 'motif' gibi...

Gerçekten 'öç alma' amaçlı bir eylemle karşı karşıya isek, bunda, 'tarihe geçecek' bir yön bulmak kolay değil. Başka ülkelerde de görülebilen bireysel bir eylemin Türkiye'yi belli bir yöne sürüklemesinden herhalde söz edilemez. Her toplumda takıntılı insanlar bulunur; bunlardan biri öfkesini üzerine bocalamak için herhangi bir yeri veya kişiyi seçebilir. Danıştay'da meydana gelen eylemi bu kapsamda ele aldığımızda, o noktadan ileriye taşıyıp hiç de 'intikamcı' hisler beslemeyen insanları suçlama vesilesi yapmak herhalde yakışık almaz.

"Menfur olay, öç alma amaçlı bireysel bir eylem olmayabilir mi; eğer öyleyse, arkasında ne aramak gerekir?" Üzerinde kafa patlatılması gereken esas soru budur.

CHP liderinin "Türkiye'nin nereye sürüklenmek istendiği" noktasına işareti bize bu konuda bir açılım sağlıyor. Gerçekten de, geçmişte, ülkemizde yaşanan benzer eylemlerin hemen hepsi, Türkiye'yi belli bir yöne doğru çekmeyi amaçlayan çok geniş birer projenin parçasıydı. İşlenen siyasî cinayetlere, kitle hareketlerine ve toplumsal eylemlere biraz yakından baktığımızda, hiç istisnasız hepsinin, ülke istikrarını hedef aldığını, istikrasızlığın da sonu belirsiz maceralara kapı araladığını görüyoruz.

Danıştay üyelerine karşı eylem de, büyük ihtimalle, böyle bir amaca yarayacaktır.

Deniz Baykal'ın sözleri, anamuhalefet partisi lideri olduğu için, hükümeti ve iktidar partisini suçlar biçimde anlaşılmaya da müsait. Oysa bu tür eylemleri hiç istemeyecek olan hükümet ve iktidar partisidir. Geçmişteki benzer eylemler dönemlerin hükümetlerinin ne işine yaramıştır ki, Danıştay eylemi Ak Parti hükümetinin işine yarasın? Eylemler yalnız ülkeyi istikrarsızlaştırmaz, hükümetleri de sarsar; uzun vâdede iktidarları yıktığı da bilinir...

Umarım, hükümet ve Ak Parti, varlığını tehdit eden bir dizi oldu-bittiyle karşı karşıya olduğunu artık anlar. Anlar da, çok daha farklı bir ortamda oluşmuş hükümetin ve parti yönetiminin yapısını, bu tür olaylara muhatap olan devlet bürokrasisini, içinden geçtiğimiz dönemin şartlarına uygun olarak yeniden oluşturur.

Ülkeye kan kaybettirmeyi, insanlarını tık nefes hale getirmeyi amaçlayan bu tür eylemleri küçük politik çıkarları için kullanmaya kalkışacak açgözlüler çıkmayacak mı? Elbette çıkacak. Ancak, geçmişte yaşananlara 'ders' olarak yaklaştığımızda, benzer eylemleri istismar etmeye kalkışanların da o olayların altında kaldığını görürüz.

Sağduyuyu elden bırakmayıp akılları başlara toplamanın zamanıdır.

Bu yazı 760 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,557 µs