0 0 0000

Haybeden gündemler

Yahu ben bu gazeteci milletinin 'sorun olmayan şeyleri sorun etme gayretine' bayılırım... Bu yetenek bende bulunmadığı için gazeteci olamadım, ola ola bir yazar parçası oldum.

Bu ay sonu Papa Türkiye'ye gelecekmiş ya, acaba bizim başbakan onunla görüşecek miymiş, görüşmeyecek miymiş?...

Eskiden de ciddi ciddi 'Kızıl Çin Birleşmiş Milletler'e girecek mi, girmeyecek mi?' tartışması yaparlardı. (Ben daha çok 'Hitler deli miydi, dahi miydi?' tartışmasına gülerdim. Bir de 'Zeki Müren eşcinsel mi, değil mi?' tartışması beni yerlere yatırırdı.)

Papa bir ara İslam dini hakkında ileri geri konuştu ya, şimdi başbakan da onunla konuşursa tepki toplarmış. Papa'nın özür dilemesi istendi, o da 'üzüntülerini belirtti', ortalık yatıştı. Oysa Papa, katolik dogmasına göre 'yanılmazdır', daha doğrusu, seçilene kadar pekala sizin benim gibi yanılabilir bir fani olan sıradan bir kardinal, Papa olunca birdenbire, dokunulmazlık kazanır gibi, yanılmazlık kazanır... İnançlara saygı gösterilmesi gerektiğinden biz de buna 'hadi yürü' diyemeyiz.

Özür dilemesi bir 'dini intihar' olurdu, çünkü yanıldığını kabul edecekti.

Neyse, şimdi bu Papa buraya gelecek. Eh, Vatikan devletinin başkanı olduğuna göre 'devlet başkanı töreniyle' karşılanacak. Nereden mi biliyoruz? Eskisine de öyle yapmıştık da ondan. 'Tören kıtasını' denetleyecek, askerliğin a'sından ne anlarsa?... Türkçe 'merhaba asker' deyip şirinlik yapacak, bizimkiler 'sağol' diye bağırınca çok duygulanacak...

Papa burada ne yapacak? Elbette 'metazori' Anıtkabir'i ziyaret edecek. Deftere, çağdaş Türkiye'yi ne kadar beğendiğini yazacak. Ortalıktan el ayak çekilince de Atatürk kalkıp bunu okuyacak ve hoşuna gidecek.

Başka ne yapacak Papa? Hitit Müzesi, Topkapı Sarayı, Kapalıçarşı, falan filan. (Şiş kebabı ve rakıyı beğendiğini söyleyebilir ama Türk kadınlarının güzelliğine övgüler yağdıramaz, ters olur. Oysa kendisine Fatih Ürek ve Kuşum Aydın gibi değerlerimizi tanıtsak, olumlu izlenimlerini dile getirebilirdi, böylece Ferzan Özpetek'in İtalya'da yeni ödüller almasına da katkıda bulunurdu.)

Başbakan, Papa'yla görüşse ne olur, görüşmese ne olur? Hem bunlar nece konuşacaklar? Biri Latince sorup öteki Arapça yanıt verseydi hoş olurdu ya, elbette 'tercüman vasıtasıyla' Almanca ve Türkçe danışacaklar.

Eee, ne diyecekler? Bölge barışı, dinler arası hoşgörü ve diyalog çağrısı, nükleer silahsızlanma, çevre koruma, ozon tabakası, cart curt.

Papa buraya asıl Patrik'le görüşmeye geliyor, umurunda Sezer ya da Erdoğan olduğundan değil.

Ne konuşacaklar? 'Dünya Hıristiyanları'nı birleştirme yolunda adım atmak' için laga luga yapacaklar.

Bu adım haybeden bir adımdır. Dünya Hıristiyanları, birleşmezler.

Bu tür görüşmeler daha önce de yapılırdı, 'görüşmekten kaçınıyor denilmemesi' için yapılan laf ola temaslardır. Yüzlerce yıldır birbirlerinden nefret ederlerdi, şimdi hiç olmazsa birlikte resim çektiriyorlar, bu da gelişme sayılıyor.

Ne yani, ortodokslar haç çıkarırken üç parmak yerine iki parmak kullanmaya mı başlayacaklar, yoksa her iki taraf da orta yolu bulup, haç çıkarmaya biri sağ omuzdan öteki sol omuzdan değil, ortadan mı başlayacaklar?

Yoksa katolik papazları evlenmeye mi koyulacaklar?

Hazret-i İsa'nın doğumgünü meselesinde biri 25 Aralık, öteki 6 Ocak'ta ısrar etmekten vazgeçip ortalama bir tarih, diyelim yılbaşı gününü mü şavullayacaklar?

Kiliseler mi birleşecek? Dünya Hıristiyanları birleşeceklerse, yüzlerce protestan örgütü bunu nasıl karşılayacak? Boyun mu eğecekler de 'protestodan' vazgeçecekler?

Ayrıca bütün bunlardan bize ne be?

'Beni Yeşilköy Havaalanı'nda karşılayacak olanların bütün günahlarını bağışlayacağım' deseydi ilgimizi çekerdi ama vaftiz olmadığımız için bize o yol da kapalı! Yandık ki çıra gibi...

Bu yazı 780 defa okundu.