En Sıcak Konular

Ahmet Hakan


Ahmet Hakan
0 0 0000

Bir skeç kahramanı olarak Yalçın Küçük



ÖZELEŞTİRİMİ veriyorum:

İlk gençlik yıllarımda Yalçın Küçük’ü biraz ciddiye almıştım.

Durun, hemen "Yuh yani" falan demeyin.

Çünkü iki "baba" gerekçem var:

BİR: O zamanlar komplo teorisi denilince elektriklenmesiyle meşhur bir camianın içindeydim.

İKİ: İlk gençliğimde etrafımdakilerin gazına çabuk gelirdim.

Ancak...

Ne zaman ki "Hoca"nın, "Aydın Üzerine Tezler" adlı beş ciltlik kitabıyla haşır neşir oldum, durumu çaktım:

Karşımızda "serbest çağrışım" metodu kullanarak "dikkat çekme"ye çalışan bir "erken dönem Televole bilim adamı" vardı.

Maksat, "Okudunuz mu? Yalçın Küçük neler yazmış" dedirtmekti ve doğrusu bu işi Hülya Avşar’dan çok daha iyi kıvırıyordu.

Düşünün: 70’lerden falan söz ediyorum!

***

Sonra?

Daha fazla dikkat çekmek isteyen "Hoca", Öcalan’a yamandı ve bir "Apo Bey dostumuz" dönemi başlattı.

Baktı ki "Apo Bey"den hayır gelmiyor, bu sefer memleketin potansiyel olarak en elektrik yaratacak mevzuunu buldu:

Sabetayizm avcılığı!

Hoca kendinden ve alacağı tepkiden o kadar emindi ki, bu işi sersem bir "isim-şehir" oyununa indirgemişti.

Beklediği de oldu: Bu "sersem oyun" müthiş tuttu!

Nasıl tutmasın ki?

Bu memlekette avanak milliyetçisinden kifayetsiz İslamcısına, köken avcılığına merak sarmış solcusundan şaşkın yarı okumuşuna kadar büyük bir çoğunluk şuna inanabiliyordu:

"Temel sorun kimin hangi kökenden geldiği sorunudur."

Böyle bir memlekette Yalçın Küçük "tutturmayacak" da kim "tutturacak"?

Böylece herhangi bir Batı ülkesinde "çatlak profesör" falan diye ti’ye alınması kaçınılmaz olan Hoca, memleketimizde iş yapabildi.

***

Son durum şudur:

"Ne versek gidiyor" kıvamına girmiş olan "Hoca", artık işi iyice şova dökmüş durumda.

Geçen akşam Sky Türk’teki şovunu izledim.

Manzara şöyleydi:

"Reyting Hamdi" ile "Dikkat Şahan Çıkabilir" arası bir kıvam.

Erman Hoca ile Şansal Abi tadında bir söyleşi.

Hele Hoca’nın el çırparak bir sıçrayışı var ki, ben hayatımda böyle "tadından yenmez" bir hareket görmedim.

İzlediğim bölümde Hoca, kırmızı atkısını sallayarak, "Orhan Pamuk’un son kitabının adı ne? Kırmızı! Peki kırmızı nedir? Önemli bir Yahudi kabilesinin bayrak rengi" dedi ve ardından da "Biz beş taş oynamıyoruz burada, üçkáğıtları çözüyoruz" diye haykırdı.

Tabii ben de kendimden geçtim!

***

Bütün bunları biraz da Mazhar Alanson’un dünkü Kelebek’te yayınlanan söyleşisinden yola çıkarak yazdım.

Çünkü gördüm ki yalnız değilmişim!

İşte Mazhar Alanson da Yalçın Küçük’ün kendisiyle ilgili olarak "Gizli Yahudi" falan demesine kafayı hiç takmamış.

Tutmuş, patenti Can Yücel’e ait olduğu sanılan o ünlü vecizeyi, yani "Yalçın Küçük’tür ama mide bulandırır" vecizesini hatırlatarak kafasını bulmuş, ötesine de geçmemiş.

Bu tutum tam isabettir!

Unutmayalım ki:

Artık bir "skeç kahramanı" haline gelmiş olan "Hoca" ile ancak bu şekilde mücadele edilebilir.

Kim kimi anımsatıyor

GÜRTUNA İLE DALAN: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olmanın adama siyasi istikbal sağlayacağı fikri önce Dalan’ı sarmıştı. Demokrat Merkez Parti adı altında bir parti kurdu ama maalesef tutmadı. Dalan da partiyi DYP ile evlendirdi. Gürtuna’da da "Dalan sendromu" oluşmuş olabilir mi acaba?

AĞAR İLE BOYNER: Güneydoğu konusunda açılım getirmesi kendinden hiç beklenmeyen bir isimdi Cem Boyner. Türk burjuvazisinin önde gelen bir isminin risk alması herkesi şaşırtmıştı. Şimdi de Türk güvenlik gücünün sembol ismi olan Ağar, Güneydoğu konusunda getirdiği açılımlarla ciddi riskler alıyor. Ne diyelim? Allah siyasi sonlarını benzetmesin.



Bu yazı 1,258 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Temmuz 2010 Yeter ki Tayyip gitsin duygusu
    • 3 Eylül 2009 Umreden mahrem notlar
    • 26 Şubat 2009 28 Şubat bitti mi?
    • 22 Şubat 2009 Aydın Doğan’la bir fasıl gecesi
    • 9 Şubat 2009 Hastasıyım bu istismarın
    • 18 Ocak 2009 Benim gözümle Kemal Gürüz
    • 24 Kasım 2008 CHP’nin Tayyip’i
    • 6 Ağustos 2008 Ahmedinejad’ın Anıtkabir’de ne işi var
    • 23 Temmuz 2008 Kandıra’dan mesaj var
    • 9 Temmuz 2008 Gaza gelme Latif Abi
    • 4 Haziran 2008 Önder Sav’a açık mektup
    • 25 Mayıs 2008 Kısa Türkiye tarihi
    • 19 Mayıs 2008 Ağustosta rapsodi
    • 7 Mayıs 2008 Asılmışların paylaşımı
    • 5 Mayıs 2008 Biri Tayyip’e fısıldadı: Parti kapatılmayacak
    • 10 Nisan 2008 Organize’de iki saat
    • 13 Mart 2008 Bayan Çölaşan yalan söylüyor
    • 7 Mart 2008 Da Vinci Baykal’ın şifresini çözdüm
    • 2 Mart 2008 Yaşar Paşa’ya da bir şey söylenir mi?
    • 17 Şubat 2008 Artık şu İranlılara yüz vermesek diyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,656 µs