En Sıcak Konular

Ahmet Hakan


Ahmet Hakan
0 0 0000

Benim gözümde Ağar



BEN ki, "derin devlet", "kayıp silahlar" falan gibi tatsız bir sürü hikáyenin çağrışımlarıyla dopdolu hale gelmişlerdenim.

Bu nedenle...

Ne kadar "ikili ilişki dehası" olsa da...

Ne kadar samimiyet vurgusu taşısa da...

Mehmet Ağar ile yan yana geldiğimde...

Onun beni kaçınılmaz biçimde etkileyen insancıllığına ve şefkatine kendimi tam olarak kaptıramıyorum.

Çünkü... Susurluk’un, "Balıkesir’in ayranıyla meşhur bir yol üstü kasabası" olmaktan öte bir anlam taşıdığını biliyorum.

Bir an geliyor, epeyce yaklaşıyorum ama birden bir ses benim kendimi ondan uzak tutmam gerektiğini fısıldayıveriyor.

Ne adına? Ne adına olacak "ora"da çekilen bütün acılar adına!

Dikkat! Dikkat!

Bu sadece benim değil, neredeyse tüm Türk okumuş yazmışlarının yazgısı haline gelmiştir.

Bizim gür bir sesle "Helal olsun Mehmet Ağar’a" diye haykırabilmemiz için çok fazla şeyin değişmesi gerekir.

İşte buradan haber veriyorum: Galiba çok fazla şey değişiyor!

Mesela...

"Ora"nın üzerine bir demir balyoz gibi inmesi beklenen Mehmet Ağar, "ora"ya en anlayışla yaklaşan politikacı haline gelmedi mi?

Mesela...

Devletin askeri kuvvetlerinin en tepesinden gelen klasik "geri adım attırıcı" uyarı karşısında Mehmet Ağar, çatışmadan uzak ama kararlılığını koruyan bir tutum sergilemedi mi?

Mesela...

Çoktan beridir laiklik meselesi etrafındaki cepheleşme karşısında Mehmet Ağar, kimden hangi tepkiyi alacağına bakmadan demokrat ve özgürlükçü bir politik tutum sergilemiyor mu?

Peki bütün bunlar "yepyeni bir Mehmet Ağar portresi"nin doğduğunun işareti sayılmaz mı?

Bence sayılır!

Çünkü Ağar, bu yeni duruşuyla, daha şimdiden birçok kritik aşamada sınanmış ve samimiyet testinden geçmiştir.

* * *

Peki Türk okumuş yazmışlarının herkeslere tanıdığı "değişme" ve "gelişme" hakkı, neden Ağar’a tanınmasın ki?

Mesela... Baykal, bir "Çelik Bilek" haline gelerek değişti ve de bizler bunu sorgulamaksızın sineye çekmedik mi?

Mesela... Erdoğan "en hızlı AB’ci" gömleğini giyerek değişti ve gelişti... Bizler buna neredeyse razı hale gelmedik mi?

O halde neden Ağar’ın sergilediği yaklaşım farklılığına karşı içimizde bir kuşku taşıyacakmışız ki?

Eğer her şeye rağmen...

"İyi ama boşuna mı söndürdük lambaları" falan diyenlerden ve içinde hálá bir burukluk taşıyanlardansanız...

Sizi anlarım.

Ama lütfen siz de beni anlayın.

Gürtuna’ya İsİm önerİlerİ

Gazete ilanlarıyla partisine isim arayan Ali Müfit Gürtuna’ya bir kıyak yapalım ve birkaç isim önerisinde bulunalım:

1- Türban Üstü Şapka Partisi (Amblem olarak Gürtuna’nın eşi Reyhan Hanım’ın bir süre önce ’model’ olarak sunduğu türban üstü şapkanın o korkunç silueti kullanılabilir).

2- Seçime Kadar İdare Partisi (Amblem olarak saat kullanılabilir. Saat, seçim iyice yaklaştığında en uygun partiye topluca iltihakı simgeleyecektir).

3- Paramız Var Partisi (Amblem olarak tabii ki bol sıfırlı eski banknotları öneririm. Böylece yeni partinin en büyük kozunun, Gürtuna’nın paraları olduğu yeterince vurgulanmış olacaktır.)

4- Sürekli Gülüş Partisi (Amblem olarak telefon mesajlarındaki gülme işaretini öneriyorum. Böylece Gürtuna’nın her durumda gülümseyerek kazanç elde edeceğini zannetmesine de bir karşılık verilmiş olacaktır.)

Mehmet Ali’sizlik özlemi

VALLAHİ de, billahi de bayram ediyoruz!

Çünkü... Türk Sineması, "Attır bir Mehmet Ali / Garantile gişeyi" ilkelliğinden kurtulmuş durumda.

İşte "Sınav".

"Pekala Mehmet Ali’siz de oluyormuş" yaklaşımının en çarpıcı örneği! Tamam, "çok süper bir film" değil ama en azından memleket çapında bir sululuğun peşine takılıp gitmemiş.

İşte "Hokkabaz"...

Sadece "Mehmet Ali’sizlik özlemi"ne karşılık gelmiyor. Bir yönüyle Yavuz Turgul filmleri tadında bir duyarlılığı yansıtıyor. Bir yönüyle ise Cem Yılmaz’ın yeteneğinin ne denli çok boyutlu ve indirgenemez olduğunu kanıtlıyor.

Hatta... Bütün kusurlarına karşın "İki Süper Film Birden" bile, "Mehmet Ali’siz olmaz abi çetesi"nin ne denli haksız olduğunu kanıtlıyor.

Demek ki neymiş?

Türk Sineması’na popüler filmler kazandırmak için ille de Mehmet Ali’ye yaslanmak diye bir zorunluluk yokmuş!



Bu yazı 911 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Temmuz 2010 Yeter ki Tayyip gitsin duygusu
    • 3 Eylül 2009 Umreden mahrem notlar
    • 26 Şubat 2009 28 Şubat bitti mi?
    • 22 Şubat 2009 Aydın Doğan’la bir fasıl gecesi
    • 9 Şubat 2009 Hastasıyım bu istismarın
    • 18 Ocak 2009 Benim gözümle Kemal Gürüz
    • 24 Kasım 2008 CHP’nin Tayyip’i
    • 6 Ağustos 2008 Ahmedinejad’ın Anıtkabir’de ne işi var
    • 23 Temmuz 2008 Kandıra’dan mesaj var
    • 9 Temmuz 2008 Gaza gelme Latif Abi
    • 4 Haziran 2008 Önder Sav’a açık mektup
    • 25 Mayıs 2008 Kısa Türkiye tarihi
    • 19 Mayıs 2008 Ağustosta rapsodi
    • 7 Mayıs 2008 Asılmışların paylaşımı
    • 5 Mayıs 2008 Biri Tayyip’e fısıldadı: Parti kapatılmayacak
    • 10 Nisan 2008 Organize’de iki saat
    • 13 Mart 2008 Bayan Çölaşan yalan söylüyor
    • 7 Mart 2008 Da Vinci Baykal’ın şifresini çözdüm
    • 2 Mart 2008 Yaşar Paşa’ya da bir şey söylenir mi?
    • 17 Şubat 2008 Artık şu İranlılara yüz vermesek diyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,005 µs