En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Nah yaparız boykot moykot



Fransa'ya tepki, Fransız mallarını boykot etmek falan filan gibi girişimler uygulamada fos çıkınca, bir kaldı saçmalamak... Cezayir meselesinde saçmalamak başbakan emriyle gündemden düşünce, bu kez Fransız filmi seyretmemek gibi hepten zavallılıklar gündeme geldi.

Benlux kokuları ve de Pigalle orospuları tatlı geldiği için bayram turundan vazgeçemeyince işin kolayına kaçanlar, Fransızca öğrenmekten vazgeçenler, kurslardan kaydını sildirenler oldu! Bu da halkımızın 'öğrenmemekte direnmek' tutkusuyla örtüştü. Fransızca dersini kaldıran üniversitemiz bile var.

İyice ileri gidilmeli, Fransız yazarlarının da çevirileri bile okunmamalı, eşeklikte çağ atlanmalıdır!

Bu neden böyle?

'Ulusalcılık' lafta kolay da, ondan. Fransa'ya gırtlağından bağlanınca 'Renault giderse Bursa biter' diyen tüccarın acı gerçeği öne çıkıyor ve Sütçü İmam da, Karayılan da, Ankara esnafının 'Çılgın Türkler' edebiyatında kalıyor.

O edebiyatla 'erbab-ı ticaretten' Sayın Ahmet Tevfik Küflü ve Sayın Turgut Özakman gibi çok para kazanmak mümkün de, Fransız kurşununun artık adama değmemesi mümkün değil. 1919 yılında Malatya'da Carrefour mağazası, Antep'de Citroen fabrikası olsaydı ilk kurşunlar da zor atılırdı.

Biz emperyalizme karşı savaşı, sömürge olduğumuz için değil sömürge olmadığımız için, Avrupa kapitalizmi içimize girmiş olduğu için değil fazla girmemiş olduğu için kazandık! Göbek bağımız yoktu.

Ne yaptık, üç çarçur kefere şirketini kovaladık. İntikamımızı almak için bir dandik Tramvay Kumpanyası vardı İstanbul'da, bir de dandik Terkos Kumpanyası. Onu da zaman içine yaydık ha, yabancı şirketlerin ülkemizden 6 Ekim 1923 sabahı askerleriyle birlikte ayrıldıklarını sanmayınız.

Bugün, Türk finans-kapitalinin dörtte biri, yani yüzde yirmi beşi yabancıların elindedir. Bu oranın altı ay içinde yüzde otuza çıkması, bizzat Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener tarafından özlenmekte ve müjdelenmektedir.

İki milyar dolar da sabit yatırımı var Fransa'nın. Altmış beş bin Türk çalıştırıyorlar.

Bu ve benzer sermaye çekildiği anda Türkiye 'fakir ama onurlu' kimliğine geri döner.

Zaten kör topal giden ihracat hepten durursa kan çıkar.

Kredi kartlarımız yurt dışında geçersiz oldukları anda da ne Ergenekon kalır ne Kızılelma.

Halkımız bunu hiç mi hiç istemiyor. (Aydınlar isteyebilirler, onları kimse iplemiyor.)

Halkımız yoksulluktan 'illallah' dediği için, cumhuriyetin ilk yıllarının 'otarşi' yani kendi kendine yetme, kendi yağıyla kavrulma politikasına asla razı değil. Hiçkimse şapka giymenin bedelini açlıkla ödemeye yanaşmaz artık.

Bunu isteyebilecekler, yalnızca yoksulluğu içselleştirmiş, dertleri zevk edinmiş bürokratlar.

Fakat bu kez, İsmet Paşa'nın savaş yıllarında yaptığı gibi, gene köylüyü memurdan nefret ettirecek 'ayni yardım' da alamayacaklar, yani açıktan gaz, şeker, sabun, patiska falan dağıtılmayacak kendilerine, olmadı bunların tutarı biriktirilip altı ayda bir 'nakden' ödenmeyecek. O dönem tarihte kaldı.

İşte bunun için 'Fransız mallarını boykot' gibi umarsız çabalar, kerametleri kendilerinden menkul üç beş gazetecinin hayallerini süsleyebiliyor ancak...

İsterseniz daha da açık söyleyeyim: Fransız meclisinin çıkardığı şu ünlü 'soykırım kanunu' falan da ne Fransız halkının pek fazla umurunda, ne Türk halkının pek fazla umurunda.

Bütün bu saçmalıkların 'Türkiye'nin Avrupa'ya girip girmemesi yolunda' karşılıklı siyasi cilveleşmelerden ibaret olduğunu iki halk da seziyor. Dolayısıyla Mehmet Bey elindeki Galeries Lafayette poşetini doldurmaya bakıyor, Monsieur Georges da o malları satmaya... Herkes memnun. Homurdananlar, hem Çeçen bağımsızlığını destekleyip hem de Rusya'yla ittifak kurmayı düşünebilecek şaşkınlar.

Eh, o zaman da tepkinin ceremesi kara çelenklere verdiğin paraya sınırlı kalır, sonuçta ancak çiçekçiyi mutlu edersin.



Bu yazı 795 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,908 µs