Mirza Çetinkaya
0 0 0000
Yoldaş kurt, neye sinirleniyor acaba?
Washington ile Moskova arasındaki son gerilim ve karşılıklı hoşnutsuzluklar her ne kadar belli noktalarda odaklaşan çıkar çatışmalarıyla açıklansa da Kremlinin kontrolden çıkması gerçeği Batı tarafından pek hazmedilemiyor.
Konstantin Çernenko, ardından Mihail Gorbaçov ve nihayetinde de modern Rusyanın ilk başkanı Boris Yeltsinin iki dönemlik görevi süresince Kremlin, özelde Washington olmak üzere devamlı Batının baskısı altında tutuldu. Batının korkulu gölgesi, Kremlin üzerinden eksik olmadı hiç. Süper güç SSCBnin dağılmasına şahit olup da üst düzey görevlere gelen yetkililer, emin olamadıkları geleceklerini iç kargaşa ortamından Batının demokrasi eli ile sağlama almayı tercih ediyordu. Sovyet sisteminin öngörülenden hızlı dağılması, yeni oluşturulan Rusyanın da türbülanslı bir atmosferde yol alması, Kremlini oldukça güçsüz duruma düşürmüştü.
1990lı yılların ortalarına kadar Rusya belalı nükleer atıkları çevreye zarar vermesin diye çeşitli fonlarla desteklenen zavallı bir ülke konumunda görünüyordu Batı tarafından. Rusya halkından ziyade, Vladimir Jirinovskiy ve Şamil Basayev gibi delileri nükleer silahlardan uzak tutma telaşıyla sınırlıydı Batının endişesi.
Duma tarafından ayda bir yüce divanla tehdit edilen, sağlığını kaybetmiş Boris Yeltsin döneminde Kremlinin fonksiyonu belki de Rusya tarihinin en düşük seviyesine inmişti.
Vladimir Putinin göreve gelirken derhal Kremlini güçlendirmeye başlaması başlangıçta geleneksel Rus yönetiminin icabı olarak görüldü. Ancak merkez bankasının kasasındaki altın rezervi 225 milyar doları bulan, ordusu giderek gelişmeye başlayan, petrol-gaz fiyatlarının yüksekliğiyle günden güne zenginleşen ve dış politikada aktifleşen bir Kremlinin kendi kontrolünden çıktığına kanaat getiren Batıda hazımsızlık belirtileri baş gösterdi.
Başkan Yardımcısı Dick Cheney de dahil olmak üzere Amerikalı yetkililerin söylemleri inceden inceye tahlil edildiğinde, asıl endişelerinin Kremlinin artık söz dinlemez olmasında yattığı anlaşılıyor.
Rusyada etkin bir muhalefet bulunmuyor. Putinin herhangi bir partisi bulunmazken ülkenin en büyük partisi Yedinaya Rassiyanın sözcüleri, Putin bizim başkanımız argümanını dillerinden düşürmüyor. Oligarh denilen zengin ve nüfuzlu iş çevreleri de dağılmış durumda. Geleceğin başkan adaylarından Dmitri Medvedevin orta direğe yönelik programları taşrada popüler hale gelmek üzere. Ülkenin en güçlü futbol takımlarından CSKA Moskova, Savunma Bakanlığına, Zenit (St. Petersburg) Gazproma ait. Sanatçılar, Putin gibi erkekleri konu eden parçaları seslendiriyor. Üstelik olağanüstü global bir gelişme olmazsa St. Petersburgluların kurduğu sistemin on yıl daha devam etmesi zor görünmüyor.
Zengini olduğu petrol ve doğalgazın giderek stratejik metalar haline gelmesi, Rusya sanayisinin gelişmesi, eski Sovyet cumhuriyetlerindeki yumuşak devrimlerin nadasa kalması, Kremlini Batıya karşı güçlendiriyor.
Durumun farkında olan Putin, hafta içinde parlamentoda yaptığı tarihî konuşmasında, kendisine yönelik özellikle eleştirilere ABDyi hedef alan şu Rus atasözüyle karşılık verdi: Yoldaş kurt, kimi mideye indireceğini bilir. İndirirken de kimsenin feryadını dinlemez, dinleyeceği de yoktur.
Kurt, Rus masallarında, gözü dönmüş, hırsının peşinde giderken postu deldiren karakter olarak geçer.
Bu yazı 955 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Haziran 2007
Putin'in, 'Çin Seddi'nden Adriyatik'e uzanan projesi
-
2 Ekim 2006
[MOSKOVA] Kafkasya'daki savaş mekanizması güneye kayıyor
-
15 Mayıs 2006
Yoldaş kurt, neye sinirleniyor acaba?
-
1 Mayıs 2006
Çernobili yapay deprem mi uçurdu?
Yorumlar
+ Yorum Ekle