En Sıcak Konular

Umur Talu


Umur Talu
0 0 0000

Ölesiye lise!



Kabul ediyorum, "irtica" büyük mesele; o yüzden üstünde böyle durulması makul.
Kabul, "uçak kaçırma" da müthiş; hiç küçük değil.
Terörü de ekleyin; bu ülkenin bir sürü büyük meselesi var.

Şu da var:
Dipsiz Kuyu'ya kısmen sürekli uğrayanlar bilir ki, çok sayıda yazı "çocuğunu öldüren ebeveynler", ama daha önemlisi "annesini, babasını öldüren gençler"e, bu tür cinayetlerdeki anormal artışa, bunun "modern bir sorun" olduğuna ayrılmıştı.
"Bir babanın korkusu" belki, ama esasta bir insani irkilmeydi.
Her türden hasmın;
Aşiretten tribüne, kan davasından milli davalara, terörden kız için kapışmalara, namustan bilumum namussuzluğa, yan baktıdan trafik didişmesine, üç kuruşluk gasplardan ideolojik meselelere, siyasi linçten mahalle kavgasına kadar hep öldürülmek istendiği bir ülkede yaşıyoruz ve kimimiz bu şekilde ölüyoruz.
Sürpriz değil gibi geliyor cinayetin her türlüsü.
Lakin, anne ve babayı hedefleyen soğukkanlı boğmalar, delik deşik etmelerdeki anormal artış, her türlü sınırın kolayca aşılabildiğini gösteriyordu.
Bir başka deyişle;
Her türlü hayatölüm sınırını kolayca aşabilen gençlerin de çoğaldığını.

Öğretmeni sınıfta taciz eden, tartaklayan "son sınıf", artık "yeni mezun" arkadaşların görüntülerini izlemiş olmalısınız.
Sabah da iki gündür haberlerini veriyor.
Bu çocuklar, İstanbul'da, meşhur Haydarpaşa'da liseyi okuyup bitirdi.
Asıl şiddet; sınıftaki küstah cüretlerinden ziyade, bunları görüntüleyip epey zaman sonra, en ufak bir vicdan azabı, en küçük bir utanç, birazcık pişmanlık duymadan, bir de yayınlayarak "çok eğlenebilmeleri".
Asıl sürekli şiddet; bu merhametsizlik, bu aşağılama tutkusu, sürü vahşeti, bu eğlenme ve övünme biçimi.
Bu arkadaşlar, belki de şimdi ÖSS filan kazanmış, yani "başarılı" olmuş, yeni başarılara yelken açmış durumda.
Aileleri de gurur duyuyor olmalı o başarılardan.
Ama yarın, o "şiddet" ten başkalarına da ne tür ikramlarda bulunacaklar; ihtimal ve alternatif çok.

Bakın onların daha ileri gitmişleri, Antalya'da nereye vardı:
Daha mezun bile olmadan!
Dört, beş liseli genç, sokaklarda yaşayan birini, içki içiyor diye, öldüresiye dövdüler.
Bu şu demek: Döve döve öldürdüler. Yani birden parlayıp değil; uzun uzun.
İçinde "Ramazan, oruç" gibi dini motifler bulunuyor olabilir ama, her oruç tutan her içki içeni öldürmüyor; yahut tersi.
Bu tip tiplerin motifi, belki katılmazsınız ama, herhangi bir gerekçeyle dövmek, öldürebilmek.
Birkaçı bir araya gelince hele; güçsüz, "aşağılık" bulduklarını hor görebilmek, ezebilmek, hırpalayabilmek, benzetmek, linç edebilmek, yok etmek.
Bazen içişini, bazen duruşunu, bazen bakışını, yazısını, fikrini, sesini, tipini beğenmediği herhangi birini.

Türkiye'nin "en seçkin" okullarında dahi, bir alttakini ezmek üstüne sıkı bir kültür mevcut.
Tatlı tatlı anlatılan okul yahut askerlik hatıralarımızın maalesef bir yüzü de bu.
Hepimiz katil olmuyoruz elbette.
Ama bunu siyasetle, ideolojiyle, bir tür milliyetçilikle, etnik şiddetle veya aile içi ve sıradan, gündelik faşizmle, bir yığın nefretle buluşturanımız hiç az değil.
Kimimiz de daha masum; TV dizisi yapıyor, ya da hayran hayran onu izliyor!

Neyse; "küçük" bir meseleyle sizi rahatsız, huzursuz etmiş olmayayım.
Bir dahaki "liseli şiddeti" ne kadar kim bilir ne büyük meselelerimiz olacak. Konuşacak, yazacak.
Sahi nereden çıkıyor bu çocuklar?
Amerika'da filan da var, hani okulu tarıyorlar.



Bu yazı 889 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ocak 2009 Kravatın vicdanı
    • 15 Ocak 2009 Yeraltı ordusu!
    • 26 Aralık 2008 Hakikatin içyüzü
    • 15 Aralık 2008 Onların oğulları kızları...
    • 11 Aralık 2008 Bak şu bakana!
    • 23 Kasım 2008 Üç ana...
    • 17 Kasım 2008 Taş ile bomba... Kanun ile adalet
    • 13 Kasım 2008 Ya öyle değil de böyle ise...
    • 19 Ağustos 2008 Kırk tilki kırk ayak
    • 28 Temmuz 2008 Kahpelik!
    • 28 Ekim 2007 Kasrı Şirin mi şirin!
    • 10 Ekim 2007 Düşünmeye davet
    • 26 Ağustos 2007 Biat kültürü imiş!
    • 21 Haziran 2007 Büyük lokma... Büyük konuşma
    • 20 Haziran 2007 Susurluk, Ankara Sauna, Atabey Kaldırım, Danıştay Trabzon, İstanbul bomba Cumhuriyet
    • 17 Haziran 2007 Her senaryo aktörünü bulur
    • 11 Haziran 2007 Şimdi incir zamanı
    • 3 Haziran 2007 Bana her şey seni hatırlatıyor!
    • 29 Mayıs 2007 Bunu da gördük!
    • 28 Mayıs 2007 Kanmayın kıymayın!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,648 µs