En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Türkçe ezan ve Sezer’e soru



Bayrağı rektörlerden kuvvet komutanları devraldı, askerî okulların açılışlarında laiklikten irticaya, Avrupa Birliği’nden bölücü teröre değin uzanan geniş alanda peş peşe görüşlerini dile getiriyorlar, her konuşma da kamuoyunda yankı buluyor.

Son olarak Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu konuştu, devrim-karşı devrim derken konuyu Türkçe ezana getirdi ve ‘Türkçe ezan çok partili siyasal sisteme geçildikten sonra karşı devrimcilere verilen bir ödün olarak ortadan kaldırıldı.’ dedi.

Bu sözleri görmezden gelmek ve yadırgamamak elde değil. Ramazan’ın manevi ikliminin yaşandığı bir ortamda ezan konusunun şu şekilde gündeme gelmesi çok anlamsız ve yersiz... Artık çok gerilerde kalmış bir tartışma bu. 3 Kasım seçimlerinde milletvekili adayı Yaşar Nuri Öztürk kıyısından köşesinden bu konuya girecek oldu, başta Deniz Baykal olmak üzere CHP yönetiminin sert tepkisiyle karşılaştı. Bazı marjinal gruplar dışında siyasette, toplumda, devlette hiç karşılığı yok…

Doğru, ezan, başbakanlığını Adnan Menderes’in yaptığı Demokrat Parti iktidarının ilk icraatlarından… Düzenleme, durduk yerde devrim aşınsın diye yapılmadı, toplumdan gelen yoğun talep üzerine gerçekleşti. Türkçe ezana çok küçük bir azınlık taraftı, toplumun geneli benimsemedi. Tıpkı bir zamanlar zorunlu olan şapka gibi Türkçe ezan da tarihin arşivine kaldırıldı. Doğrusu da buydu. Kaldı ki Demokrat Parti’nin getirdiği düzenleme öyle zannedildiği gibi Türkçe ezanı yasaklayan, ezanın her yerde Arapça okunmasını zorunlu kılan muhteva taşımıyor. Değişiklikle sadece Arapça ezan yasağı kaldırıldı, ‘kısıtlama yok, isteyen istediği dilde ezan okuyabilir’ dedi. Ezanın Türkçe okunmasına da imkan tanıdı, Arapçaya da… Serbest dönemde 18 yıllık denemeye rağmen Türkçe ezan okuyana rastlanmadı.

Bugün Türkçe ezan okumanın önünde hiçbir engel yok. Cami cemaatinden bu yönde talep ulaşırsa Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu isteğe kayıksız kalmayacağını, değerlendirmeye alacağını sanıyorum. 2006 Türkiye’sinde topluma ‘Ezan Türkçe mi okunsun, yoksa Arapça mı?’ diye iki seçenek sunmak abesle iştigal. Bu sorunun cevabı da belli…

Hal böyleyken bir komutanın Türkçe ezan konusunu gündeme getirmesinin kime ne yararı var? Askerlerin son açıklamalarında sürekli ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma’ çabası içinde olanlardan söz ediliyor. Manevi duyarlılığın zirveye çıktığı oruç ayında bir kuvvet komutanı tarafından Türkçe ezanın dile dolanmasının acaba temsil ettiği kurumu yıpratan etkisi yok mu? Derinlemesine araştırma yapmaksızın sokağa kulak kabartıvermek yeterli bu sorunun cevabını öğrenmek için.

Maalesef yine irtica ve laiklik yanlış noktalarda tartışılıyor. Toplumun doğruları, kutsalları irtica kapsamında yorumlanıyor ve sanki bu değerlerlerin çatışması için tam karşısına getirilip laiklik ilkesi oturtuluveriyor. Ezan gibi kutsallar asla laiklik ilkesiyle çatışmaz, aksine birbirini tamamlar. Tabii belli kalıplar içine alınmadığı ve dar, katı anlayışlarla yorumlanmadığı sürece. Bu toplumun laiklikle de problemi yok, Müslümanlıkla da… Türkiye, bölgede altın sentezi gerçekleştirmiş ülkelerin başında geliyor. Sık sık irtica üzerinden bazı değerlere dokundurmak ve laikliği bir karşı cephe gibi tartışma konusu yapmanın bu ülkeye zararı var… Devlet millet bütünlüğünün tesisi için uğraşan askerlerin daha dikkatli davranması gerekir.

Malum, bugün Cumhurbaşkanı Sezer Meclis’te milletvekillerine seslenecek. Ne söyleyeceğini pek merak etmiyorum, tahmin ediyorum. Sezer, kürsüye geldiğinde karşısında duran milletvekillerine dikkatli gözlerle bir bakabilir mi? O sıralarda acaba kendisine oy vermiş kaç milletvekili oturuyor? Ortak imzalarıyla aday gösterdiği beş lider; Ecevit, Yılmaz, Çiller, Bahçeli, Recai Kutan şimdi nerede? Onlar yokken Sezer’in olması demokrasinin ruhu açısından ne kadar doğru? Milletvekili sıralarına göz gezdirirken herhalde bu düşüncelerin aklına gelmemesi mümkün değil…



Bu yazı 1,436 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,364 µs