En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Vitamin delisi olmayın



Son yıllarda, bir ‘vitamin ve doğal beslenme ürünleri modası’ başladı ve aldı başını gidiyor. Bunların içlerinde en popüler olanları da antioksidanlar olarak da bilinen A, C, E vitaminleri ve bitkisel beslenme ürünleri. Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde milyonlarca insanın kullandığı bu maddeler, artık Türkiye’de de marketlerde ve özel dükkânlarda satılıyor.
Birçok hastamın Amerikalılardan geri kalmaz derecede, vitamin ve çoğu Çin ve Uzakdoğu kaynaklı doğal beslenme ürünlerini bilinçsizce tüketmeye başladıklarını görüyorum.

VİTAMİNLERİN FAZLASI ZARARLI

Vitaminler de aslında birer ilaçtır ve asla gelişigüzel kullanılmamalıdır. Gerçek vitamin eksikliklerinde düşük dozların bir yararının olmadığı ve vücudun ihtiyacından yüksek dozlarda alınan vitaminlerin ise çeşitli yan etkilere neden oldukları eskiden beri bilinir.

Meselâ, yüksek doz A vitamini karaciğer için toksik olmasından başka kemik ve eklem ağrılarına, saç dökülmesine, iştahsızlığa, deride kuruluk ve kaşıntılara da neden olur. İhtiyaçtan fazla alınan D vitamini de bulantı, kusma, yorgunluk, sinirlilik ve idrar sorunlarına yol açar. C vitaminin fazlası böbrek taşı, sindirim problemleri ve aşırı demir emilimine neden olur.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, vitaminlerin sanılan aksine kanser riskini artırabileceklerini bile ortaya çıkarmaya başladı. Beta karoten ve E vitamininin sigara içen erkeklerde akciğer kanseri riskini  %18 ve kansere bağlı ölüm riskini de %8 oranında artırdığı kanıtlandığından, artık sigara tiryakilerinin bu vitaminleri almaları kesinlikle sakıncalı bulunuyor.

E VİTAMİNİ

E vitamini, gelişmiş ülkelerde, daha uzun ve sağlıklı yaşamak isteyen milyonlarca insanın gözdesi olan bir vitamindir. E vitamini ve antioksidanlar, vücudumuzda oluşan ve hücrelere zarar veren ‘serbest radikalleri’ ortadan kaldırarak kalp ve damar hastalıklarına, kansere karşı koruyucu etki gösterirler.

İstatistiklere göre, Amerika’da erişkinlerin %25’ i düzenli olarak E vitamini kullanmaktadır ve bunların 2/3’ü yüksek dozda, yani günde 400 Ünite’den fazla vitamin almaktadır.

E VİTAMİNİ ÖLDÜRÜCÜ OLABİLİR

Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan  ve yeni yayınlanan bir araştırma, E vitamininin maksimum dozunun yarısını alanlarda bile ölüm riskinin artmış olduğu sonucunu verdi. Buna göre, bir yıldan uzun süre her gün 400 Ünite (=270 mg) ya da üzerinde E vitamini alanlarda ölüm riski bu vitamini hiç kullanmayanlara göre %10 oranında yüksek bulundu. Alınan E vitamini miktarı arttıkça ölüm riski de buna paralel olarak artıyordu.
        
Amerikalıların %25’ inin düzenli olarak yüksek doz E vitamini kullandıkları hesaba katıldığında, riskteki küçük bir artışın bile ne kadar çok insanı etkileyebileceği daha iyi anlaşılır.

SONUÇ

E vitaminini doğal yollardan alınmalıdır. Çimlenmekte olan tahıllar, soya, mısırözü, ayçiçeği ve diğer bitkisel yağlar, kabuklu yemişler, pirinç, pamuk çekirdeği, yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda E vitamini vardır.

Besinlerin işlenme ve dondurulma dâhil saklanmaları sırasında E vitamini aktivitesi azaldığından besinler mümkün olduğunca taze olarak tüketilmelidir. Ayrıca, E vitamininin emilimi ishal gibi yağ emiliminin iyi olmadığı durumlarda bozulacağı da unutulmamalıdır.

Vitaminler ilaç olarak doktor önerisiyle, belirli dozlarda ve belirli sürelerde kullanılmalı, yüksek dozlardan kaçınılmalıdır.
‘Bunlar vitamindir, bunlar bitkilerden elde ediliyor, fazla da alınsa zararı olmaz.’ sözlerine kimse kanmasın.



Bu yazı 1,323 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,286 µs