En Sıcak Konular

Murat Yetkin


Murat Yetkin
0 0 0000

Büyükanıt ne demek istedi?



PKK ile mücadele konusu, devletin en üst kademesinden gelen açıklamalardaki asabiyetin giderek yükselmesine neden oluyor. Bunun son örneğini Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın önceki gün Malatya'da yaptığı açıklamada bulabiliriz. Açıklamanın, Büyükanıt'ın açıklamasını yaptığı gün, beraberinde kuvvet komutanları ve jandarma komutanı olduğu halde, Erzincan'daki Üçüncü Ordu ve Malatya'daki İkinci Ordu karargâhlarını ziyaret etmiş olduğuna dikkat çekmek gerekiyor.

Bu iki ordu, Türkiye'nin doğusunun kontrolünden sorumludur ve daha çok İkinci Ordu (ve ona bağlı Yedinci ve Sekizinci Kolordular ile Asayiş Kolordusu aracılığıyla) yasadışı PKK ile mücadelenin askeri boyutunda en büyük ağırlığı taşıyorlar. Ziyaretin, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un bölgedeki birlikleri denetlemesinin hemen ardından yapıldığına da dikkat çekmek gerekiyor.

Açıklamanın iki bölümü var. Birincisi, önce ABD'nin, sonra da Türkiye ve Irak'ın peşisıra atadıkları PKK terörizmi ile mücadele 'özel temsilcisi'. Daha önce tıpkı ABD temsilcisi Joseph Ralston, Türkiye'nin temsilcisi Edip Başer, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'un yaptığı gibi, Büyükanıt da, 'Koordinatör' sözcüğünün siyasi lisana girmesinden rahatsızlığını söylüyor. Şöyle:

l "Bizim tarafımızdan görevlendirilen emekli komutanımız da bunu ifade etti. Bir isim çıktı 'PKK Koordinatörü'. Böyle bir şey yok. Ne demek PKK Koordinatörü? Tanımı hemen vatandaşlarımızda şu suali akla getirdi. 'Yani birileri çıkacak PKK ile Türkiye Cumhuriyeti arasında pazarlık yapacak.' Böyle bir şey yok. Terör örgütü ile pazarlık yapılmaz. Zaten görevlendirilen Amerikalının da ismi PKK Koordinatörü değil. İngilizcesinden tercüme ettiğiniz zaman tam ismi 'PKK ile mücadelede özel temsilci.' Bir kere ismini doğru bilmek lazım. Daha yeni, daha çok kısa bir süre geçti üzerinden. Şu anda bir değerlendirme yapma durumunda değiliz. Dikkatle takip edeceğiz tabii."
Buradaki asabiyet görülebiliyor. Büyükanıt, Edip Başer'in söylediklerinin arkasında duruyor izlenimi veriyor. Öte yandan, ABD'lilerin verdiği söze inanmak istese de, işin nasıl seyredeceğini görmek istiyor ve o anlamda, kendisini bugünden bağlamak istemiyor.

Açıklamanın ikinci bölümü, daha da karmaşık bir tabloyu gözler önüne seriyor: "Bir de şöyle düşünenler çıkabiliyor. Onu da düzeltmek isterim. 'Efendim Türkiye terörle mücadelesini başkalarına mı havale ediyor?' Yok böyle bir şey. Türkiye mücadelesini askeriyle, polisiyle, yurttaşıyla kendisi yapar. Ama 'başka fırsatlar var mı, kullanabilir miyim?' diye bakarlar. Yoksa terörle mücadeleyi özellikle Silahlı Kuvvetler olarak söylüyorum, hiç kimseye havale etmeyiz.
Biz kendimiz yaparız ve terörle mücadelemiz artan bir kararlılıkla devam edecektir.
Bundan da kimsenin şüphesi olmasın."

Benzeri ifadeyi Başbuğ, Hakkâri'deki temasları sırasında kullanmıştı. Ve bu sözler, yine Başbuğ tarafından bir buçuk yıl önce Genelkurmay İkinci Başkanı iken, Temmuz 2005'teki basın toplantısı sırasında daha mutedil ifade edilmişti. Demek istenen belki de şu: PKK ile mücadele için ABD'ye muhtaç değiliz. Bunu 2 Ekim'de ABD Başkanı George Bush ile görüşecek Başbakan Tayyip Erdoğan da söylüyor.

Peki, siyasi ve askeri yetkililer, Irak savaşından bu yana, oradaki ABD işgalinden bu yana yeniden başlayan kanlı PKK saldırılarını kamuoyuna yansıtırken hataya düşmüş olabilirler mi? Hata; PKK ile mücadele sorununun hatta Kürt ayrılıkçılığının, güncel nedenlerle yalnızca Irak'taki PKK varlığına indirgenmesinde yatıyor olabilir mi? Irak'taki PKK varlığı etkisizleştirilirse ve bu ABD'nin yardımıyla yapılırsa ve hâlâ Türkiye'de PKK ve Kürt ayrılıkçılığı sorunu can almaya, can sıkmaya devam ederse ne söylenecek?
Büyükanıt ve kurmay heyeti muhtemelen bu sıkıntıyı gördüğü için bu uyarıları yapıyor. Söylemde değişiklik başlasa da, eylemde bir farklılaşma henüz görülmüyor. Bu tabloyu önümüzdeki seçim yılında yükselmesi muhtemel milliyetçi söylem rekabeti, AB ile ilişkilerde yaşanabilecek sıkıntılar, Irak'ı ve Kürt meselesini darboğaza sokmaya aday Kerkük sorunu ve cumhurbaşkanlığı seçimleri çerçevesine yerleştirdiğimizde, demeçlerde artan asabiyetin nedeni de ortaya çıkıyor.



Bu yazı 978 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Mart 2012 İki önemli mesele
    • 15 Mart 2012 Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
    • 23 Aralık 2010 Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
    • 11 Aralık 2010 Üniversitelerde ikinci 68 mi?
    • 5 Aralık 2010 Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
    • 21 Kasım 2010 'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
    • 19 Kasım 2010 'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
    • 15 Kasım 2010 2010 model Ecevit çıkışı
    • 7 Kasım 2010 Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
    • 23 Ekim 2010 Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
    • 18 Ekim 2010 Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
    • 3 Ekim 2010 Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
    • 30 Eylül 2010 ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
    • 26 Eylül 2010 Bilim dünyasına biraz daha ilgi
    • 16 Eylül 2010 CHP'nin hatası ve faturası
    • 11 Eylül 2010 Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
    • 30 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
    • 25 Temmuz 2010 Orduda değişim
    • 22 Temmuz 2010 Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
    • 20 Temmuz 2010 AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,635 µs