En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Niye özür dilemedi?



Papa 16. Benediktus'un 12 Eylül günü Bavyera'da çeşitli bilimcilere hitaben yaptığı konuşmayı o günden beri tartışıyoruz. Dünkü Radikal'de konuşmanın İslam'ın peygamberine hakaret olduğu düşünülen bölümlerinin geniş bir çevirisi vardı ama aslında bu yetmez, konuşmanın tamamını okumak gerek.
Tabii Türkiye'de bu çeviriyi bile okuma gereği duymayıp gazete haberleriyle yetinen ve sert açıklamalar yapan din âlimleri ve siyasetçilerden bolca mevcut. Ama gerçekten en azından konuşmanın İngilizce metnini okumadan ve bu Papa'nın geçmiş düşünce tarzını yeterince takip etmeden konuşmak bence yanlış olur.

Bu Papa, bir kere iyi bir entelektüel. Belki 'iyi bir entelektüeldi' demem lazım, çünkü bu konuşmasını okuduktan sonra fikrim yavaş yavaş değişmeye başladı.
Nedenlerimi ve bu arada Papa'nın neden özür dilemediğini açıklamaya çalışayım. İsterseniz 'özür' konusuyla başlayalım.

Katolik inancında Papalar yanlış yapmazlar, günah işlemezler. Bir anlamda Hazreti İsa gibidirler. Bu sebeple de, 'Ben yanlış bir şey söyledim o yüzden özür dilerim' demezler, en fazla dün yaptıkları gibi 'çok üzgün' olduklarını söylerler. Kaldı ki bu Papa, 'sözleri yanlış anlaşıldığı' için 'çok üzgün' ve hâlâ konuşmasının tamamına bakıldığında amacının müslümanları incitmek olmadığının anlaşılacağına 'inanıyor.'

Şimdi bu 'özür' işe yarar mı, İslam dünyasında giderek yükselen siyasi bir akıma dönüşen Papa protestolarının önünü keser mi, bunu bilemem. Çünkü konu esasen Papa'nın konuşmasında da söylediği gibi 'akıl' (logos) konusu olmaktan çıkıp akıldışına, yani siyasi propagandaya kaydı bile.

Her neyse, ne kadar İslam dünyası ve Türkiye, verdiği tepkilerle Papa'ya 'Aslında bu konuşmayı yapmakla ne kadar haklıymışım' dedirtiyorsa da, Papa'nın konuşmasını eleştirel olarak okumak ve ona 'akıl' ile cevap vermek gerekiyor.

Papa, Bizans İmparatoru Manuel'den alıntı yapıyor. Aslında konuşmasının konusu akıl ile inancın ilişkisi.

İmparator Manuel, 'Tanrı kandan hoşlanmaz. Akla göre davranmamak, Tanrı'nın doğasına zıttır. Din, bedenin değil, ruhun ürünüdür. Dolayısıyla birini dine çekmek isteyen kişinin, şiddet veya tehdide değil, iyi konuşmaya ve doğru bir şekilde akıl yürütmeye ihtiyacı vardır.

Makul bir insanı ikna edebilmek için, ne kola ihtiyaç vardır, ne vurabilecek bir şeye, ne de bir insanı ölümle tehdit etmeye yarayacak başka bir araca!' cümlelerini boşuna söylemiyor.

Manuel bunları söylerken sırf kapısındaki kuşatmacı Osmanlı ordusunu düşünmüyordu, birkaç yüzyıl önce İstanbul'u kuşatmış, işgal etmiş, yağmalamış olan Haçlıları da düşünüyordu herhalde. Acaba o Haçlı orduları, inancı kılıçla yaymaya çalışırken, İstanbul'daki Ortodoksları zorla Katolik yapmaya çalışırken hangi 'akıl'la hareket ediyor ve karşılarındakini sözlerle iknaya çalışıyorlardı? Papa, Haçlılardan ve Güney Amerika'yı kılıç zoruyla Katolik yapanlardan hiç söz etmiyor bile.

Bunu da bir kenara bırakalım... Papa'ya ve konuşmasında yaptığı alıntılara göre Hristiyanlık'la (Katoliklik diye okuyun) eski Yunan felsefesi arasında kuvvetli bir bağ var.

Bu kuvvetli bağ veya bu yakınsama (convergence), Papa'ya göre sadece dini önemde bir şey değil, aynı zamanda tarihi bir önemi de var. Papa'nın sözlerinden aktarıyorum: "Bu yakınsama, kaynağının ve bazı önemli gelişmelerinin Doğu'da olmasına rağmen Hıristiyanlığın tarihsel ve tayin edici karakterini Avrupa'da almış olmasını bir sürpriz olmaktan çıkarıyor. Bunu tersten de söyleyebiliriz: Bu yakınsama, Roma döneminin mirasıyla birlikte, Avrupayı yarattı ve hâlâ daha bugün Avrupa dediğimiz şeyin temellerini oluşturuyor."

İşte Papa'nın en önemli ve Türkiye açısından da en düşmanca sözleri bunlar aslında. Konuşmasının öteki bölümlerinde, 'Alıntı yapmıştım, amacım hakaret değildi, anlatmak istediğim şey başkaydı' vs. denebilir belki ama burada açıkça Papa İslam ile Avrupa'nın bir araya gelemeyeceğini, Avrupa'nın Hıristiyan olduğunu söylüyor işte.

Hemen itiraz edilebilir: Avrupa Ortaçağ'ın Avrupa'sı değil, orada Aydınlanma Devrimi yaşandı...

Papa da bu itirazların geleceğini bildiği için konuşmasına hemen Avrupa'nın yaptığı hatalarla devam ediyor. Ona göre temel hata, onun 'Hıristiyanlığın dehelenizasyonu' diye adlandırdığı eski Yunan geleneğinden kopuş. Bu arada Reform'a da, Aydınlanma'ya da uğruyor, kibarca ama sert sözlerle eleştirilerini sıralıyor, 'Tanrı' fikrinin 'Akıl'dan dışlanmasına kızıyor, yani Avrupa tarzı laikliği temelinden eleştiriyor.

* * *

Aslına bakacak olursanız Papa'nın 12 Eylül konuşması, içine Müslümanları kızdırmak için kasıtlı olarak yerleştirdiğine kuşku olmayan o çirkince ifade edilmiş alıntı dışında hiç de yeni değil, tam tersine onun kardinalliği sırasında da sık sık dile getirdiği görüşlerden oluşuyor.
Zaten konuşmanın 'gücü'ne hiç de güç katmayan bu kasıtlı alıntıyı oraya koyduğu için ben artık Papa'nın entelektüel dürüstlüğünü kaybettiğini düşünmeye başladım.



Bu yazı 948 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,880 µs