En Sıcak Konular

İlter Türkmen


İlter Türkmen
0 0 0000

Duruluk



Bazı insanlar duru, berrak bir su gibidir. Sözlerinden ne kastettiğini, ne düşündüğünü kolayca anlarsınız. Bazıları ise bulanık bir su gibidir. Her cümleleri kendi içinde tutarlı ama diğer sözleriyle taban tabana zıt olabilir. Bunlarla tartışmak da mümkün değildir. Çünkü fikrin tümünü değil her cümleyi ayı ayrı tartışır. Bir sözlerinin diğerleriyle çelişmesi bir sorun değildir onlar için.

Türkiye’nin ne düşündüğünü anlayamıyorum. Birbiriyle çelişen bir sürü düşünce arka arkaya sıralanıyor. Sözlerin tumturaklı olması, halkın hoşuna gidecek şeylerin söylenmesi yeterli sayılıyor.

Dış politikamızın milli çıkarlara dayalı olduğu ve her davranışımızın bu yönde olacağı söyleniyor ve hemen arkasından dünyada barışı sağlamak, çocukların ölmesini engellemek için ne gerekirse yapacağımız ilan ediliyor. Bunlardan hangisinin doğru olduğunu kimse bilmiyor.

Bir gün farklılıkların zenginlik olduğu, başka bir gün ve farklı şartlarda bunun ayrışma nedeni olduğu söylenebiliyor ama insanları bir arada tutan ya da ayrıştıran nedenin tanımını kimse yapamıyor.

Üstelik milli çıkar tanımı o kadar ucuzlatılıyor ki kendinizi bir işportacının karşısında zannediyorsunuz. Alacağınız bir kredi, satacağınız bir mal, gelecek turistlerin sayısı ve harcayacakları paranın miktarı milli çıkarlarınızın bir ölçüsü olabiliyor. Bazen ölçümüz ortak bir tarih oluyor ve zamanın düz bir çizgi izleyeceğini ve günümüzde her şeyin geçmişin bir tekrarı olması gerektiğini düşündüğümüz sanılabiliyor. İstediğimiz zaman ortak kültürü, dilediğimizde din kardeşliğini, o da olmazsa komşuluğumuzu bir yakınlık sebebi sayabiliyoruz. Bazen bunu o kadar ileri götürüyoruz ki komşuların birbiriyle savaşmayacaklarını söyleyebiliyoruz ve ben de Güney Amerika kıtasında savaşacak düşman aramaya başlıyorum.

Savaşmayan asker, askerlerin ölmediği çatışma arıyoruz. Bizim teröristlerimiz hain ve kalleş oluyor ve pusu kurup askerlerimizi şehit ediyor. Hain olmayan teröristin nasıl olacağını, bunları nereden bulacağımızı merak ediyorum.

En basit sorulara en karmaşık cevabın nasıl verileceğini herkes bizden öğrenmeli. Şu anda ABD, tüm dünyayı ilgilendiren bir soruya cevap arıyor. Dünyadaki ekonomik ilişkiler bir sınıra dayandı ve sürdürülemez noktaya geliyor. Petrol bölgesindeki kontrolün kaybedilmesi ihtimali tüm Batı dünyası için bir tehdit oluşturmaya başladı. Dünya ekonomisinin yeniden biçimlendirilmesi gerekiyor. Bunun için petrol alanlarındaki egemenliğin belirli hale gelmesi ve bunun bir şantaj unsuru olmaktan çıkarılması gerekiyor. İran bu tehdidi temsil ettiği için hasım ilan ediliyor.

Şüphesiz İran tek başına bölgeyi kontrol edemez ve bu nedenle başka rakipler olması gerekir ve bunlar Avrupa ve Uzakdoğu’nun yükselen güçleridir. ABD kendisine rakip olacak bu güçlerin önünü kesmek ve enerji alanlarıyla pazarlarını kontrol etmek istemektedir. Bize sorulan soru da bu anlamda basit ve sadedir. ‘Bu projede siz hangi taraftasınız? Dünyayı yöneten ve yönlendiren gücün ABD mi yoksa diğerlerinin mi olmasını tercih edersiniz?’

Bu işin içinde ne din vardır ne de ırk. Sorun bunları aşmakta ve dünyanın yeniden şekillenmesini öngörmektedir. Ayrıca yeni dünya düzeni için küresel sermayenin öngördüğü bir model vardır ve ekonomik gücün bu sermayeyi kontrol edenlerin elinde bulunmasının barış ve refah için tek yol olduğunu söylemektedirler.

Bu soruya vereceğimiz cevap bizi duru ve berrak bir su haline getirir. Eğer biz berrak olmazsak onlar bizi filtre eder ve berrak hale getirirler. Çünkü Türkiye ve İran bu çözümlemede uç noktalarıdır ve olayların seyri buradaki başlangıçlara göre şekillenecektir.

Eğer olayın bütününü görmezsek karşılaşacağımız sorunu bazıları şöyle ifade ediyor. ‘Eğer Lübnan’dan şehit cenazeleri gelirse hükümet ne yapacak?’ İsterseniz geleceğinizin provokasyonlar tarafından belirlenmesine razı olursunuz, isterseniz ne yapacağınızı önceden belirler ve ilan edersiniz.



Bu yazı 967 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2008 Fransa’nın dış politikası
    • 13 Eylül 2008 Montrö Sözleşmesi
    • 12 Ağustos 2008 Bölgemizdeki her krizde telaşa kapılmayalım
    • 20 Ekim 2007 Sağduyu kazanıyor mu?
    • 13 Ekim 2007 Ermeni karar tasarısı ve Kuzey Irak tezkeresi
    • 11 Ağustos 2007 İyi gidiş tersine dönmesin
    • 7 Ağustos 2007 Asya dengeleri
    • 17 Şubat 2007 Küresel kaos ve Rusya
    • 30 Eylül 2006 Başbakan’ın ABD Başkanı ile buluşması
    • 26 Eylül 2006 Bir bardak suda fırtına
    • 19 Eylül 2006 Tren kazası olur mu?
    • 16 Eylül 2006 11 Eylül ve global terör
    • 4 Eylül 2006 Duruluk
    • 2 Eylül 2006 Hayırlısı ile
    • 29 Ağustos 2006 Lübnan politikamız
    • 26 Ağustos 2006 Nükleer kulübe yeni bir ülke daha mı katılıyor?
    • 22 Ağustos 2006 Lübnan krizinden sonra Ortadoğu
    • 19 Ağustos 2006 Lübnan konusundaki değerlendirmede çok dikkat edilmeli
    • 15 Ağustos 2006 Gürültü zulmü
    • 8 Ağustos 2006 İslam Konferansı Örgütü ve Türkiye

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,962 µs