En Sıcak Konular

Sami Kohen


Sami Kohen
0 0 0000

İran'dan hem "evet" hem "hayır"



ORTADOĞU'da İsrail-Hizbullah savaşının etkileri devam ederken, şimdi başka bir çatışmanın alarm zilleri çalıyor.

Bu kez, tehlike işareti, bölgenin diğer bir noktasından, İran'dan geliyor.
Dün, İran krizinde kritik bir gündü. BM Güvenlik Konseyi'nin baş daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu grubun haftalar önce İran'a, nükleer programını askıya alması için verdiği mühlet dün sona verdi ve Tahran nihayet merakla beklenen yanıtını verdi.

İran'ın cevabı "hayır" mı, "evet" mi? Ahmedinecad yönetimi, "Altılar"ın önerdiği "avantajlar" (ekonomik ve teknolojik destek) karşılığında, "uranyum zenginleştirme" programından (yani bir bakıma nükleer bomba üretme yeteneğine kavuşmaktan) gerçekten vazgeçmeye razı mı? "Altılar" bu yanıtı nasıl algılayacak ve Tahran'a nasıl bir tepki gösterecek?

Bunu önümüzdeki günlerde daha iyi anlayacağız.

Taktik mi?

Son günlerde dini lider Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecad olmak üzere, İran'ın önde gelen resmi ağızları, açıkça İran'ın nükleer programından vazgeçmeyeceğini ilan ettiler. İranlılar bu programı "barışçı amaçlarla" yürüttüklerini, herkes gibi kendilerinin de buna "hakkı" olduğunu savunuyorlar.
Bu sözlerin uluslararası camiayı pek ikna etmemesi, Tahran'ın daha önce nükleer programını gizlice yürütmesinden ve dünyaya meydan okuyan beyanlarıyla güvenini kaybetmesinden kaynaklanıyor.

İran'ın nükleer bomba üretme kapasitesini sağlayacak bir programı yaşama geçirmekte olması, sadece Batı'nın değil, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun ve Rusya ile Çin dahil, Güvenlik Konseyi'nin de Tahran'ı baskı altında tutmasına yol açtı.

İran bu baskıları bertaraf etmeyi arzulamakla beraber, nükleer program hedeflerinden kesinlikle vazgeçmek niyetinde olmadığını bütün demeç ve davranışlarıyla ortaya koydu.

İran diplomasisi Güvenlik Konseyi'nin verdiği mühleti de özellikle Batı'nın tepkilerini ve şüphelerini yatıştırmak için kullandı ve "Altılar"ın önerisine yanıtını ret anlamı taşımayacak şekilde hazırladı. Bu yanıt, müzakerelere açık kapı bırakıyor ve özellikle kendisine sunulan avantajları olumlu karşılıyor. Ancak Batılı uzmanların yanıtla ilgili ilk tepkileri, İran'ın kesin bir "hayır"! dememek suretiyle bir "oyalama taktiği" uyguladığını, BM'nin talep ettiği tarzda, nükleer programını durdurma talebine de net bir "evet" demediğini belirtiyorlar.
Eğer ilgili hükümetler ve BM yetkilileri de İran'ın cevabını bu şekilde okuyacaksa, bu "İran krizi" önümüzdeki günlerde ve haftalarda epey gerginlik yaratacak demektir...

Vazgeçer mi?

İran yönetiminin kendi pozisyonunda "dik durması"nda, bölgedeki gelişmelerin de etkisi olduğu kuşkusuz.

Lübnan'daki çatışmalar ve Hizbullah'ın performansı, kendi hesabına "zafer" ilan eden Tahran'ı yüreklendirmiştir... Petrol fiyatlarının sürekli artışı İranlılara büyük avantaj sağlamıştır... Irak'taki olaylar molla rejiminin bölgede "Şii gücü"nün yayılmasına ilişkin stratejisine yardımcı olmuştur... İran dün sona eren tatbikatta sergilediği füze ve benzeri modern silahlarla, askeri alanda da, "düşmanlarına meydan okuyabilecek" durumda olduğu mesajını vermiştir...

Bu durumda İran'ın nükleer programından geri adım atması olasılığı doğrusu çok zayıf. Tahran'ın dünkü yanıtı da böyle bir beklentiye yer olmadığı izlenimini veriyor.



Bu yazı 914 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ocak 2012 Rusya ile ''kazan-kazan''
    • 20 Aralık 2011 Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
    • 23 Eylül 2011 BM’nin Filistin sınavı
    • 18 Ağustos 2010 Tabular yıkılırken...
    • 6 Ekim 2009 Yorgo’nun dönüşü
    • 6 Mayıs 2009 Şimdiki öncelik Kafkasya
    • 7 Nisan 2009 Obama’dan çarpıcı mesajlar
    • 24 Şubat 2009 Araplar neden birleşmez?
    • 20 Ocak 2009 Obama neyi ne kadar değiştirecek?
    • 23 Aralık 2008 Ortadoğu’da domino oyunu
    • 19 Aralık 2008 Stratejik önem yetmez!
    • 4 Kasım 2008 Sürpriz olur mu?
    • 10 Ekim 2008 Kriz neleri ne kadar değiştirir?
    • 3 Ekim 2008 ABD’de “part-time” sosyalizm!
    • 19 Eylül 2008 Livni ile barış olur mu?
    • 16 Ağustos 2008 İran’la ilişkilerde ince ayar
    • 1 Ağustos 2008 Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
    • 10 Temmuz 2008 Neden İstanbul?
    • 22 Şubat 2008 Sarkisyan'dan beklenen...
    • 20 Şubat 2008 Castro gitti ama Castroizm sürüyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,480 µs