En Sıcak Konular

İlter Türkmen


İlter Türkmen
0 0 0000

Lübnan konusundaki değerlendirmede çok dikkat edilmeli



DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı son kararı çerçevesinde genişletilmiş UNIFIL’e (BM’nin Lübnan’daki Geçici Kuvveti) Türkiye’nin katkıda bulunmasına anlaşılan çok önem atfediyor. Kuvvetin niteliği ve görevi konusunda duyulan endişeleri yatıştırmaya yönelik açıklamalarda bulunuyor.

"Muharip güç olmayız" diyor ve UNIFIL’in bir Barış Gücü niteliğinde olacağını vurguluyor. Söyledikleri bir bakıma doğru; fakat konsey kararının çok değişik şekilde yorumlandığını unutmamak gerekir. Nitekim UNIFIL’in şimdiki komutanlığını üstlenmiş olan Fransa’nın Savunma Bakanı Michele Alliot-Marie’nin üç gün önceki açıklaması çok dikkat çekiciydi:

"Görevi iyi tanımlanmamış ve imkánları yeterli olmayan bir kuvvet gönderilirse, bu, gönderilen kuvveti de kapsayacak bir faciaya dönüşebilir." Hizbullah ile fırtınalı bir mazisi olan Fransa, özellikle İran ve Suriye’nin tahrik edebileceği misillemelerden kaygı duyuyor ve şimdilik sadece 200 kişilik ufak bir kontenjan taahhüdünde bulunuyor. Bizim için kısmen de olsa aynı kaygılar geçerli değil mi?

***

Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı incelendiğinde bazı hükümlerinin kuvvet kullanılmasına kapıyı tamamen kapatmadığı görülür. Karar her şeyden önce Lübnan’daki durumu uluslararası barış ve güvenlik için bir tehdit olarak tarif ediyor. Dolayısıyla BM Şartı’nın 7’nci bölümü çerçevesinde gerekirse kuvvet kullanılmasına hukuki zemin hazırlanmış sayılır.

İsrail’in yalnızca taarruzi operasyonları yasaklanıyor, savunma amaçlı olanları değil. Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını öngören 1559 sayılı kararın uygulanması da isteniyor. Yine karara göre Lübnan’a devlet kurumları dışında hiçbir kuruluşa silah ve askeri malzeme satılamayacak. Uluslararası yardımların Lübnan halkına ulaştırılmasının engellenmemesi sağlanacak.

Bütün bu misyonların yerine getirilmesinde direkt veya dolaylı şekilde rol üstlenecek olan UNIFIL’in hiçbir zaman kuvvet kullanmak durumda kalmayacağı nasıl garanti edilebilir? Bu nedenledir ki BM Güvenlik Konseyi üyeleri yeni UNIFIL’in hangi koşullarda kuvvet kullanabileceğini saptamaya çalışıyorlar. Bu satırlar yazılırken daha bir sonuca varmamışlardı.

Güvenlik riskleri dışında işin bir siyasi boyutu var. Neden UNIFIL’e katılmakta bu kadar istekli olduğumuz izlenimini veriyoruz? Üzerimizde bir baskı mı var? Varsa da buna hayır demek o kadar zor mu? Baskı yok ise amacımız prestij kazanmak mı? Ortadoğu’da her krizde ön planda rol almak şart mı? Lübnan işinde Arapların üstlenmesi gereken rolü üstlenmemiz ne kadar doğru?

Türkiye için Lübnan’da görev almak ne kadar öncelikli? Lübnan’daki bütün çeşitli din ve mezhep mensuplarının Türk kuvvetlerine karşı sürekli sempatiyle bakacaklarından emin miyiz?

***

Bütün bu sorulara cevap ararken doğrusu zorlanıyorum. Bir nokta da dikkati çekiyor. Şimdiye kadar Bosna’da, Kosova’da ve Afganistan’daki barış gücü misyonlarını bir NATO devleti olarak üstlendik. İslam Konferansı Örgütü’nü ön plana çıkarmaya çalıştığımız için şimdi Lübnan işinde daha çok bir Müslüman ülke olarak algılanıyoruz.

Bu algılamanın rahatsız edici bir tarafı da galiba var. UNIFIL mevcudunun Güvenlik Konseyi kararında öngörüldüğü gibi 15 bine çıkarılması. Lübnan’daki bugünkü devlet otoritesi boşluğunun doldurulması, Hizbullah’ın etkisiz hale getirilmesi o kadar kolay olmayacak. Statükonun bazı temel unsurlarıyla beraber yaşamak gerekecek. Asker gönderme konusunda acele etmeye lüzum yok.



Bu yazı 905 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2008 Fransa’nın dış politikası
    • 13 Eylül 2008 Montrö Sözleşmesi
    • 12 Ağustos 2008 Bölgemizdeki her krizde telaşa kapılmayalım
    • 20 Ekim 2007 Sağduyu kazanıyor mu?
    • 13 Ekim 2007 Ermeni karar tasarısı ve Kuzey Irak tezkeresi
    • 11 Ağustos 2007 İyi gidiş tersine dönmesin
    • 7 Ağustos 2007 Asya dengeleri
    • 17 Şubat 2007 Küresel kaos ve Rusya
    • 30 Eylül 2006 Başbakan’ın ABD Başkanı ile buluşması
    • 26 Eylül 2006 Bir bardak suda fırtına
    • 19 Eylül 2006 Tren kazası olur mu?
    • 16 Eylül 2006 11 Eylül ve global terör
    • 4 Eylül 2006 Duruluk
    • 2 Eylül 2006 Hayırlısı ile
    • 29 Ağustos 2006 Lübnan politikamız
    • 26 Ağustos 2006 Nükleer kulübe yeni bir ülke daha mı katılıyor?
    • 22 Ağustos 2006 Lübnan krizinden sonra Ortadoğu
    • 19 Ağustos 2006 Lübnan konusundaki değerlendirmede çok dikkat edilmeli
    • 15 Ağustos 2006 Gürültü zulmü
    • 8 Ağustos 2006 İslam Konferansı Örgütü ve Türkiye

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,235 µs