En Sıcak Konular

Mehmet Barlas


Mehmet Barlas
0 0 0000

Yurtdışına savaş için de barış için de gidilir...



Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne Türk askerlerinin de katılıp katılmayacağı, önümüzdeki günlerde belli olacak. 1950'de Kore'den başlayarak, Somali'de, Bosna'da, Kosova'da, Afganistan'da, Türk askeri uluslararası görevler aldığı için, bu konuda deneyim sahibiyiz.
1950'de Türk tugayı Kore'nin Pusan limanına indiğinde, tugayda GMC'leri kullanabilecek şoför bulunamayınca, cepheye nakledilebilmek için Türkiye'den araç kullanmasını bilen eratın beklenmesi gerekmişti.
Şim di durum farklı. Ama yine de yurtdışına asker göndermek tartışılır bir konu. Kamuoyunun bir kesimi, "Barışı koruma" amaçlı asker göndermeye bile karşı çıkıyor.
Aslında "Yurtdışı" na gitmek veya "Gönderilmek" meselesinin de bu arada tartışılması gerekir.

Emperyal geçmiş
Osmanlı dolayısıyla "Emperyal" bir geçmişi olan Türkiye'nin, uzak topraklarda asker ve sivil görevli bulundurması yüzlerce yıl alışılmış hayat tarzının parçasıydı. Osmanlı'nın birbiri ardınca gelen yenilgiler sonucu küçülmesi sırasında Anadolu'ya gerek Avrupa'dan, gerekse Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan gelen göçler, askersivil karışımı bir nüfustan oluşuyordu. Cumhuriyet'i kuran asker ve bürokrat kadroların hemen hepsi, eski Osmanlı toprakları olan yabancı ülkelerde askeri ve idari görev almamışlar mıydı?
Şimdi "Anayurt" dışında yine milyonlarca Türk var. Başta Almanya olmak üzere Hollanda, Fransa, Belçika, İngiltere ve diğer onlarca ülkede 3.5 milyon Türk yaşıyor. Bunların 1960'lardan başlayan "İş bulmak için" yurtdışına göç etmeleri, uzun yıllar boyunca yurtdışına birkaç yüz askerin görevli gönderilmesinden daha derin yansımalar gösterdi. Çünkü bunlar gittikleri ülkeleri yönetmek ve disiplin altında tutmak için yola çıkan Osmanlı bürokratları, askerleri veya yerleşimcileri değildi.
Bunların 1 milyon 135 bini de bulundukları ülkenin vatandaşı olmuş. Örneğin 540 bin Türk Almanyalı, 224 bin Türk Hollandalı var.

İmparatorluklar
Biz emperyal geçmişimizi çok hızlı unuttuğumuz için, çağımız imparatorluklarının "Yurtdışı" varlıklarını da anlamakta zorluk çekiyoruz.
Örneğin 15'inci ve 16'ncı yüzyılda nasıl Konya'nın, Kayseri'nin, Adana'nın insanları emperyal yayılma ile Bosna'ya, Bulgaristan'a, Macaristan'a gidip yerleştilerse, 19001914 arasında 2.6 milyon İngiliz, Britanya İmparatorluğu'nun dominyonlarına göç etmişler. Örneğin 1931'de Hindistan'da 168 bin İngiliz varmış. Afrika Koloni Servisi'nde ise, 7 bin 500 İngiliz çalışıyormuş. Bu İngilizler, bulundukları ülkeler bağımsızlığa kavuşuncaya kadar, yani bazen 100 yıldan uzun oralarda yaşamışlar.
Çağımızın İmparatorluğu kabul edilen Amerika'nın Britanya İmparatorluğu'ndan farkı, yurtdışı personelin tutumundan kaynaklanıyor. İngilizler dominyonlara yerleşmek, kalmak, zengin olmak için giderlermiş. Amerikalılar ise, asker ve sivil, hızla Amerika'ya geri dönmek üzere gidiyorlarmış.
Ama bu ne ölçüde mümkün olabilir, bilemeyiz.

Aynı söylemler
Tarih kitaplarında Irak'a giren İngiliz Generali F.S. Maude'nin 19 Mart 1917'de Irak halkına hitaben yayınladığı mesajda, "Biz buraya işgalci değil, kurtarıcı olarak geldik. Yönetimi Iraklılara terk edip hemen gideceğiz" dediği yazılı. 4 Nisan 2003'te de ABD Başkanı Bush, Irak halkına hitaben televizyonda yaptığı konuşmada tıpatıp aynı şeyleri söylememiş miydi?
Lübnan'a bir Barış Gücü gider ve buna Türk askerleri de katılırsa ne zaman dönerler bilemeyiz tabii.
Veya 1974'ten beri Kıbrıs'ta "Yeşil Hat" ta bulunan Barış Gücü'nün görev süresi ne zaman biter, bilen var mı?
Ancak yüzlerce yıl yurtdışı toprakları sınır içi topraklar haline getiren insan kadrolarının torunları olarak, yurtdışı askeri görevler "Barış" amaçlı olduğu zaman bunları yadırgamamalıyız



Bu yazı 939 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Eylül 2012 Sakın "Erdoğan'sız AK Parti" hesabı yapmayın!
    • 28 Temmuz 2012 "Büyük Kürdistan" bir Amerikan sorunudur
    • 16 Ocak 2012 Kıbrıs'ı da Kwai Köprüsü'ne benzetmedik mi?
    • 9 Ocak 2012 Orta yaş sınırı yükselirken artık kimse yaşlanmayacak mı?
    • 4 Ocak 2012 AK Parti başarılı olursa tüm Türkiye başarılı olacaktır
    • 29 Ekim 2011 Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun
    • 31 Ağustos 2011 Yeniden açılım günlerinin üslubuna dönülmelidir
    • 17 Temmuz 2011 Asıl sorunumuz acaba ''Şarklılık'' mı?
    • 9 Temmuz 2011 Siz değişmezseniz koşullar sizi değiştirir...
    • 26 Şubat 2011 İktidar iddiası bulunmayan muhalefet olur mu?
    • 25 Kasım 2010 CHP'nin sivil paşalarının sivil darbe ürküntüsü...
    • 11 Ekim 2010 Kılıçdaroğlu'nun önündeki tarihi fırsat
    • 22 Eylül 2010 Sentetik beyaz Türklerin dayanılmaz hafifliği
    • 11 Eylül 2010 Kim yalancı? Anayasa Mahkemesi mi, CHP lideri mi?
    • 9 Eylül 2010 İktidarı 'Evet' mi yoksa 'Hayır' mı güçlendirir?
    • 28 Haziran 2010 Üslubu tırmandırınca kelimeler kifayetsiz kalabilir
    • 12 Haziran 2010 Yeni dünyada eksen de merkez de farklı yerlerdeler
    • 7 Mayıs 2010 Teşekküre karşı benden de bir teşekkür...
    • 5 Ocak 2009 Basın ''Medya'' olmadan önce kol kırılır yen içinde kalırdı...
    • 3 Kasım 2008 Türk demokrasisinin sabırla imtihanında geçer not alabilecek miyiz?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,329 µs