En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Çatışma ruh hali!



Sayın Demirel, siyasetin bilge kişisi, eski deyişle akil adamı olabilirdi cumhurbaşkanlığı sonrası.

Olmadı, olamadı.

Yine günlük siyaseti yeğledi.

Yani eskiye döndü. Oysa Avrupa Birliği, Kıbrıs, Güneydoğu ve Kürt sorunu, laiklik ve türban gibi Türkiye'nin temel sorunlarında, akil adam olarak bazı şeylerin üzerine çıkıp tepede kalarak olumlu, yol gösterici ve birleştirici bir rol oynayabilirdi siyaset sahnesinde.

Ama o yine gündelik olanı seçti. Türban konusundaki çıkışı da öyle. Türban gibi hassas, toplumu gerici, kutuplaştırıcı bir konuyla ilgili tutumunun derinlikten yoksun olduğu söylenebilir.

Demirel, Haber Türk'te "İsteyene Suudi Arabistan yolu açıktır!" derken, AP lideri olarak kendisinin 1960'lardaki "Ortanın solu, Moskova yolu!" sloganı ne yazık ki kulağımı tırmaladı. Geçelim.

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel'i dün sabah düşünürken, aynı zamanda Ali Bayramoğlu'nun dindarlık-laiklik konusundaki güzel araştırmasının sayfaları arasında dolaşıyordum (*). Şu cümlenin altını çizdim:

"Çatışma ruh halinden çıkıp uzlaşma fikrine yaklaşmak..." (sayfa 129) Meselenin özü burada yatıyor.

Dindarlar ile laikler arasındaki sorunları biriktirip yılan hikâyesine dönüştürmek yerine çözmek istiyorsak, ya da onlarla birlikte yaşamayı mümkün kılmaktan yanaysak, o zaman uzlaşmayı yakalamaktan başka çaremiz yok. Dayatmalar işe yaramaz çünkü.

Mutabakattır aranması gereken... Çünkü iki taraf arasında yüksek bir kuşku duvarı var. Her iki taraf da birbirine bazı noktalarda güvenmiyor. Bu duyguyu körüklemek yerine, birbirini anlamaya dönük zeminler oluşturmaktır önemli olan...

Ali Bayramoğlu'nun araştırmasında Ankaralı bir işkadını, AKP hükümetinin demokratikleşme politikalarını değerlendirirken şöyle diyor: "Demokrasi adına yapılan çok kötü de değil ama... Şimdi bakın duygularım başka söylüyor, mantığım başka. Ben demokratik bir insan olarak insanların yaşama biçiminin hakikaten hiçbir şekilde engellenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama Türkiye'de yaşamış, Müslümanlığın çok kötü alet edildiğini görmüş bir Türk kadını olarak da 'Ay biraz engellesinler Allah aşkına, orada da demokrasi olmasın!' diyorum.

Bakın bu duygularım. Yani belki içimdeki kinim. Ama ben olarak, insan olarak düşündüğümde... Size tuhaf gelecek ama ben üniversiteye neden türbanla girilmediğini sorguluyorum bazen..." (s. 135)

Ankaralı işadamının bu duygu ve düşüncelerinde iki ruh hali de var. Bir yanda çatışmacı ruh hali.

Öbür yanda uzlaşma fikri... İkisi de mevcut.

Önemli olan, bu ikisini yakalamak ve açmaya çalışmak... Demin belirttiğim gibi, birbirini anlamaya dönük zeminler oluşturmaya çalışmak önemli olan... Çünkü çatışmakla bir yere gitmek mümkün değil. Dayatmak değil mutabakat aramak lazım. Hayat tarzı olarak demokrasi, farklı olanın çoğulcu yapı içinde yaşayabilmesi değil midir?

Bu ülke, çatışmacı ruh hallerinden çok çekti. Çatışmaya ihtiyacımız yok.

Uzlaşmalara var. Türkiye siyasetinin bu hassas noktasına hem muhalefet hem iktidar, hem de son zamanlarda ses tonu gittikçe sertleşen, tutumunda inatlaşmacı çizgiler ağır basmaya başlayan Başbakan Erdoğan da, dileriz, dikkat eder.

* Ali Bayramoğlu, "Çağdaşlık Hurafe Kaldırmaz", Demokratikleşme Sürecinde Dindar ve Laikler, Şubat 2006, TESEV Yayınları.

h.cemal@milliyet.com.tr

Bu yazı 910 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,993 µs