Bilal Kemikli
0 0 0000
Kenarda durabilmek
Güç, zehirdir
Zehir deyince, öyle hemen olumsuz anlamlar gelmesin aklına; panzehir de zehirdir. Panzehir tedavi eder, düzeltir, sağaltır. Eğer gücü iyiye hayra, milletin, varlığın yararına yönlendirirsen hilm, cömertlik ve diğerkâmlık adlarıyla anılan mutluluk, huzur ve güven kaynağı bir panzehire dönüşür; güzelliklere, zindeliğe, sağlık ve dirliğe sebep olur...
Bunun tam tersi de olur
Sadece kendin ve o özel çevrenini -ailen, şirketin, cemaatin, tarikatın, partin, derneği vs.- menfaatini dikkate alarak kullanırsan sahip olduğun gücü, zamanla kibir, hodbinlik, hodfuruşluk gibi adlarla anılan kuvvetli bir zehre dönüşür, zalim ve gaddar olursun.
Zülüm payidar olmaz, derler; o güçle sen sen olamazsın
Yoldan çıkarsın. Seni hak ve hakikat yolcusu sanırlar, ama bu senin zalimliğine, güçle zehirlendiğin gerçeğine mani değildir.
Halk iyi niyetlidir; ekseriyetle görüntüye bakar
Sûreti sağlam olanın sîreti de sağlamdır zehabına kapılır, hüsnüzanla amel eder. Fakat o güç zehri sende galebe çaldıkça, yapıp ettiklerinde, takdir ve tenkitlerinde, söz ve sohbetinde bu zehrin alametlerini gördükçe, senin hiç tahmin edemeyeceğin kıstaslarla ölçünü alır, verdikleri kıymeti geri tahsil etmeyi bilirler. Sen ister kabul et, ister etme, halkın terazisi muhkemdir; yeri ve zamanı geldiğinde sarraf olurlar, altını bakırdan ayırırlar. Onlar canını sebil etmeyi de, Osmanlı tokadını aşketmesini de bilir.
Demem o ki, güç zehri zamanla baştan sona insanı istila eder; o adil sanılan, o hikmet ve ilim sahibi sanılan nice zevat bu zehrin tesiriyle zalimler semtinin sakini olur. Sûretâ haktan görünür, sen farkına varamazsın, ama sağduyuyla bakan ahali hekim olur, güç zehirlenmesi teşhisini kor.
İktidar güçtür, zehirler
Mevki ve makam güçtür, zehirler.
Para, sermaye güçtür, zehirler. Şöhret güçtür, zehirler. Bunları biliyoruz
Ama şunları da hatırlamalıyız: Hocalık, alimlik, bilginlik, hekimlik, filozofluk, düşünürlük, yazarlık, zahitlik, dervişlik, efendilik vs. de güçtür, zehirler.
Güç çeşit çeşittir.
Zehir de çeşit çeşit. Bu zehirlerden azade olmak mümkün mü? Pek zor. Lakin korunma yolları yok mu? Elbette, korunma yolları var.
Mesela sufilerin terk kavramı, bu meyanda bir korunma usulü telkin eder. Terk etmek, müstağni olmak, kenarda durabilmek, kendini çekebilmek!
Terk, söylendiği gibi, öyle kolay bir yol değildir. İbrahim Ethem gibi, iktidarı bırakıp aşk için yola düşmekten bahsetmiyorum; bu yiğitliği gösterecek güçte olmadığım için kimseciklere de söyleyemem, zor ötesi bir zorluk
. Ama biraz kenara çekilmeyi bilmeli insan. Biraz müstağni olmayı, biraz tama demeyi bilmeli. Şöyle demeli mesela: Sen bakan doğmadın, bakan da ölmeyeceksin.
Halk seçti, Allah razı olsun, bir görev yaptık; bu kadar yeter, kenara çekileyim de başkaları da bu onurlu görevi yapsın. Milletim sağ olsun, en yukarıya, en zirveye bizleri layık gördü, yüz akıyla bu hizmeti yaptık, şimdi kenara çekilme vakti. Hamdolsun, lütfettiler bir hizmet ortaya koyma fırsatımız oldu, biz şu işlerle meşgul olalım, yeter
. Bu türden cümleleri söylemek, son hadiselere açısından bakılınca pek kolay görünmüyor.
Ütopya diyecekler olacak, romantik diyenler çıkacak, hadi oradan sen daha sınanmadın ey yazar diyenler de çıkacak. Nefsine güvenen birisi değilim; aynı zehir, o güce sahip olursam beni de istila edebilir
. Acziyetimin farkında olarak söylüyorum: Güç ve iktidarı edindikten sonra, kenara çekilebilme çabası, basit bir hadise değil, büyük bir inkılaptır. Kenara çekilen tecrübeler arttıkça, sözüne sohbetine güvenilen âkil insanlarımız da artacaktır. Bugün bu millet, hakiki anlamda âkil insanlara muhtaçtır. Samimi, iyi niyetli, gayretli, tecrübeli, ilim ve irfan sahibi âkil insanlar
Güç zehirlenmesine karşı, sağduyuyu öne çıkartacak, çekinmeden hakkı ve hakikati söyleyecek, sözünün ağırlığı olan âkil insanlar!
Şimdi çok yukarılarda seyreden ve hep oralarda kalma projeleri üreten güzel insanlara fakir şunu söylemek ister: Ey can, hadi kenara çekil, şöyle kenara
Dur hele! O duruşta, nice manalar, inci mercanlar saklıdır.
Bu yazı 3,553 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle